Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

11 Nisan 2018 Çarşamba

Cumhuriyet Pa7ar, sessiz sedasız çıktığı yola her geçen gün daha fazla ses getirerek devam ediyor. Onu var etme mutluluğumuz, coşkumuz, heyecanımız, şevkimiz ve şehvetimiz de arttıkça artıyor. Elbette dijital bir çağ yangınında “kâğıt kokusu”na çağrımızı karşılıksız bırakmayan okurlarımıza şükran borcumuz da artıyor!..
Üç ayı devirdik, ardı arkası kesilmez geribildirimler, yaptığımız işe inancımızı ve aşkımızı katladıkça katladı. Ve bunlar arasında biri, içeriğindeki içtenlik ve edebi tat, hüzünle de sarmalandığı için beni öyle derinden etkileyip sarstı ki sizlerle paylaşmadan duramayacağım!..
Her gün posta kutumuza yağan, hepsi değerli, hepsi düşündürücü, hepsi iç yakıcı hapishane mektuplarından biri bu... Keşke tümüne yanıt verebilsek, sesleri duyurabilsek ama yapamıyoruz. En azından bu eksikliği de bir parça telafi edeceği umuduyla ismi bende saklı tutuklu okurumun göz ardı edilemez değerlendirmesini kendisine teşekkürlerimle ilginize sunuyorum!..

***

“Ömer Seyfeddin savaş şartlarında tutsak kaldığı sırada şartların hiç elvermemesine rağmen cebinden defterini çıkarır ve günlük tutarmış. İnsan bunu neden yapar? Kral Midas hikâyesinde olduğu gibi; konuşacak birisinin olmayışı ölüme benzermiş. İnsan, doğası gereği yazmak, anlatmak ve dertleşmek zorundadır belki de. 25 kişilik koğuşta konuşacak elbette birileri var ama insan kendine dokunan, kalbine değen yazıları yazan, hatta bunu güzide bir ekiple her hafta yapan insanlarla konuşmak, yazışmak istiyor.
7 Ocak 2018’de ilk meyvesini veren Cumhuriyet Pazar Ağacı’nın ilk alıcılarından, ilk okuyucularından olmanın heyecanıyla tatmıştım ilk yazınızı. ‘Başlarken’ diyerek merhaba dediğiniz yazıda, ‘İnsanın elinin, aklının, kalbinin değdiği her yere kalemimizi değdirmeye gayret ettik. En önemlisi, hepimizin onuru 3 güzel, iyi, doğru adama layık olmaya çalıştık. Umarım bugün bu Ek’i ellerine aldıklarında Murat, Akın ve Ahmet güçlerine güç, dirençlerine direnç, inançlarına inanç katan bir ürünle karşı karşıya olduklarını düşünür, hissederler. Bu bize yeter!.. cümlenizi okuyunca heyecanım bir kat daha artarak, kâğıt kokusunu derinden hissederek bir solukta okumuştum tüm eki... 12’nci sayıyı elime alıp yine bir solukta okuduktan sonra her hafta birbirinden güzel yazıları okurken gücüme güç, direncime direnç ve inancıma inanç kattığınızı samimiyetle söyleyebilirim.
Belki de şaşırdınız böyle bir mektup aldığınıza (tabii ki elinize ulaştıysa). Sosyal medyanın, yapay zekânın ‘trend topic olduğu çağımızda posta yoluyla mektup almak sanırım sizin için sıradan bir olay değildir. Ama ‘Kâğıt kokusu’ başlıklı köşe yazınızı da okuduktan sonra ‘Tayfun Hoca’ya mutlaka mektup yazmalıyım’ demiştim. Amacım ne ajitasyon yapmak ne de sizden bir istekte bulunmak. Amacım sadece yazdığınız yazıların, hazırladığınız bu eşsiz Pazar ekinin kimlere, nerelere ulaştığını ve okunduğunu, beğenildiğini öğrenmeniz. Bu şekilde belki biz okuyuculara kattığınız güçten size de yansıyarak, artarak gelir. Yaptığınız işin takdire şayan olduğunu sadece internetten okumayın, aynı zamanda ‘kâğıt kokusu’nu hissederek de okuyun!..
Dışardayken dost bildiğimiz birçok kişinin burada bizi ya korktukları için ya da unuttukları için yalnız bıraktığı bu zamanlarda tek ve sadık dost kitaplarmış derken pazar günleri bizi aydınlatan, bize moral veren, insanı insan olduğu için seven, entelektüel seviyesi diğer Pazar eklerinin çok çok üstünde olan Cumhuriyet PA7AR için teşekkür ediyorum. ‘Yanlış hayatın panzehiri’ olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini görmek mutluluk verici.

Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz; fazla söylenecek söz yok’ diye başlamıştınız Tayfun Hocam, ben de burada mektubuma son veriyorum. Her pazarı iple çektiğimi, yaptığınız işin çok müstesna olduğunu bilin istedim. Elbette eksikler, kusurlar da vardır. Ama güzellikleri onları örtüyor.
Tüm Cumhuriyet PA7AR ailesine böyle bir ek için teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum. Hukukun üstün olduğu, insana insan olduğu için değer verildiği, özgürlük ve demokrasinin hâkim olduğu ‘Yazarken bunu da yazsam ne olur acaba?’ diye korkunun hiç yaşanmadığı bir dünyada buluşmak ümidiyle hoşça kalın!..”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları