Medyanın Durumu

09 Nisan 2018 Pazartesi

İmzalar atıldı, bir büyük medya grubu artık resmi olarak el değiştirdi. Züğürdün çenesini yormasın, artık her neyse “marka değerinin” altında satıldığını söyleyen de var, ama rakam büyüktür. Bu kadar büyük bir paranın nasıl ödeneceğini düşünürken işin kolayının bulunduğu ortaya çıktı. Satış bedelinin uygun koşullarda bir kamu bankası olan Ziraat Bankası kredisi ile ödeneceği belli oldu. Kuşkusuz el değiştirmenin bu yönleri bu köşeyi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren bu satış ile medyada nelerin değişeceği, taşların nasıl yerinden oynayacağı, demokratik muhalefetin göreceği zarar ve kuşkusuz el değiştiren medyada çalışanların durumudur. Doğan Grubu’nda bilindiği gibi çok katı uygulanan bir sendikalaşma yasağı vardı. Ne yazık ki çalışanlar kendilerini bu yasağa uymak zorunda hissettiler. Şimdi duyduğumuza göre hızlı bir sendikalaşma çabası var. Sevindiricidir. Daha fazla zaman yitirmeden sendikalaşmak, karşılaşılabilecek olumsuz durumlarda sendika desteğinden yararlanmak iyi olacaktır.
Çalışanların durumu kadar önemli olan bir başka gerçek de, “Havuz medyası” diye de anılan “iktidar yanlısı ya da yandaşı” da diyebileceğimiz ama en iyisi “iktidarları eleştirmeyi, haksız hukuksuz işlere muhalefet etmeyi görev saymayan medya grubunun” büyüdüğüdür. Halkın haber alma hakkının gereğinin yerine getirilmesini, ister iktidarda ister muhalefette olsun, güç sahibi olanlar karşısında bağımsızlığını koruyarak, özgürce haber yaparak sağlanabileceğini savunan, bunun için bedel ödeyen, daha da ödeyeceği anlaşılan medya organları artık bir elin parmaklarından neredeyse daha azdır. Uzun bir süre yayın politikasından tavizler vererek, iktidara yaklaşarak ayakta kalmaya çalışan, nihayet medyayı terk etmek zorunda kalan grupta çalışan demokrat yazarlar çizerler de şimdi zor durumdadırlar. Uzunca bir süredir, bilişim teknolojisindeki gelişmelerin, sanal medyanın ya da sosyal medyanın basılı gazeteleri iyice zor duruma düşüreceğine inanmak, genel ve yaygın bir görüştü. Daha sonraki gelişmeler gösterdi ki, sosyal medyanın yazılı basının yerini tutması, yerine geçmesi için epeyce bir zamana gereksinim var. Ayrıca bu alandaki gelişmelerdeki hız, sosyal medyanın da şimdiki haliyle yetersiz kalacağını gösteriyor. Bizim ülkemizde ise durum biraz daha farklıdır. Birincisi, sosyal medyada başarılı bir gelişme gösterebilenlerin sayısı ne yazık ki çok azdır. Çünkü haber ağı kurabilmek, pahalı bir iş olan haberin peşinden koşabilmek için gerekli maddi kaynakları bulmak, yaratmak zor iştir. Yine de çabalar sürüyor. Ama bizim ülkemizde sosyal medyanın işi de, özellikle yazılı basının karşılaştığı siyasi baskılar nedeniyle zor. Güç sahipleri, ki yalnız iktidarla sınırlı değildir, kimi teknik zorluklar nedeniyle bugüne kadar istedikleri gibi yapamadıklarını hızla yaparak, bir an önce denetim altına almaya, olmuyorsa, beğenmediklerinin kapısına kilit vurmaya hazırlanıyorlar. Medyadaki büyük el değiştirme ile neredeyse eşzamanlı bu yöndeki gelişmeyi, RTÜK’ün kapsam alanını genişleten yasayı biliyoruz. Bu da gösteriyor ki, iktidarın niyeti de, eylemi de özgür medyayı tümüyle susturmak yönündedir.
Bu kapsamda son gelişmeler, geride kalan gazeteler, sosyal medya ve bir iki TV kanalı için yaşamanın, işini hakkıyla yapabilmenin maddi koşullarının giderek zorlaşacağını gösteriyor. Bu nedenle çözüm arayışlarını derinleştirmenin, farklı önerileri tartışmanın, yaşayanlara, ayakta kalmak için savaşanlara güç verecek önlemleri arayıp bulmanın yararı büyüktür. Bu türden dönemlerin uzun sürmeyeceği söylenebilir, ama böyle düşünmek ve beklemek, ölümü kabul etmek yerine çözüm aramak, dayanışmayı güçlendirmek, bu arada yaşama savaşı verenleri daha da zor duruma düşürmek isteyenlerle aynı paralelde iş görmemek herhalde iyi olacaktır.

Para birimleri nasıl yazılır!
Cumhuriyet, hepimizin bildiği gibi hep baskı altında. Ayrıca gazetenin yazarları olarak bu baskıları sizler yaşadınız, hâlâ da yaşamaktasınız. Bu baskılar yetmiyormuş gibi, üstüne üstlük bir de yazım yanlışlıkları dert oluyor gazetenin başına. Böyle sıkıntılı bir dönemden geçerken yazım yanlışlıklarını yazmaktan hep vazgeçmiştim bugüne dek. Ne var ki artık yazma gereği duydum.
1 Nisan tarihli Cumhuriyet’in birinci sayfasında şöyle bir başlık var: “Havadan 2 milyar Avro istediler”. Sonra bu haber, iç sayfalarda da “2 milyar Avro’luk kiraya kıyak talebi” başlığıyla yer alıyordu. Burada bir yazım kuralını anımsamakta yarar var: TDK Yazım Kılavuzu’nda, “Para birimleri büyük harfle başlamaz: avro, dinar, dolar, lira, yeni kuruş, liret.” Bu kurala göre, “avro” sözcüğünün cümle içinde büyük harfle yazılmaması gerekiyor. İkinci bir yanlış daha var: Para birimleri cümle içinde büyük harfle yazılmayacağına göre bu sözcüklere getirilen ekler de kesme işaretiyle ayrılmaz. Oysa uzun süredir Cumhuriyet’te dikkatimi çekiyor; “avro” para birimi cümle içinde hep büyük harfle başlıyor, ayrıca bu sözcüğe getirilen ekler de kesme işaretiyle ayrılıyor. Doğrusu, bu yazım yanlışlığı hem gazetemiz Cumhuriyet adına hem de Türkçemiz adına beni üzüyor. Sayfa editörleri, bu konularda yazım kılavuzuna bakmayı hiç akıl edemiyorlar mı? Yoksa bu iş çok mu zor geliyor?.. Saygılarımla... Necati Yıldırım

KISA KISA
‘Sözde Koca’
http://www.cumhuriyet. com.tr/haber/turkiye/952209/ Uyusturucuyla_ yakalanan_17_yasindaki_ kadin_ve_sozde_kocasi_ tutuklandi.html Yukarıda linki verilen haberin başlığında kullandığınız “sözde kocası” ile ne demek istediğinizi anlayamadım. Haberin içeriğinde bu ikilinin evliliklerinin herhangi bir yasal engelinden bahsetmediğiniz halde başlıktaki “sözde kocası”nın neyi anlatmaya çalıştığını gerçekten anlamadım. Sevgiler ve kolaylıklar dilerim. Muhammet Alkış

Yinelenen yazı
Sayın Ataol Behramoğlu’nun 31 Mart 2018, sayfa 6’da yer alan “Adana’’a Orhan Kemal Günlerinde” başlıklı yazı 7 Nisan 2018, tarihinde yine yayımlandı. Nedenini anlayamadık. Ali Erdem

Bilmediğimiz sözcükler
5 Nisan Perşembe günü arka sayfadaki yazılardan; “Bir Sızıntı Daha” başlığı altındaki haberde geçen GRİNDR, “Aborijinler protesto etti” haberinde kullanılan Elizabeth’in BATONU kelimelerinin birer açıklaması yapılsa ne iyi olurdu. İhsan Gökçen



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları