Feyzi Açıkalın

Kreşlere hapsedilen 23 Nisan’lar

24 Nisan 2018 Salı

Artık, ülkemizin hangi değerinin ne zaman elimizden alınıp, yok edildiğini hatırlamaz olduk. “İlk önce doğal varlıklar mı satılmıştı yoksa ulusal bayramlarımız mı ortadan kaldırılmıştı? Laiklik mi gitmişti, insan hakları mı?” diye düşünürken kaybettiklerimizin sırasını şaşırıyoruz.

23 Nisan’ın, tam adıyla Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın önce ilk kısmı boşaltıldı. Egemenliğin ulusa yani halka ait oluşu seçimlerdeki sandık zaferi ile eşitlendi, basitleştirildi. Daha da kötüsü, sonraki yıkımlara buradan güç alındığı söylenerek gidildi.

Artık 23 Nisan tekil, yalnızca bir çocuk bayramı olarak kutlanıyor... Şimdi ise törenler halktan kaçırılıyor. Baştan savma, dostlar alışverişte görsün misali kutlamalarla bayramın resmi kısmı geçiştiriliyor.

Sınırlı sayıdaki kent ilkokulundan gelen öğrenciler, protokol ve muhalefet partilerinin katılımıyla, şehrin tek Atatürk büstü önünde gerçekleştirilen tören tam olarak bir dakika 26 saniye sürüyor.

Alelacele dağılınırken muhalif siyasi partiler, korsan diye nitelenebilecek çelenk yerleştirme ve anma eylemine girişiyor! Halkın temsilcileri Ata’sını korsan anmak zorunda bırakılıyor!

Protokol bu kez daha çok sayıda öğrencinin yer aldığı başka bir alana seyirtiyor. Yarım saat ara ile orada da bir saygı duruşuna gidilip tekrar istiklal marşı okunuyor!

İlk törene katılmayan Kaymakamın protokol alanına dahil olduğu anons ediliyor. Çocukları selamlamasının ardından törene geçiliyor. Artık törenlerin bir klasiği haline gelen, istiklal marşını ağdalı okuma işini tesettürlü bir öğrenci üstleniyor.

İkinci şiir okuma işi çok daha ilginç: Mehteran giysili bir minik kız öğrenci Nazım Hikmet’in Karayılan Hikayesi (Antep Destanı)’ndan bir bölümü seslendiriyor! Komünist evrensel değer değer bulmuş bir ozanın şiirini...

 Ardından nihayet günün anlamına uygun, “Öğrencinin Dileği” isimli şiiri, standart öğrenci giysili(!) bir çocuk seslendiriyor. Tören halk oyunları ve bir ilkokulun mehteran bölüğü gösterisi ile devam ediyor. Böylece, “her nabza şerbet” bir 23 Nisan programı daha gerçekleştirilmiş oluyor...

Halktan kaçırılan” 23 Nisan töreninin, yine de sokaklarda devam etmekte olduğunu görüp seviniyoruz. 23 Nisan’ın Ulusal Egemenlik kavramının yok edilip, basit bir ilkokul öncesi çocuk eğlenceliği haline getirilmeye çalışılmasına ise üzülüyoruz.

 Animatörlerin, kreşteki görevli ablaların aslında her şeye rağmen çok değerli addedilebilecek ama çocukların, bu yaşta kendilerine armağan edilen bayramın asıl anlamını bilemeyecekleri eğlendirme çabalarını buruklukla karşılıyoruz.

 Ulusal bilincin, halk olma kararlılığının çocuklara armağan edilen bir bayram aracılığıyla dayanışmaya dönüşüp kitleleri etkilemesinden korkulduğu günlerdeyiz. Egemenliğin halka gerçekten geçmesinden ölesiye korkulduğu...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Deve pazarlığı 27 Ocak 2024

Günün Köşe Yazıları