Feyzi Açıkalın

Erken seçim kararı alındığında…

19 Nisan 2018 Perşembe

Erken seçim kararı alındığını duyunca bir yakınımla konuştuklarım aklıma geldi. Avustralya’da yeni kabul edilen eşcinsel evliliği yasası için üç yıl yıldır görüşülmekte olduğunu söylemişti. 

Demokrasisi gelişmiş ülkelerde buna benzer örnekler çoğaltlabilirdi. Mahalle arasına bir park yapımından tutun da, yaşlılar bakım evi açılmasına kadar giden kararların ne çok tartşmayla alındığı bilinmekteydi. 

Bizde öyle olmamışt. İki politkacı ansızın girdikleri odadan, yarım saate ülkenin bütününü ilgilendiren bir erken seçim kararı alarak çıkmışlardı. Herkesin aslında tahmin ettiği ama bu kadar apansız olacağını bilemediği… 

Baskını öğrendiğinde insanın ilk tepkisi donakalmak oluyor. Şaşırdığından değil, yaşananlara olan kızgınlığından bir tür anestezi haline geçiveriyor, uyuştuğunu hissediyorsun. 

Kızgınsın çünkü ilmek ilmek örülmüş ve de kötü bir tiyatro gibi izlediğin gündemin beklenen sonucunu görüyorsun. Kızgınlığın hemen yılgınlığa eviriliyor, yaşamı sorgulamaya başlıyorsun. 

En olumsuz duygu, bir etkisiz elaman olduğunu hissedivermen. Var olduğunu zannetğinin birikiminin, aklının bir işe yaramadığı, dahası alay edildiği bir zaman diliminde yaşıyor olmak zoruna gidiyor.

Mesleğin değersizleşiyor; hobilerin anlamsızlaşıyor; çevrenle kurduğun ilişki sıradanlaşıyor. Enerjinin sömürüldüğünü hissediyorsun.

Derken, etrafını kolaçan etmeye başlıyorsun. Tanıdıklarının, günlük yaşamlarını gündemden bağımsızca, sanki hakları yokmuş gibi sürdürmelerine bozuluyorsun. Gittiği kafeden fotoğrafını paylaşan sosyal medya takipçin, televizyonda spor yorumu yapan arkadaşın, hafta sonundaki ölüm kalım maçı için(!) pasolig kuyruğuna giren futbolsever gözüne batyor.

İstyorsun ki, ülke bir felakete sürüklenmekte olduğu için alınan baskın seçim kararının herkes farkında olmalı. Olası bir seçim zaferinden sonra alınacak ağır ekonomik tedbirlerin faturasının, onlara yükleneceğinin bilincini taşımalılar.

Daha da önemlisi, adım adım yaklaşmakta olan tek adam rejiminin getreceklerinin…

Sonra seçim sürecini düşünüyorsun… Yalanlar yalanlar; milli değerlerin, dinin sömürüsü… Dahası, amaca ulaşabilmek için gitkçe kaotik hale getrilebilecek, kan gölüne çevrilmekte kaçınılmayabilecek bir kısa ve yoğun dönem…

Günün sonunda aklı selim ağır basmaya başlıyor. Sosyal medyadan alınan dayanışma mesajlarının etkisiyle de yılgınlığa, çaresizliğe yer olmadığını düşünmeye başlıyorsun.

Baskın seçime hazır olduğunu söyleyen muhalefet cephesinin önlemleri bir yana, toplumun asıl dinamik gücünü oluşturan sivil inisiyatin önderliğinde yapılacak çalışmalara aktif katlmanın gerekliliğini kavrıyorsun. 

Belki son bir kez ama çok daha güçlü bir cephe oluşturmanın önemini geniş halk kitlelerine duyurabilmenin, tehlikenin büyüklüğünü anlatabilmenin tam zamanı. Haydi!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları