Ulus olamadan CHP kabileler olunca...

23 Nisan 2018 Pazartesi

Akın Atalay’a özgürlük

Ulus olamadık, belli oldu.
Cumhuriyetin kurucuları “ulus-devlet” olmayı hedeflediler.
Geri kalmış kültürün direnmesine kapitalizmin sömürü hesapları da eklenince bu hedef gerçekleşemedi.
Sınıfsal bölünme daha da derinleşti.
AKP’de somutlaşan “cemaatler- tarikatlar iktidarı” güçlendikçe de ülkenin kabilelere bölünmesi kaçınılmaz oldu.
Bugün -aralarında farklar olsa da- üçe bölünmüş görünen ülkede kabileler ayrılmış durumda.
Kendini ülkenin sahibi sanan “laikler kabilesi” neden kaybettiğini anlayamadan gücünü kaybetti.
Kendini iktidarın sahibi sanan “dinciler tarikatı” hâlâ neden sahip olamadığını anlayamamanın telaşı içinde.
Kürtçüler, ulus mu olmak istiyor yoksa aşiretleri sürdürmekle mi uğraşıyor bilemeden boğuşup duruyor.
Ülkeyi kabilelere bölen AKP ve reisleri Recep Tayyip Erdoğan bu kez kesin bir “Tek Adam İktidarı” seçimini baskınla kazanmak istiyor.
Kazansa ne olacak?
Ekonomi tepetaklak.
Hukuk iktidarın emrinde.
Eğitim ortaçağa endekslenmiş.
Bilim kurumları iktidarın sultası altına alınmış.
Sanat bütünüyle reddedilmiş.
Uygar dünya ile bağlar kopma noktasında.
Şiddet olağanlaşmış.
AKP ve reisleri iktidarı neden istiyor?
Çünkü;
İktidarı kaybetmek bütün suçlarının hesabını vermek anlamına geliyor da ondan.
AKP iktidarı -ki artık dinci de dememek gerekiyor- kendini “iktidara mahkûm” etti.
Bu durum, demokrasinin kurban edilmesidir.
Demokrasi, AKP sunağında kurban edilmiştir.
Şimdi ne olacak?

***

AKP ve reis kazanır da istedikleri olursa;
Kabilecilik kesinleşir,
Kabilelerin birbirine karşıtlığı artar,
Bu karşıtlık düşmanlığa dönüşür
Ve
Kabileler savaşı başlar.
Ülke iç kavgaya sürüklenir, bunun da galibi olmaz.
Böyle bir iç kavga dış müdahalelere açık bir durum yaratır.
Dış müdahaleler bilinmeyecek olasılıklar yaratır.
Türkiye, benzerleri gibi bir kaosa sürüklenir.
Öyleyse ne yapmalı?

***

Bu seçimi kaybetmek öncelikle AKP’yi ve reisi kurtarır.
Yerine gelenlerin ilk işi,
Kabileciliği önlemek,
Ülke bütünlüğünü sağlamaya çalışmaktır.
Olabildiğince bütünleşmiş bir ülkede
Yapılabilecek işler, tahrip edilmiş kurumları onarmaktır.
Güçler ayrılığına dayalı bir sistemin parlamentosu.
Denetlenebilir yürütme.
Bağımsız yargı.
Özerk üniversite.
Laik eğitim.
Barışçı bir dış politika.
Üretime dayalı bir ekonomi.
Gelir dağılımı dengesini sağlama.
Toplumda güven ortamının yaratılması.
Özgürlüklerin güvence altına alınması.
Bunları yapabilmek için de,
Bütün HAYIR güçlerinin sadece bu amaçla birleşmesi,
Seçimlerin MUTLAKA KAZANILMASI şarttır.
Aksi halde kaçınılmaz olan KAOS’tur.
Gerçekleri görmek,
Başarının ilk adımıdır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları