Feyzi Açıkalın

Mahallenin yakışıklı savaşı!

16 Nisan 2018 Pazartesi

ABD ve ortaklarının Suriye saldırısını kaleme alırken, alegori yapacak takat bırakmıyorlar insanda... Kan, göz yaşı ve yıkımla tarif edilen en büyük insanlık ayıbını yani savaşı simgelerle anlatmaya utanıyor insan.

 Mahalle arasındaki kopiller mantar tabancalarıyla degav degav savaşırken, birden büyük abi “Savaş!”ın gelip, bam bam iki tane patlatarak dönüp gitmesinin ardından konuşuluyor...

 İlk önce savaş makinasının başındakiler sorgulanıyor. Elini sallasan diktatöre çarpacağın bir mahallede, onların mı yoksa onları yaratan yayılmacı emperyalizmin mi kanlı savaşlara yol açtığı tartışılıyor. Tavuk yumurta işi yani...

 Ardından operasyonun isimlendirilmesine sıra geliyor. Bir mafya jargonuyla, yapılanın “temiz iş!” olduğunun ısrarla üstünde duruluyor. İnsan ölmemişmiş, onun için bu ders verme, pazarlığa zorlama operasyonu tek kesikli bir ameliyat gibi değerlendirilmeliymiş!

 Bir büyük felaket olan 17 Ağustos 1999 Gölcük depremini değerlendirirken, her türlü insanilikten uzak “yakışıklı!” tanımını kullanan Celal Şengör’den esinlenip, neredeyse operasyonu öyle adlandıracaklar.

 Can kaybı olmasa da, savaşın başlangıcından, yedi yıldan beri ilk kez insanın başşehrinin yani yatak odasının uzaktan da olsa bombalanmasının, bir ulus için yeterince onur kırıcı olacağı düşünülmüyor. Daha da fenası ve aptalcası, onları daha da fazla birleştireceği es geçiliyor.

 Tabii bazıları, komşu dokulara zarar vermeden ustalıkla yapılan ameliyatı pansuman olarak niteleyip, yetersiz buluyor. Ameliyat sonrasında patoloji laboratuvarına gönderilen kesik parçayı görmeden içinin rahat etmeyeceğini söylüyor.

 Çünkü gerginlikten beslenmiş, savaşı kutsamaya alıştırılmış, savaşın getirdiği yıkım üstüne politikaların şekillendirildiği bir halk kesimine yapılan vaatlerin canlı kalabilmesi gerekiyor. Onları iktidara taşıyacak seçmenin bir bütün olarak tutulabilmesi, konsolide olabilmesi için savaş şart...

 Bu arada Türk lirası, ekonominin önlenemez kötüye gidişinin de etkisiyle tarihinin en düşük değerine ulaşıyor... Mazota üst üste büyük zamlar geliyor... Diyanet İşleri Başkanı Deizm’i sapıklık olarak niteliyor... TEOG yerine geçecek sınavda öğrencilerin yüzde doksanının sınavla girilecek liselere yerleşemeyeceği anlaşılıyor...

 Gerginlik en çok bizim eve yarıyor; sorgulanması gereken yoğun gündem her zamanki gibi bir bahanenin içinde kaynayıp gidiyor...

 Mahallenin düzen sağlayıcıları operasyon sonrasını değerlendirirken bizim evdekilerin adını pek anmıyor. Yalnızca “tuhaf politikalar yürüten” ve Suriye’deki Kürt azınlığın haklarının verilebilmesi için görüşmelere zorlanması gereken birileri olarak görüyorlar.

 Değerlerin ayaklar altına alındığı, insanlıktan uzak ve de ne yazık ki uygarlık adına yapıldığı söylenen kirli savaşın mahalleden gitmeye hiç niyeti yok. Bir gün kendilerine de bulaşabileceğinin farkında olup, kararlılıkla savaşa karşı çıkılmadığı sürece bizim evde de huzur yok...

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları