Rengimiz kararmadan

06 Mayıs 2018 Pazar

Bir basamak kaldı. Son adım… Sonra mı? Sonrası karanlık… Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün “basın özgürlüğü” haritasından söz ediyorum.
Haritada dünya ülkeleri beş gruba ayrılmış. Beş grup, beş renk...
Türkiye’nin basın özgürlüğü açısından durumu vahim. Sıralamada “kötü” sınıfındaki ülkeler arasında bile sondan ikinciyiz. Bu sınıfta yer alan ülkelerin rengi kırmızı…
Niye kırmızı? Özgürlükleri yok etmenin utancı mı? Belki de durumun ne denli vahim ve tehlikeli olduğunu vurgulamak için seçtiler kırmızıyı.
Durumumuz kötü ama kötünün de kötüsü var.
Türkiye’nin bir sıra gerisinde Kazakistan, iki sıra gerisinde ise “çok kötü” grubunda yer alan Burundi var.
O dilime girenlerin rengi siyah… Karanlığa gömülmüş ülkeler yer alıyor bu grupta. Henüz orada değiliz. Bir adım kaldı. Sonra bizim de rengimiz kararacak.

***

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne (RSF) göre Türkiye, profesyonel gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi.
Basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 157’nciliğe gerilemiş durumdayız. Oysa 2002 yılında 99. sıradaydık. Hayal gibi. Ve o yıllar bizler, Türkiye’nin basın özgürlüğünde ne kadar geri kaldığını, bu durumun güzel ülkemize hiç mi hiç yakışmadığını söylüyorduk.
Kendimizi Almanya, Fransa, İngiltere, Norveç ve İsveç gibi ülkelerle karşılaştırıyorduk iyi mi…
Nereden nereye geldik…
Gözüm Türkiye’nin yer aldığı gruptaki diğer ülkelere ilişiyor:
Ruanda, Belarus, Demokratik Kongo…
Bizler kendimizi Norveç, İsveç’le karşılaştırırken, düştüğümüz gruba bakın. Yeni klasmanımız. 16 yılda ulaştığımız nokta.
Durumun vehametini ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un açıkladığı “2018 Dünyada Özgürlükler Raporu”nda da görüyoruz. Türkiye bu haritada artık “özgür olmayan ülkeler” arasında yer alıyor. Daha önce “kısmen özgür” ülkeler arasındaydık.
195 ülke arasında özgür olmayan ülke sayısı 49. Türkiye de bu 49 ülkeden biri.
Kimlerle birlikteyiz diye bakıyorum:
Orta Afrika Cumhuriyet, Mali, Burundi, Bahreyn, Moritanya, Etiyopya, Venezüella, Yemen…
Gözüm Gambiya ve Uganda’ya ilişiyor. Onlar bizden çok daha iyi durumda. “kısmen özgür ülkeler” grubunda yer alıyorlar.
Eskiden de çok iyi durumda değildik. Değildik ama demokrasi, özgürlükler dendiğinde bu ülkelerden ilerideydik.
Biz gerilemişiz, onlar ilerlemiş.
Siyasetçilerin yüksek perdeden sözleri geliyor aklıma:
“Biz çadır devleti değiliz!”
Değiliz elbette. Peki, o zaman bu grupta işimiz ne? Son on yılda özgürlüklerin en çok gerilediği ülkelerin başında geliyor Türkiye.
Uluslararası Af Örgütü’ne göre Türkiye’de
“basın özgürlüğü zincire vuruldu”.
Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre Türkiye, dünyada en çok gazeteciyi hapseden ülke.
Basın özgürlüğü demişken, Türkiye’de sansürlenişinin birinci yılında Wikipedia’dan Türkiye’ye çok anlamlı bir selam ve mesaj geldi. “Türkiye’yi özledik” diyorlar ve ekliyorlar: “Türkiye olmadan dünya kaybeder.”
Haklılar. Basın özgürlüğünüz yoksa haber alma hakkınız yok demektir. Çevrenizde olup bitenlerle ilgili doğru bilgi alamazsınız.
Yöneticilerin istemediği hiçbir bilgi size aktarılamaz. Sadece onların bilmenizi istediklerini bilirsiniz. Sanal bir dünyada yaşarsınız. Dünyadan koparsınız.
Basının, internetin özgür olmadığı, ifade özgürlüğünün olmadığı bir ülkede ne sanat olur, ne felsefe ne de bilim. Ekonomik gelişme de olmaz. 4. sanayi devrimini bırakın yakalamayı yanına bile yaklaşamazsınız. Basın özgürlüğü yoksa demokrasi de yoktur, adalet de.
Hani bir reklam vardı, “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” diyorlardı. Sandığa giderken iyi düşünmek gerek. Aklınıza Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün haritası gelsin. Bu haritadaki “karanlık ülkeler”i düşünün.
Özgürlük için oy kullanın. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları