Son gergedan

01 Nisan 2018 Pazar

Türünün son erkeğiydi. Ölümüyle kuzey beyaz gergedanların soyu teorik olarak tükenmiş oldu. Oysa daha geçen yıl adına çöpçatan programı Tinder’da hesap bile açılmıştı. Tinder’ın “en prestijli bekârı”ydı “Sudan”.
Bilim insanları “Sudan”ı çiftleştirmek için yoğun çaba harcadılar, başaramadılar. Geriye aynı türden iki dişi kaldı yalnızca…
Sudan’ın Twitter’da geçen yıl paylaşılan son fotoğrafına bakıyorum. Binlerce insan paylaşmış bu fotoğrafı. Hüzünlü bir fotoğraf.
Sudan, yere uzanmış, çenesini ön bacağına dayamış öylece duruyor. Yalnızlıktan bıkmış, üzgün, sıkkın bir hali var sanki… Belki de bana öyle geliyor.
Camille Saint-Saëns’ın ünlü “Hayvanlar Karnavalı” geliyor aklıma. Eserde, hayvanların resmi geçidini düşünüyorum: Kuğular, filler, kangurular… Harika bir müzik. Fakat benim zihnimde, sahneye çıkan hayvanlar gösteri yapmıyorlar, veda ediyorlar. “Hayvanlar Karnavalı”, “Hayvanların Vedası”na dönüşüyor.
Dünya tarihinden, insan yüzünden silinip giden canlılar tek tek sahneye çıkıyorlar.
Orangutan, “Bana yaşayacak yer bırakmadılar. Tüm ormanları kestiler” diyor. Akdenizfoku “Yuvamı yaptığım kıyıdaki kayalıkları bile ortadan kaldırdılar. Her yer betonlaştı. Ortada kaldım” diyor. Caretta caretta, “Dünyaya geldiğim kumsal artık yok. İklim değişikliği yüzünden deniz yükseldi. Yuttu yumurtlama alanlarımızı.” “Gölleri de kuruttular, beslenecek gıda bırakmadılar” diyor dikkuyruk, tepeli pelikan…
Fakat en acıklısı gergedanın sözleri:
“Boynuzuma taktınız kafayı. Boynuzumun mucizevi güçleri varmış. Kanseri bile iyileştirirmiş, cinsel gücü artırırmış. Oysa hiçbiri doğru değil. Boş inanç. Fakat sırf bu yüzden avladınız bizleri, vurdunuz. Bir de kuyruğum için. İnanılır gibi değil ama kuyruğumu bile statü sembolü haline getirdiniz. İşte türümün son temsilcisi olarak ben de gidiyorum. Yalnız bırakıyorum sizi. Yazıklar olsun hepinize.”
Tüm canlılar tek tek sahneye çıktıktan sonra küskün bir şekilde karanlıkta kayboluyorlar, dünya sahnesinden çekilirken hep birlikte aynı tümceyi söylüyorlar:
“Ne şanssızız ki 4.5 milyar yıllık dünya tarihinde insan denilen türün hâkimiyet sürdüğü
o küçücük zaman diliminde dünyaya geldik. Oysa dünyanın gelmiş geçmiş en zeki canlısıyla aynı dönemi, aynı mekânı paylaşmak ne büyük bir onur diye düşünmüştük. Bilmiyorduk dünyanın bu en zeki canlısının, aynı zamanda dünyanın en acımasızı olabileceğini. Bu kadar vicdansız ve bencil olabileceğini. Kendi dışındaki tüm canlılara karşı bu denli kayıtsız kalabileceğini. Mutlu bir hayat yaşamamıza izin vermedin ey insan. Şimdi gidiyoruz. Ama bil ki, biz gittikten sonra sen de mutlu olamayacaksın!”

***

20. yüzyılın başında dünyada 500 bin gergedan yaşıyordu. Uluslararası Gergedan Vakfı’na göre 1970’lerde sayı 70 bine geriledi. Bugün 29 bin.
Dünyada halen 5 gergedan türü yaşıyor. En tehlikede olanı java gergedanı. 58 tane kalmış. Sumatra gergedanının da durumu pek parlak değil. Toplam sayıları 100. Tek boynuzlu büyük gergedan 3 bin 345, siyah gergedan 5 bin 55, beyaz gergedan 20 bin 400.
Fakat sayısal verilerde bir tuhaflık var. Güney Afrika’da 2007 yılında toplam 17 gergedan, boynuzu için yasadışı bir şekilde avlanmış. Fakat 2014’e gelindiğinde sayı birden 1215’e fırlamış. 2015’te de 1338. 2007-2015 yılları arasında öldürülen gergedan sayısında 90 kat artış olmuş. Neden?
Oysa 2007’de bu sorun artık çözümlendi diye düşünülüyordu. Dünyada internet yaygınlaşıyor, çevre hareketi giderek gelişiyordu... Meğer sorun gerçekte çözümlenmemiş. Boş inanç, kenarda, kuytuda bekliyormuş yeniden hortlamak için.
Gergedan boynuzuna olan talep öylesine bir noktaya varmış ki müzeler bile soyulmaya başlanmış. Gergedan boynuzunun kilosu 50 bin dolara ulaşmış. Bir çılgınlık hali.
Ne diyordu ünlü astrofizikçi Hubert Reeves: “Doğayla savaş halindeyiz ve eğer kazanırsak kaybedeceğiz.” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları