‘Zeitgeist’ Ne İstiyor?

30 Mart 2018 Cuma

Zamanın Ruhu, yaygın kullanılan Almancasıyla “Zeitgeist” ne diyor bugünlerde? Zamanın Ruhu’nun enine boyuna farklı bakış açılarından tanımlarını Tanıl Bora Birikim’de yaptı; bizim yeğlediğimiz, boyun eğildiğinde geleceğin önünü kesmeyi amaçlayan statükocu Zeitgeist tanımıdır. Önünde önce rükûya sonra secdeye gelmeni ister o Zeitgeist. Bize göre değildir.

***

Çok cepheli bir mücadeleyle, geleceğin kapısını kapatmaya çalışan Zeitgeist’a boyun eğmemek gerekiyor. En büyük ve çözümsüz bunalımını yaşayan kapitalizm, çöküşü önleyecek çareler arıyor. “Liberallerle otoriterlerin ya da ulusalcıların savaşı” adını taktığı yeni ideolojik kılıfla milliyetçiliği, hamaseti kabartarak, “otoriterliğin kaçınılmazlığı” teorileri uydurarak, geniş yığınların, yoksulların zoraki “rızasını” almak, böylece ömrünü uzatmak çabasındadır

***

Ergin Yıldızoğlu dün Cumhuriyet’te yazdı; ABD üst yönetimine yapılan yeni atamalar, Rusya ile kışkırtılan yeni silahlanma yarışı, söylendiği gibi yeni bir soğuk savaşı, liberallerle ulusalcılar arasında ideolojik bir kapışmayı değil, doğrudan “ekonomik ve jeopolitik” bir savaşı anlatıyor. Bana sorarsanız, adlı adınca 3. paylaşım savaşına doğru gidişin senaryosudur. Bu kapışma, kapitalizmi her koşulda yaşatmanın ideolojisi liberalizme iade-i itibarı, diktatörlere de “zamanın ruhuna uygunsunuz” diploması vermeyi öngörüyor.

***

Bu kapsamda niyetlere değil nesnel duruma bakmak, çöküş noktasına çoktan ulaşmış kapitalizmin kendini kurtarmasına engel olmanın yollarını gösterecektir. Baştan söylemeli, kavganın iki tarafında yer aldığı söylenen liberaller ile milliyetçi, yerelci diktatörlük yanlıları kavganın aynı tarafındadırlar, kavgaları kayıkçı kavgasıdır. Karşılarında kapitalizmin çöküşünü bekleyen insanlar, sınıflar, sınır tanımayan göçmenler, yakasının rengi önemsiz sayıları gittikçe artan işçiler, yoksullar dünyası var.

***

Zamanın ruhu onlara bir kere daha fillerin tepişmesinde çimen rolünü, ezilmeyi, önce bölgesel sonra topyekûn savaşta milyonlarla kırılmayı vaat ediyor. Kapitalizm, kurtuluşu bir paylaşım savaşında arıyor. İç savaşlar kapitalist ülkeler arasında, içinde çoktan başladı. Küreselleşmenin iflası, kapışmanın çapı, çöküşün büyüklüğünü ve çaresizliğini gösteriyor.

***

Peki, bizim ülkemize kapitalizmi kurtarma operasyonunda nasıl bir görev biçildi? Şimdi yeniden piyasaya sürülen soğuk savaş dönemi sloganları, örneğin “komünistlere eğitim hakkı verilmemeli” türünden çıkışlar, her gün biraz daha artan dozlarda kışkırtılan köktendincilik, bölgesel savaşların gönüllü öncü gücü olmayı seçim kazanma yolu olarak gören otoriterlik, zamanın ruhunun öngördüğü kapışmaya boydan boya dalmaya hazır.

***

Son gelişmeler, medyaya son darbeleri vurma, her ne pahasına olursa olsun seçimleri kazanmanın OHAL’li “iradesi”, Doğan Grubu’nu havuza hediye ederek, geride kalan muhalif küçük gazeteleri, sermayesi küçük TV kanallarını da halletme niyetini açığa vurdu. Gazetecilere düşen bu gidişe direnmektir. Şimdi satılan gazete ve kanalların muhabirleri bulundukları yerleri terk etmemek için mücadele etmeli, yazarlar ise grupla birlikte satılıp satılmadıklarını, satılık olup olmadıklarını göstermelidirler.

***

Türkiye, kapitalizmin kendini kurtarma savaşının açık alanlarından biri haline geldi. Bu savaşta hangi tarafta yer alacağımız büyük önem taşıyor; kapitalizmi kurtarmaya hevesli liberallerle, sağcı, milliyetçi otoriterlerin kapışması olarak sunulan sahte ikilemin içinde mi kaybolacağız, yoksa hızla çöküşe doğru yuvarlanan kapitalizme karşı yoksulların dünyasında mı yer alacağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları