İnsanca yaşam neden bu kadar zor?

20 Nisan 2018 Cuma

Ada bugün 13 günlük. Okyanus gözlü, kumsal saçlı mini minnacık bir kız bebek. Masum, savunmasız... Tüm bebekler gibi... Ona baktığımda, elini avuçlarımın içine aldığımda içimden taşan sevgi seli bir anda “Nasıl bir yaşam, nasıl bir gelecek bekliyor onu” sorusunun acı yakıcılığına dönüşüyor. Ve yanı sıra belki de en temel soruya: İnsanca yaşam neden bu kadar zor?
Ada bebek dünyaya geldiği günlerde ABD Başkanı Trump emir vermiş, Fransa ve İngiltere de peşine takılmış ve Suriye’nin üzerine bombalar yağdırmıştı. Zaten yıllardır savaşın içinde olan bölge kimsenin mantık yoluyla çözemediği bir çılgınlığın içinde büyük hegemonya ve çıkar savaşlarına hızla sürükleniyor.
Ada bebek dünyaya geldiği günlerde Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden biri üstelik sadece 2 kişinin aldığı bir kararla bir anda erken seçime dönüştürüldü. Kaos, öfkeler, savaş, tutuklanan öğrenciler, intihar eden öğretmenler, çocuklara ve kadınlara yönelik bitmek bilmeyen tacizler, şiddet... Ekonomi dipte, paramız da... Siyasi iktidar on yıllarca ekonominin sacayağını üretim yerine inşaat üzerine kurgulayıp, arazi rantına yüklendi. İnsanlar ev sahibi olabilmek için boğazlarına kadar borca sokuldular. Şimdi inşaat şirketlerinin çoğu iflas halinde.. Tarım arazileri maden sahalarına dönüştürüldü... Eğitim yapboz tahtası haline getirildi. Erken seçim kararı bile 1.5 milyon öğrencinin harıl harıl hazırlandığı üniversite sınavı tarihine konuldu. İşte bu umursamazlık yönetiyor ülkeyi...
O zaman soruya yeniden dönelim: İnsanca yaşamı inşa etmek neden bu kadar zor?
Büyük eşitsizliklerin olmadığı, çocukların iyi eğitim alacağı okulların, güvenle oynayacakları parkların olduğu; insanların ödedikleri vergilerin neye ve nasıl harcandığını bildikleri, emeğin sömürüye dönüştürülmediği; demokratik tepkilerin ve barışçı yolla yapılan protestoların cezalandırılmadığı, gazetecilerinin hapislerde süründürülmediği, farklılıklara saygının olduğu....
İnsanlık zor bir dönemeçte. Türkiye gibi ülkelerde çok daha zor... Bu zorluğun ana kaynağı hepimizin bildiği gibi siyaset, siyasetçiler... Çoğumuz büyük bir tıkanmışlık duygusu içindeyiz, sürekli yenik düşmenin, hiçbir şeyi düzeltememenin yılgınlığı içinde. İnsanca bir yaşamı inşa etmek için sürekli bir debelenme ya da boş vermişlik içinde. Ama unutmayalım insanlığı bu kıskaçtan kurtaracak, bu dipsiz kuyunun dışına çıkaracak yine insan olacak. Başkası değil. Yaşadığımız bu ülkede de, herkesin kaderinin iktidarın iki dudağı arasında olduğu bu durumu sona erdirmenin yolu da oturup beklemek değil harekete geçmek; susmak değil tepki vermek; sürekli aynı yanlışı tekrar etmek değil yaşananlardan ders çıkarmak; yaratılan her suni gündemin peşinden gitmek değil, kendi gündemini oluşturmak...
Biliyor musunuz? Birileri sessiz sedasız bunları yapıyorlar. Sayıları az ama yılmıyorlar. Konuşmak, yakınmak yerine önlerine gerçekleştirebilecekleri hedefler koyup ilerliyorlar; birilerinin hayatına dokunmaya çalışıyorlar. Gerekirse para, ama en çok da zamanlarını ayırıyorlar özveri ile... Ne kadar çok insanı yanlarına alabilirlerse, insanca yaşamanın ne demek olduğunu ne kadar çok insana anlatabilirlerse siyasetin de siyasetçinin de değiştirilebileceğinin farkındalar.
İnsanca yaşamı inşa etmek zor. Ama bundan vazgeçme gibi bir lüksümüz de yok... Ada bebek için de, dünyanın tüm bebekleri için de...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları