Ergun Çağatay tanıklığa devam ediyor hâlâ

12 Nisan 2018 Perşembe

‘Bizim Berlin’ sergisi bugün Almanya, Berlin’de açılıyor

Dünya çapında bir fotoğrafçı ve çok önemli bir gazeteciydi Ergun Çağatay. Yeryüzü tanığıydı. Tarih ve coğrafya tanığıydı. Eşsiz bir belge biriktiricisiydi. Bireysel ve toplumsal belleğimizin bekçisiydi... Arkadaşımdı Ergun Çağatay. Çocukluğumdan bu yana arkadaşımdı. Eğer yaşasaydı; bugün yeryüzünün en mutlu insanlarından biri olacaktı...
Bugün Berlin’de Markisches Şehir Müzesi’nde Ergun Çağatay’ın “Bizim Berlin 89/90” başlıklı sergisi açılıyor.
Bu sergi, 15 Şubat 2018’de yitirdiğimiz Ergun Çağatay’ın nicedir üzerinde çalıştığı, çok önemsediği, gerçekleştirmeyi hayal ettiği nice tasarıdan sadece biriydi. Şimdi, onun yokluğunda gerçekleşiyor...

Berlin Duvarı’nın iki yanı
Berlin Duvarı yıkılırken ve iki Almanya’nın birleşme sürecinde Ergun Çağatay, defalarca Berlin’e gitti ve değişimin oradaki Türkler üzerindeki etkilerini de belgeleyen sayısız fotoğraf çekti.
Özellikle ikinci kuşak Türk göçmenlerin fotoğrafını çekmeye gitmişti ama politik ve toplumsal olaylar hızla gelişiyordu:
Duvarın yıkılışıyla Batı’dan Doğu’ya geçenlere sunulan yeni olanaklar... Toplumda yeni bir yer edinme çabası... Duvarın yıkılışıyla, Türk göçmenlerin karşılaştığı yeni tehlikeler, riskler... Doğu’dan Batı’ya akın eden Almanlar karşısında yitirilen olanaklar... Rekabetin artması... Yeni sınavlar...
Müze, sergi tanıtımında; bu fotoğraf sanatçısının Berlin tarihine ışık tuttuğunu belirtiyor ve “Ergun Çağatay’ın fotoğrafları artık tarihsel belgelerdir. Hem müthiş bir mutluluğu, coşkuyu ve iyimserliği; hem de ırkçılığın, dışlanmanın ve marjinalliğin sonuçlarını gözler önüne seriyor” diyor.
Berlin’de geçmişin izini Ergun Çağatay’ın fotoğraflarıyla sürerken, yine müze yetkilileri farklı kültürlerden gelen izleyicileri, birlikte yaşamaya ilişkin sorularla baş başa bırakıyor:
Bu görüntülerdeki insanlar kim? Berlin Duvarı’nın yıkılışı hayatlarını nasıl etkiledi? Peki ya aklımızdaki duvarlar? Yeniden ördüğümüz duvarlar?
Çağatay’ın Berlin’deki “Bizim Berlin 89/90” başlıklı sergisi 14 Eylül’e dek sürecek...

Dünden bugüne tanıklık
Benim canım arkadaşım Ergun Çağatay, aramızdan ayrıldıktan sonra bile tanıklığını sürdürmeye devam ediyor. Cep telefonlarıyla herkesin kolayca fotoğraf ama en çok, kendi fotoğrafını çektiği bir dünyada yaşıyoruz. Artık herkes “gözü kapalı” fotoğraf çekiyor... Gelin görün Ergun Çağatay gibi mesleğinin tutkunları ve ustaları sadece nasıl değil, nereye bakacaklarını da biliyor.
Tüm yaşamını fotoğrafçılık mesleğine, fotoğraf sanatına adamış, bu yolda büyük mücadele, çok emek, çok çaba vermiş, özveride bulunmuş Ergun Çağatay, 1983 yılında ASALA’nın Paris Orly Havaalanı’ndaki bombalı terör eyleminde çok ağır yara aldı. Tek “suçu” o gün, o anda, orada bulunmaktı. Tepeden tırnağa yanmıştı. Ölümle yaşam arasında gitti geldi. Beş yıl tedavi gördü... Bir daha fotoğraf makinesini eline alamayacağına inanıyordu.
Yılmadı. Mücadele etti. Dünyaya sayısız eser kattı. Orta Asya’da dilimizi konuşanların izini sürdü. 14 yılda tamamlanacak bir düşünü gerçekleştirdi. 110 bin kilometre ve 35 bin kare fotoğraf... Sonuç: Ergun Çağatay - Doğan Kuban editörlüğünde bir dev eser çıktı ortaya. “Türkçe Konuşanlar” (Turkic Speaking Peoples) önce İngilizce; sonra Türkçe yayımlandı. Dünyanın dört bir yanına dağıldı.
Berlin’deki sergi haberini aldığımda çok sevindim. Ve şu soru aklımdan çıkmaz oldu:
Ergun Çağatay’ın dev arşivine Türkiye Cumhuriyeti Devleti sahip çıkacak mı, çıkmayacak mı? Hani “yerli/milli” lafını ağızlarına pelesenk etmişlerden geçilmiyor ya ortalık...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları