Geçmişin Aynası

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Kendisine “Saat kaç” diye soru soran yurttaşı ve arkadaşını işten attıran AKP’li eski bakan Zafer Çağlayan hakkında yakın geçmişte çeşitli basın yayın organlarında yayımlanmış anı, açıklama ve haberlerden bir demet: 
- “İzmit, hayatımızın en zorlu yıllarıydı. Tepsiyi kapar, simit satmaya giderdim; 3 sene simit sattım. Pişmaniye, erik sattım. Simitten iyi de para kazandım. 1 lira sermayem vardı. Simitleri 10 kuruştan alır, 25 kuruşa satardım.”
- “Çayyolu’nda 14 villayı yıkarak 130 dairelik üç blok yapan Zafer Çağlayan’ın kardeşi Şenol Çağlayan’ın elde ettiği rantın, 70 milyon YTL civarında olduğu öne sürülüyor.”
- “18 yaşındayken Siteler’de çalışmaya başladığını, buradaki birikimi ile sanayi bölgesinde fabrika kurduğunu anlatan Zafer Çağlayan, ‘Ben, Siteler Üniversitesi mezunuyum’ dedi.”
- “ODTÜ’den bir tercih yaptı. Babası ‘Hemen sil oğlum, oraya gitme’ diye tepki gösterdi. ‘Neden’ diye sorunca ‘Komünist olursun’ yanıtını aldı. Ve babasını üzmemek için ODTÜ’yü tercihlerinden çıkardı.”
- “Zafer Çağlayan, üniversite yıllarında koyu bir ülkücü olduğunu, ülkenin birliği için birçok mücadele içinde yer aldığını, bundan da gurur duyduğunu söyledi.”
- “Zafer Çağlayan, Kürt kökenliolduğunu belirterek ‘Yıllarca Kürt olduğunu söyleyememiş birisiyim’ dedi.”   

Türbelik
Emekli müftü, CHP’li İhsan Özkes, alanında hep doğru bilgiler aktarır TBMM’ye. En son, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, Recep Tayyip Erdoğan’ın öldükten sonra Çamlıca’ya yapılan caminin avlusuna yapılacak türbeye gömülmesini isteyip istemediğini sordu. Ortadaki hırsa ve kibre bakılırsa, Özkes’in aldığı bilgi yine doğru çıkacaktır.

‘Emanetçi Olmam’  
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yanında gezdirdiği gazetecilere, Recep Tayyip Erdoğan Köşk’e çıktıktan sonra “Geçici izlenimi verecek bir Başbakan olmaz. Yani 2015 seçimlerine kadar biri, ondan sonra bir başkası. Bu, peşinen Başbakan’ın zaaf içine itilmesi olur” demiş. Anlaşılan Davutoğlu, Başbakan olursa “geçici değil, tam teslim emanetçi” olacağı konusunda şimdiden güvence veriyor.

Gül’ün Soruşturması Ne Olacak? 
Önce durumu özetleyelim: 
Anayasa; milletvekili, bakan ve başbakanların, seçilmeden önceki kişisel suçları konusunda, milletvekili dokunulmazlığına ilişkin hükümlerin uygulanacağını öngörüyor. Cumhurbaşkanlarının, görevleri sırasında sadece vatana ihanet niteliğindeki suçlar nedeniyle yargılanabilecekleri konusu da anayasada yer alıyor ama seçilmeden önceki kişisel suçları konusunda herhangi bir düzenleme yok... 
Bilindiği üzere, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmeden önce, milletvekiliyken işlediği ileri sürülen ve kayıp trilyon diye anılan, Siyasi Partiler Yasası’na aykırılık ile özel evrakta sahtecilik suçlaması yüzünden milletvekilliği dokunulmazlığı nedeniyle bekleyen soruşturması var. 
O soruşturmada, dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Abdullah Gül hakkında, cumhurbaşkanlarının milletvekilliği dokunulmazlığından yararlanamayacaklarının düşünülemeyeceği gerekçesiyle kendisi hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermişti. 
İtiraz üzerine, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi, cumhurbaşkanının, seçilmeden önceki kişisel suçlar konusunun anayasada düzenlenmediği, bu konuda milletvekili dokunulmazlığından yararlanacaklarının da açıkça öngörülmediği gerekçesiyle başsavcılığın kararını kaldırmış, bunun üzerine Adalet Bakanlığı yasa yararına bozmayla konuyu Yargıtay’a taşımıştı. Yargıtay da; itiraz hakkının Maliye Bakanlığı’nda olduğundan söz ederek, başvuran kişinin itiraz hakkı olmadığı gerekçesiyle Sincan Ağır Ceza Mahkemesi kararını kaldırmıştı. Maliye Bakanlığı da bu karara itiraz etmemişti. 
Şimdi soru şu: Ağustos ayındaki seçimden sonra görev süresi sona erecek olan Abdullah Gül ile ilgili bu soruşturma ne olacak? 
Soruyu, Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na sorduk. “Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı sona erdiğine göre, dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı sözünde duruyorsa, dokunulmazlık nedeniyle zamanaşımı da işlemeyeceği için Gül hakkındaki işlemleri başlatması gerekmektedir” dedi ve ekledi: 
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ola ki ben yanlış yapmışım, açık düzenleme olmayınca Abdullah Gül o dönemde de soruşturulabilirmiş, ancak soruşturulmayınca zamanaşımı işleyip dolmuş derse; o zaman da hem dönemin başsavcılık mensupları hakkında, hem itiraz etmeyen Maliye Bakanı ve ilgilileri hakkında görev suçu gündeme gelecek, bu arada bu konu emsal olacağı için de, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminden kalan kişisel suç niteliğindeki, dokunulmazlık nedeniyle bekleyen zimmet, Akbil yolsuzlukları gibi dosyalar kaçınılmaz olarak raflardan ne olursa olsun inecektir.” 
Bir saptama daha: Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, olası bir Erdoğan-Gül çatışmasında bu soruşturmanın önemi daha da artacak gibi gözüküyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları