‘Mış gibi seçim!’

22 Nisan 2018 Pazar

Seçim müjdesini (!) duyduğum anda beni sinirsel bir gülme tuttu. Ve birden aklıma, epey bir zaman önce, sayın milletvekillerimizin bayram harçlıklarına yaptıkları zam geldi. Sayınlar her bayram öncesi iki maaş yaklaşık 60 bin lira bayram harçlığı alacaklar. Oy çokluğuyla kabul edildi ve emeklilere, işçilere verilmesi gereken bayram harçlığı ise hiç konuşulmadı ve gene güme gitti. Bekledim ki, birkaç milletvekili bu harçlığı partilerden çok daha muhalif olan ve çocukların hayatlarını değiştiren sivil toplum kuruluşlarına aktarsınlar. Ben de hâlâ pek nahifim.
Şimdi ben bir yurttaş olarak, ülkede sırf demokrasi varmış gibi görünsün diye, gene hiç tanımadığım, ne yaptığını bilmediğim milletvekillerini neden seçiyorum? İçlerinden güvendiğim kişiler de olabilir ama neden? Neden muhalefet partileri bu erken seçimi canı gönülden kabul etti. Acaba bizim bilmediğimiz bir şeyleri mi biliyorlar? Açıkça söylemek gerekiyor, ben yurttaş olarak Meclis’ten çekilmelerini ve seçilmiş bölgelerde kendi meclislerini kurmalarını isterdim. Seçimi boykot etmelerini isterdim!
Atanması yapılmamış öğretmenlerin, doktorların ardı ardına intihar ettiği, bir televizyon programına katılıp, “burada çocuklar, gençler, yaşlılar ölüyor, seslerini duyun” dediği için Ayşe Öğretmen’in çoklu alerjisi olan küçük kızı Deran’la hapse girdiği bir ülkede, hukukun artık guguk olduğu bir ülkede ben neden; “mış gibi yapıyorum?”
Bu seçimin neden yapıldığı herkes için malum! Çünkü ekonomik kriz geliyor değil geldi. Şimdi pek çoğumuz bu ekonomik şartlarda “hayır” cephesinin şaha kalkacağını düşünüyor. Gerçekten “mış gibi yapılmayan” demokrasilerde bu iktidarı düşürmek için ekonomik kriz başlı başına bir nedendir. Ama ne yazık ki, ülkemizde durum böyle değil, benzinin 6.16 kuruş olduğu bir ülkede hâlâ herkes tuvalete gitmek için bile araba kullanıyorsa, insanlar üç kuruş kazançlarını bir iktidar değişikliğinde hepten yitireceklerini düşünüyorlarsa, binlerce kişi ev kredilerini ödemek için insanüstü çalışıyorsa, kazın ayağı öyle beklenen gibi olmuyor.
Üstelik bir de OHAL var. Dünyanın neresinde OHAL süren bir ülkede seçim yapılır!
OHAL ne demek? İktidar aleyhine herhangi bir yürüyüş, herhangi bir direniş polis gücüyle dağıtılacak demek! 70 bin öğrenci sırf iktidarın politikalarına karşı oldukları için içerdeler. Ve biz seçime gidiyoruz. İkinci büyük muhalefet partisinin il başkanları, eş genel başkanları, milletvekilleri içerde biz seçime gidiyoruz. Doğu’da pek çok kentin belediyelerine kayyım atandı, biz seçime gidiyoruz.
Neden ben sayın milletvekillerini seçiyorum? Üstelik bu kadar kısa bir zamanda ön seçimler yapılamayacağından, milletvekilliği başkanların ağzından çıkacak sözle belirlenecek. Onların büyük çoğunluğunu göremiyoruz bile. Her şeye yetişmek için çabalayanlar var elbette ama polisin onlara da silah doğrulttuğunu fotoğraflarda gördük. Yani artık milletvekili dokunulmazlığı sadece işlevi çoktan biten Meclis’te söz konusu. Meclis’te çoğunluk hiç bilmediği kanun metinlerine elini kaldır denildiği için kaldırıyor ve yurttaş demokrasi varmış gibi “kanun kanundur” diyor.
Şimdi pek çok kişinin bana kızacağını biliyorum. Muhteşem bir “Hayır!” cephesi oluşturup, “iktidarı silip süpüreceğiz” diyorlar. Biraz şeytanın avukatlığını yapalım, Saadet Partisi, İYİ Parti ve CHP belli ki “hayır” cephesinin ana unsurları olacak. Peki ikinci muhalefet partisi HDP bu cepheye katılacak mı ya da onlara bir teklif götürülecek mi? Azıcık aklı olan biri bunun asla olmayacağını söyler. Çünkü bu “hayır” cephesi, iktidardan çok HDP’nin yeniden yüzde 10 barajını geçip 85 milletvekiliyle Meclis’e gelmesinden ürkmektedir.
Bazıları halkın yüzde 95’inin bu mafya düzeninden şikâyetçi olduğunu, mafyayı silip süpüreceğimizi söylüyor. Keşke! Ama bakın yıllar önce bir konuşmasında Erdoğan 20 milyon yurttaşa dokunduğunu söylemişti. Ben de bu kadar kesin bir rakamın ne olduğunu merak etmiştim. Araştırdım, ülkemizde 12 milyon engelli yurttaş yaşıyor ve AKP iktidarı, her sosyal devletin yapması gereken engelli yardımını onlara yapıyor ama bu devletin değil, AKP’nin bir lütfu olarak sunuluyor. 12 çarpı iki eşittir 22 milyon insan eder. Şimdi bu yirmi iki milyon yurttaş iktidar değişikliğinde yardımın kesileceğini düşünüyor. Ayrıca kocası çalışamayan, iş bulamayan ev kadınlarına nakdi yardım yapılıyor. Yani AKP’ye oy verenler korkuyorlar, verilmiş bir hakkın ellerinden gideceğinden korkuyorlar. Bunlar az değil! Ve özgürlük onları hiç ilgilendirmiyor. Ben de düşünüyorum, neden 60 bin lira bayram harçlığı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları