Bağış Erten

İnanma ceketim inanma

28 Mart 2018 Çarşamba

Muhtemelen kıyıda köşede kaldığı için görmediniz, size biraz havadis vereyim. Geçen hafta erkekler basketbolda Euroleague’in son virajı dönüldü. Kupayı kaldırdığı geçen sezon beşinci olan Fenerbahçe Doğuş bu sezon ikinciliği alacak gibi duruyor. En büyük iki yıldızını kaybettikten sonra beş yeni oyuncuyla gene taş gibi bir takım kurdu Obradoviç. Üstüne, bu yoğun maç trafiği arasında, iki gün önce ligde de 19. galibiyetlerini aldılar. İki ligin de en az sayı yiyen takımı onlar. Gümgür gümbür geliyorlar. Yine Final Four ufukta görünüyor. Bu takım ne kadar övülse az!
Ya Darüşşafaka’ya ne demeli? Bayern Münih gibi muhtemelen seneye Euroleague’e alınacak bir takımı iki maçta da yenip Euro Cup finaline çıktılar. İlk maçta bir ara 23 sayı geriye düştüler ama oradan maçı döndürdüler. İkinci maçta Münih’ten finali koparıp geldiler. Artık şampiyonluk için önlerinde bir tek Lokomotif Kuban kaldı. Başarırlarsa son üç yılın üçünde de bir Avrupa şampiyonu çıkarmış olacağız. Kadınlarda ise (neredeyse tüm spor dallarında olduğu gibi) bir tık daha ilerideyiz. Bugün ve yarınki maçlara göre belki de iki takımımız, Galatasaray ve Hatay BŞB Euro Cup finalinde karşı karşıya gelecek. Son beş Euroleague finalinde toplam dört temsilcimiz yer aldı, hatırlatmış olayım.

Kadınlar zirvede
Mikrofonlarımız voleybolda. İçinde bulunduğumuz hafta onların da şahlanmasına denk geldi. Kadınlar malum zaten. Son yıllarda Türkiye’den bir takım finalde yoksa o kupayı oynatmıyorlar. Vakıfbank en büyük kupada, Eczacıbaşı iki numaralı kupada şampiyonluğa yürüyor. Kaybetmeleri sürpriz olacak, o derece! Yetmezmiş gibi, bir de 22 Mart’ta, Bursa BB Avrupa’nın üç numaralı kupasında final gördü. Bu sezonun özelliği ise, erkeklerin de yeniden yükselmesi. 20 Mart’ta Ziraat Bankası en büyük ikinci kupa olan CEV Kupası’nda finale çıktı. Tüm bunlara bir de kıran kırana lig playoff’larını ekleyin. Kadınlarda son beş yılda toplam 10 kupaya el koyan Eczacı ile Fener eşleşti mesela. Evet, geçen hafta bunlar da vardı.
Peki, tüm bunlar ne kadar yansıdı gazete sayfalarına? Finaller, şampiyonluk adayları, müthiş maçlar, dolu tribünler… Karşılığında nasıl bir ilgi gördü? Bütün hepsini toplasanız bir sayfayı doldurmaz! Gazetelerin spor ana sayfalarını tarayınca insanın gerçekten asabı bozuluyor. Çünkü Aykut Kocaman’ın sözde yeni hedeflerini okuyorsunuz bol bol. Fatih Terim’in güya planlarını… Tüm takımların muhtemel transferlerinin dökümü var. Fikret Bey şunu demişmiş, falan filan. En yakın transfer gününe iki ay varken, çoğu yalan olan saçma sapan haberler... Unutmayın, üst düzey liglerin hiçbirinde 15 günlüğüne resmi futbol maçının olmadığı bir haftadan bahsediyoruz. Milli maçlar var birkaç tane. Onlar da gazozuna! Yani futbol yok hükmünde!

Merak ediyorum...
İşte böyle bir haftada bile özel bir yer ayrılmadı Türkiye’nin en popüler ikinci ve üçüncü sporuna. Başarı üzerine başarı var. Pek çoğu salonları bayağı bayağı dolduruyor. Vakıfbank, Eczacıbaşı voleybolda, Fenerbahçe Doğuş basketbolda maçları hıncahınç doluyor. Oyun kalitesi yüksek. Takımlar nefis. Yayıncı kuruluşlara sorun, reytingler de yerlerde falan değil. Hele de Sarı - Lacivertliler basketbolda futbol maçlarına meydan okuyor. Ama pek çoğu yazılı basınımızda anlamlı bir yer bulma şerefine bir türlü mazhar olamıyorlar.
Neden? Çünkü Türkiye güya sadece futbolu seviyor! Fenerbahçe futbol takımının kıytırık antrenman haberinin ya da susmak bilmeyen başkanların açıklamalarının basketbol takımının şanlı yürüyüşünden daha çok ilgi çektiğini düşünen bir Allah’ın kulu var mı hakikaten, merak ediyorum.
İnsanın kendi söylediği yalana inanmasına ‘mitomani’ deniyordu, değil mi? Cevabı Orhan Veli versin: “Kuşlar bu yalanı her bahar söyler / İnanma ceketim, inanma!”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları