İçerdeki hukukçular

08 Nisan 2018 Pazar

Geçen hafta, biri hapiste, biri sürgünde (birbirleriyle çok farklı konumlarda olan) iki yargıç öldü.
Dün, Cumhuriyet’te hapisteki avukatlarla ilgili çok önemli bir haber yayımlandı. (“Avukatların aileleri isyan etti: Suçlanma gerekçelerini bile bilmeden tutuklular.”)

***

“İkinci Silivri Trajedisi” bağlamında, pek çok hukukçu hapiste:
Bunların bir bölümü, Türkiye’ye “Birinci Silivri Trajedisini” yaşatan, AKP iktidarıyla birlikte ülkeyi çökerten, sivil ve askeri bürokrasiyi mahveden, üniversiteyi dağıtan, medyayı baskılayan, hak, hukuk, adalet ve yasa tanımayan, insanların hayatlarını karartan, vicdanlarını satmış olan FETÖ’cü savcı ve yargıçlar.
Bir bölümü ise, etnik veya ideolojik, ama esas olarak siyasal/demokratik nedenlerle AKP iktidarına muhalefet eden, hakka, hukuka, adalete, yasalara saygılı, üstelik başkalarının hayatlarını da karartmamış olan avukatlar.

***

Hukukçu değilim; hukuk dünyasını, bu dünyanın mensuplarını yakından tanımam.
İkinci Silivri Trajedisi” bağlamında hapse atılan herkesi de elbette tanımıyorum...
Bütün suçlamaları, gözaltıları, soruşturmaları, davaları da izlemedim, tamamını bilmiyorum...
Dolayısıyla yukarda, vicdanını satmış savcı ve yargıçlar ile hakka, hukuka saygılı, muhalif avukatlar olarak kabaca iki gruba ayırdığım hapisteki hukukçular arasında, hem her iki gruba da girmeyenler, hem vicdanını satmamış savcı ve yargıçlar, hem de başkalarının hayatlarını hukuka aykırı olarak karartmış suçlu avukatlar olabilir.

***

1) İzleyebildiğim, anlayabildiğim kadarıyla, hapisteki savcı ve yargıçlar, “Birinci Silivri Trajedisi” döneminde yaptıkları haksızlıklar, hukuksuzluklar ve adaletsizlikler dolayısıyla değil, Fethullah Gülen Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması ile olan ilişkileri nedeniyle tutuklandılar.
Bence bu hukukçuları soyut “ilişki” iddialarıyla değil, somut, hukuka, adalete, yasalara aykırı “icraat” suçlamalarıyla yargılamak gerekir.
Çünkü aralarında, küçük bir ihtimalle de olsa, FETÖ/PDY ile ilişkili görünmekle birlikte, tutum ve davranış olarak hukuka, adalete, yasalara aykırı icraat yapmamış olanlar bulunabilir.
2) Hukuka, adalete ve yasalara aykırı icraatı olmayan, sadece iktidara muhalif oldukları ya da bazı sanıkları savundukları için hapse atılmış olan avukatlara gelince; bunların derhal serbest bırakılmaları ve yargılanmalarının tutuksuz olarak yapılmaları gerekir.
3) Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Avukat Akın Atalay’ın ise derhal salıverilmesi gerekir.
Çünkü kendisi, onu yargılayan mahkeme başkanı olan yargıcın ifadesiyle “Gemi Kaptanı” değildir; yargılanmak üzere, hapse gireceğini bile bile yurtdışından gelip teslim olan, yani evrensel hakka, hukuka, adalete, ülkesinin geleceğine, demokrasiye güvenen, inanan bir avukattır.

***

Bu yazıdaki sınıflama, saptama ve önerilerimde, yer darlığından kaynaklanan eksiklikler varsa, (ki mutlaka vardır) hapisteki hukukçulardan özür dilerim:
Bu yazıyı onları üzmek için değil, (suçlu olanlar da dahil) onlara yapılabilecek olan (ya da yapılan) haksızlık ve hukuksuzlukları kamuoyunun dikkatine sunmak için yazdım.
YAŞASIN HUKUK DEVLETİ...
YAŞASIN ADALET...
YAŞASIN DEMOKRASİ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları