2. Silivri sivil darbe hukuku sürecinden...

28 Nisan 2018 Cumartesi

1.’si-2.’si derken, sivil darbe hukuku yargılamalarının bizi en çok etkileyen, Cumhuriyet ailesinden yargılananların sadece aralarında oldukları davaları izlerken bile gel-gitler aylar, derken yılları kapsadığından, tecrit için seçilmiş duruşma salonlarına ulaşabilmek adına yolları kısaltabilmenin ustası oluyorsunuz. Artık bir kocaman yerleşim alanına dönüşmüş Silivri Cezaevi’nde sevdicekleri olan, gidip gelmeye mahkûm ailelere de önerimdir. Raylı sistemler hele de metrolar bağlarından kopuk değillerse merkez otogarlara ulaşsınlar. Merkez otogar, Silivri otogarı şehirlerarası otobüs bağlantıları en kısa yol. Silivri’den cezaevi minibüsü ile varmak da en kısa, trafiksiz yol. Üstüne üstük aile görüşüne, duruşmalara giden her kesimden yolcuların yaşamlarını gözlemliyor, uzak tutulduğumuz kapkaranlık bir dünyanın gerçekleriye çok çarpıcı yüzleşiveriyorsunuz..
Cumhuriyet’in “Adaletin utancı” başlığı ile özetlenen, arkadaşlarımıza “demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen ağır cezaların verildiği” son savunmaların yapıldığı üç günlük yargılamalar için, kimi yol arkadaşlığı, yaşam tanıklıklarını da sizlerle paylaşmak isterim..
Güneydoğu’da, terörle savaşta görevli, şimdilerde FETÖ’cü darbe suçlusu, 7 kez müebbet istenen bir eski yüzbaşının, kıdemli öğretmenlikten, yaşadıkları lojmanlardan hemen atılmış, geliri, işe girme şansı sıfırlanmış, çevresinden aforoz edilmiş, bulabildiği her türden kayıt dışı işte çalışarak çocuklarını bakmaya çalışan eski lise öğretmeni, yanında 12 yaşında oğlu, eşinin son savunmasını dinlemek için, yanımızdaki salonda yapıldığını oraya vardığımızda öğrendiğim duruşmaya gidiyor. Çocuklarını nasıl okutabileceğinin ötesinde, nasıl sağlıklı yetiştirebileceğinin derdinde. Davaların başladığı tarihlerden, müdahil olarak taşınan ailelerin her tür hakaretlerine, tükürüklerine, tacizlerine, babalarla birlikte hedef olmuşlar.. Üç günün yolculuklarında sormadan duyduğum tecrit, şiddet üzerinden insan haklarına aykırı ağır cezaevi koşulları ise ancak yazı dizilerine sığdırlabilir.. Aile boyu mağduriyetlerden aralarında dertleştiklerine insanın inanası gelmiyor..

***

Bildiğiniz gibi Silivri adi suçlular da içinde, üç ana terör örgütü sanıkları, her türden hakaret, düşünce suçlularının toplandığı kocaman, sürekli yeni tutuklular için koğuşlar, dururuşma salonları, güvenlik görevlileri yerleşim merkezleri ile büyümekte.. Çoğunluk kadınları çarşafları, beyaz tülbent örtüleri, türbanlarıyla, davalarının suçlularının aidiyetleri bağlantılı ayırt edebiliyorsunuz. Yeni tanışanlar dertleşmeyi, kaynaşmayı, dayanışmayı alışkanlık edinmişler. Kayıt dışı iş, yaşam olanakları üzerinden paylaşımlarda, üniversite mezunu yıllarla öğretmenlik, doktorluk yapmış olanların, sonradan yargılama konusu yapılmış sınav yolsuzluğu bağlantılı diplomalarının iptali ile yüzleştiklerini de öğreniveriyorsunuz. En çok suç kanıtı bulunmayıp serbest bırakılmışların işe iade edilmemeleri, açlığa mahkûm edilmelerinden yakınma öyküleri ağır basıyor. Aynı aileden birkaçı işine dönebilse yaşam koşulları dayanışma içinde biraz toparlanabilecek gibi.
12 Mart, 12 Eylül ağır askeri darbe koşullarını yakın çevremde, yine Cumhuriyet ailesi içinde yaşamış biri olarak, hiç değilse o dönemlerde suçun faili olmayan aile bireylerinin iş-yaşam koşulları, kazanılmış haklarına el konulması yöntemleriyle cezalandırılmadığımızı biliyorum. Bugünün toptancı öfke şiddet boyutlarındaki tırmanışı, içimi, vicdan duygularımı karartan yeni boyutlarıyla öğreniyorum.. Ne kadar da çok, sadece bilişim ağları içinde duygularını paylaşmış olanların, hakaret, örgüt üyeliği suçlarından, çoğunlukla yargılamasız, ön infazla aylar, yıllar yattıktan sonra, ancak mahkemeye çıkarılmış genç varmış ki.. Aynı anda çıkışlarını bekleyen aileleri kocaman bir jandarma kordonu dışında tutulmaktalar.. Aileler deneyli, elinde eşyalarının naylon torbası tek tek getirilenlerin içinden kendi çocuklarını, uzaktan seçmeye çalışıyorlar. Gürültülü kucaklaşmak, toplanmak yasak, hemen uzaklaştırılıyorlar..
Silivri’ler, sivil darbe hukuku uygulama süreçleri, haksızlık, hukuksuzluklarının boyutları, sonuçlarıyla kötüye gidişte yarışıyorlar.. En çok da yüzde 95 üstü, Saraya biat etmiş meydatik güdüleme organları aracı, hak-hukuk gaspı, toplumsal yaralar açan sonuçları, yaşanan gerçekler, çoğunluğun algılama kapsamının dışında tutulmaya çalışılıyor.. Basın özgürlüğüne indirilen darbeler, Cumhuriyet ailesinden gazetecilik yapan arkadaşlarımıza da verilen ağır cezalar, halkın haber alma hakkının bitirilmesinin kanıtları..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları