Çok Beklersiniz!

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Cumhurbaşkanı seçimine üç hafta gibi çok kısa bir süre kala, kamuoyu oluşturan ana akım basın yayının kimi yazar ve yorumcularının AKP adayından büyük umutlar ve bekleyişler içine girdiği görülüyor.
AKP adayı cumhurbaşkanı seçilirse ülkenin demokratikleşeceği öne sürülüyor ve bu tamamıyla boş görüş topluma devamlı pompalanıyor.

***

AKP’nin cumhurbaşkanı adayı, demokrat değildir. Çünkü, aday, demokrat olmanın üç temel özelliği olan, özgürlükçü, eşitlikçi ve katılımcılıktan çok ama çok uzaktır.
Özgürlükçülük, başkalarının düşüncesine hoşgörü ve saygı gösterilmesiyle başlar. AKP adayının kendisi gibi düşünmeyenlere nasıl saldırdığı, onları ötekileştirerek nasıl azarladığı, yazar ve çizerleri ikide bir yargıya nasıl taşıdığı, yıllardır, sabah akşam yaşanıyor. Kendisine basın toplantılarında soru sorulamıyor. Bu nedenle, AKP adayından özgürlükçülük adına demokratlık ummak, değil gerçek, düş bile olamaz.
Kadın-erkek eşitliğine inanmadığını çok önceleri açıklamış olan AKP adayının eşitlikçi olacağını sanmak da tamamıyla boşunadır. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçim yarışının eşit koşullarda yapılmadığı çok açıktır ve bu eşitsizlik, tümüyle, AKP adayının 12 yıl boyunca sergilediği tutumdan kaynaklanıyor. Seçmenin karşısına bu eşitsizliğin sağladığı büyük güç ile çıkmayı içine sindirebilen bir adayın cumhurbaşkanı seçilirse tüm toplum kesimlerine karşı eşitlikçi davranacağı umulamaz bile.
Gelelim katılımcılığa. Katılımcılık, siyasal katılımla anlam kazanır. Çünkü demokrasi=halkın yönetimi kavramı, yalnız ve ancak katılım varsa vardır. Politika üretimine parti üyelerinin ve örgütlerinin, giderek halkın katılması süreçlerinin işletilmediği biliniyor. Daha somut olarak, milletvekili, belediye başkanı ve diğer yönetici adaylarını AKP’de tümüyle, diğer partilerde de çok büyük ölçüde başkan ve çevresi saptıyor.
Katılımın sıfırlanmış olduğu ve seçmeni emir kulu gören bu siyasal ortam aslında AKP adayının eseridir. Bu anlayışın da katılımcı demokrasi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.

***

Şu sırada ana akım basın yayının çoğunluğunda yapılanlar, tıpkı 2002 genel seçimlerinden hemen önce yapılanları andırıyor. O tarihlerde AKP, allanıp pullanıp topluma bir demokrasi meleği olarak sunulmuştu. O melek başkalaştı!
Aradan geçen 12 yıllık iktidarı sırasında AKP adayı giderek çok daha açık olarak, demokrat olmadığını kanıtladı. Bu durumda, AKP adayının, ana akım basın yayın ve kamuoyu oluşturan diğer çevreler tarafından, son 12 yılda hukuk, eğitim, bilim, kültür ve sanat alanında yapılan baskılar unutularak ve de unutturulmak istenerek, yeniden demokrasinin kurtarıcısı konumuna yükseltilmeye çalışılması bu seçimlerin en olumsuz ve yıkıcı tarafıdır.

***

Geleceğe yönelik çok büyük bir kaygı nedeni de AKP adayından kaynaklanan siyasal yapı belirsizliğidir. AKP adayının siyasal yapının tepesinin biçimlenmesinde nerede duracağı, gelecekte parlamenter, yarı başkanlık ve başkanlık olup olmayacağı belli değildir.
Katıldığı bir iftar yemeğinde AKP’nin cumhurbaşkanı adayı çok doğru söylüyor:
10 Ağustos çok önemli. 10 Ağustos’ta eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında bir seçim yapılacak. Karanlık ile aydınlık arasında bir tercih yapılacak!
AKP adayı kazanırsa, kazananın demokrasinin aydınlığı olmayacağı kuşkusuzdur. Eğer o cumhurbaşkanı seçilirse hiç gelmeyecek demokrasi boşuna beklenir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları