Varna Zirvesi Okumaları...

28 Mart 2018 Çarşamba

“Türkiye-AB tarafları fişi çeken olmak istemiyorlar. Fiş çekilmiş, birlikte olma zorunlu. Formül aranıyor.”

İstanbul Politikalar Merkezi-Sabancı Üniversitesi-Stiftung Mercator Girişimi, İKV ile birlikte, AB ve Türkiye ortak çıkarlarının değerlendirildiği Varna Zirvesi’nin ardından, ilişkilerin devamına ilişkin olası sonuçlar, önde gelen akademisyenlerin bir araya getirildiği bir bilimsel toplantıda masaya yatırıldı. İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’nun yönetiminde İPM direktörü Fuat Keyman, İKV genel serteri Çiğdem Nas, TEPAV, AB çalışma merkezi direktörü Nilgün Arısan Eralp, Sabancı Üniversitesi araştırma ve akademik ilişkiler koordinatörü Senem Aydın Düzgit’in sunumları, katılımcılar tartışmaları eşliğinde öne çıkan sonuçların, gerçekler ve yeni arayışlara ilişkin altı çizilecek satır başlıkları birbirinden ilginç.

* Türkiye-AB ilişkileri üzerinden adı “Varna zirvesi “olarak konulmuş olsa da, üye ülkelerin liderlerinin tümünün katılımı ile gerçekleştirilmesi gereken AB gerçek zirve toplantılarından biri değil. Türkiye ilişkileri için formül bulma arayışlarına dönük, karşılıklı vazgeçilemiyeceği öngörülen AB üye ülkeleri çıkarları ile Türkiye’nin çıkarlarının buluşturulmasında, üyelik ilişkileri dışında yeni formül arayışları, siyasi taraflar istemeseler de, birbirlerini sevmeseler de zorunlu işbirlikleri üzerinden öncelik verilecek ilişkilerin gündemlerinin saptanması çalışmalarında, sonuç çıkarımı beklenmesi söz konusu olamıyacak kaçınılmaz bir adım.

* Taraflar tam da söz konusu koşullarda, karşılıklı yaşadıkları gerçeklikler, tehditler üzerinden, Türkiye-AB ilişkilerinde fişi çeken rolünü, siyasi sorumluluğu üstlerine alamıyorlar. Ama ortaklık ilişkilerinde fiş çekilmiş. Resmen ilan edilmemiş, sorumluluk alınmamış olması, bir yanı ile ileriye dönük koşullar değişebilirse, sil baştan kuralların işletilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırıyor, umut kapılarını kapatmıyor. AB cephesinden göçmenler ve güvenlik sorunları ön planda, ikili ekonomik ilişkilerde de vazgeçilemeyecek çıkar bağları var. Beraber çalışma zorlaması altındalar. Bu kadar çalkantılı, eşitliksiz dünya öngörülerinde, demokrasiden uzaklaşan liderler patlamasında, güvenlik, ekonomik kaygılar öne çıktığında demokrasi fazla konuşulamıyor.

Kapılar aralanmalı

* Türkiye cephesinden de ekonomik ilişkilerde açık AB ticaret ilişkilerine gereksinim yanında, NATO’nun, dahası AB ülkeleri ölçeğinde öngörülen yeni güvenlik ağlarına gereksinim, terörle mücadelede destekler ön planda. Üyelik ilişkilerine şimdilik adı konmadan nokta konulmuş olarak, Türkiye’ye yönelik formül arayışlarında ikili liderler zirvelerinden öte anlaşmalar görüşmelerin kapılarının aralanması çok daha anlamlı, önemli. Yukardan aşağıya AB değerlerinin dışlandığı uzlaşmalarla yola çıkılması aldatıcı bir gelişme. Sonuçta ticari ilişkilerin, yatırımların gelişmesi, hukuk devleti düzenleri, AB değerleri, demokrasi ile doğrudan bağlantıları kaçınılmaz. Yakın geçmişte gözardı edilmiş AB şemsiyesinde, aşağıdan, sivil toplum örgütlenmeleri ağı içinde güçlendirilmesi gereken, sivil toplum örgütlenmeleri eliyle ilişkilerin sil baştan kurulması çabası olmazsa olmaz. Tabandan iç içe geçilmiş ilişkilerde, kültürel, sivil toplum örgütlenmelerinin güçlendirilmesiyle yürünmesinden başkaca anlamlı çıkış yolunun olamıyacağını yaşam dayatıyor. Ohal’li, hukuksuz, demokrasisiz çıkar ilişkileri dayatmalarında, yukardan çıkar ilişkileri anlaşmaları kalıcı, olumlu sonuçlar üretemiyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları