Meriç Velidedeoğlu

Yine mi?

16 Mart 2018 Cuma

“8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü kutlamak için Saray’ına topladığı kadınlara yaptığı konuşmada Erdoğan, “İslam’ın güncelleşmesi gerektiğini” açıkça vurguladı; ardından da günümüzde inanılmaz boyutlara varan “kadın cinayetleri”ne işaret ederek, “herkesi dikkatli olmaya, kadınları rencide etmemeye çağırıyorum!” dedi.
Şöyle de sürdürüp: “‘Din İşleri Yüksek Kurulu’ var; ne iş yapıyorlar, niye sessiz kalıyorlar?” diyerek de sordu, kızgın kızgın.
Yine geriye dönüp, “Mayıs 2003”te toplanan, “Üçüncü Din Şûrası”ndan sonra, dönemin “Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu”nun, bir “TV” konuşmasında, “Dini bilgilerin, çağın gereğine göre yorumlanması gerektiğini” belirtip, “Müslümanlığı güncelleştirmeliyiz!” çağrısını anımsadım.
Demek ki, “16 yıl” önce söylemiş “Diyanet”; R.T. Erdoğan yürütmenin başındayken; “16 yıl” sonra bu kez Erdoğan: “Müslümanlığı güncelleştirmeliyiz!” diyor TC Devleti’nin başındayken...
Konu, “2003”ten başlayarak ciddiyetle ele alınmış demek; nitekim ertesi yıl Cidde’de düzenlenen “İslam Ortak Pazarı” toplantısında yaptığı konuşmada Erdoğan: “Paranın dini imanı olmadığı gibi, ekonominin de yoktur!” dolaysiyle de “İslam Ortak Pazarı veya İslam ekonomisinden söz edilmemesi gerekir!” dediğinde, Arapları gülümsetmiş; ama bizlerin gönlünü “fethetmiş”, Türkiye’de yer yerinden oynamıştı...
Ve “bir yıl” sonra, Erdoğan derlenip toparlanmış (!), “İslam Ekonomisi, İslam Ticareti, İslam Özel Sektörü”nün varlığını “kabul” edivermişti...
Ayrıca öyle bir kabul edip, ülkeye de öyle kabul ettirdi ki, İslamsallaşmış bu ticaret yaşamında oluşacak “sorunları anlaşmazlıkları”, “şerri kurallarla yargılayacak” bir “Şeriat Mahkemesi”ni -“CHP”nin direnmesine karşın-“TBMM”nin “Dışişleri Komisyonu”ndan geçirttirdi.
Dahası da var, bu kurumda çalışacak tüm personel de, “şeriat”a uygun yaşayacaklardı; kısacası “laik bir hukuk devleti” olan TC Devleti’nin ortasında, “şeriatla yönetilen bir toplum” oluşturuldu, küçük de olsa...
Bitmedi, bu topluluğa -bir bakıma- bu “şeriat devletçiği”ne karşı, Anayasa Mahkemesi’ne de başvurulamayacaktı...
Bu örnekleri daha da arttırabiliriz; yine de burada kesip, bu yaşananların “16 yıl” sonra da, “Tarih tekerrürden ibaret değildir!” savını yadsıyacak kertede yaşıyor olmamız, “Hedefimiz İslam Devleti”dir amacının -dış destekle de beslenip- iktidara ulaşmasıdır.
Kuşkusuz bu destek kaynakları, “İslam güncelleştirilmeli” düşüncesinden bile ürktükleri için, hemen varlıklarını gösterdiler, “Erdoğan, İslam’da ‘Reform’ yapmak istiyor!” diyerek...
Oysa, Erdoğan’ın ortaya sürdüğü “iyileştirme”nin Batı dillerindeki karşılığının “reform” olduğu açıkça ortadadır; “Hıristiyan” dininde gerçekleştirilen “Reformation” ile bağlantısı yoktur.
Ayrıca “500 yıl” önce, “Hıristiyanlık”ta yaşanan bu olgunun içeriği de bu inancın “yapısında”, bir “yenileme”, bir “değişim” yapmak değil -bir bakıma-inanların yaşamını ağırlaştıran kimi “dogmalar” ile “Kilise Örgütü”nü kuvvetlendirmek, böylece “siyasal iktidarı” da, “avuçlarına almak” olduğu bilinir.
16. yy”da, Vatikan’da yapılmakta olan Sen Piyer Kiliesi’ne “yardım” edeceklerin, günahları affedilerek “cennet”e gideceklerini bildirip, “Af Fermanları” satışa çıkarılmıştı. (Mart 1515)
Almanya’da, Wittenberg Üniversitesi’nde, “Din Bilim” dersleri veren, din adamı Martin Luther”, “Kilise Örgütü”nün bu tutumuna ve “Vatikan” yönetimine karşı çıktı; “Kilise’nin, dogmalarını geri çekmesini, İncil’e (Ahdı Cedid) dönülmesini -bunun için de- İncil’in “ulusal diller”e çevrilmesini ister.
Kuşkusuz bu istekleri, “1515 yıllık” Hıristiyanlık’ta bir “Reformasyon” olayıydı, “din kurumu” en ince ayrıntılarına dek yıllarca ele alınıp -çağın gidişine göre-tartışılacaktı, böylece oluşan “Aydınlanma” dönemi, “1789 Fransız Devrimi”yle de, “laik yaşam”a ulaşacak, “bilim” de özgürleşecekti; bütün bunlarla, “R.T. Erdoğan”ın söyleminin ne ilgisi olabilir ki; üstelik bu “açıklamasını” da ertesi gün “güncelledi(!)”...
Ne ki, “Papa” ile Vatikan’da yaptığı görüşmede, kendisini, “İslamların Başı (Halife?) olarak” takdim ettiğini de unutmamalıyız...
Ne dersiniz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları