Çiğdem Toker

İçme suyu tünel ihalesinde kur gerçeği

06 Mayıs 2018 Pazar

İSKİ, üç yıl önce Kâğıthane- Bahçeli arasında içme suyu tüneli yaptırtacaktı. Vazgeçti. Sonra da geçen yıl ekim ayında ihale etmeye karar verdi.
Üç yıl önce 100 milyon TL olan yaklaşık maliyet 300 milyon TL’ye yükselirken, yöntem de “davet”e dönmüştü. Bu köşenin düzenli okurları, bilgileri öncesinde verdiğimizi, hatta ibrenin hangi firmadan yana döndüğünü aylar önce yazdığımızı da anımsar.
30 Ekim 2017’deki ihaleye gelen teklifleri okurlarımıza hatırlatalım:
Makyol: 926 milyon TL, ASL İnşaat: 938 milyon TL (Fatih Terim Stadyumu’nu yapan firma), Kalyon: 946 milyon TL, Meting+Metgün: 964 milyon TL, Polat Yol: 960 milyon TL, Doğuş İnşaat: 995 milyon TL, Cengiz: 1 milyar TL, Kolin: 1 milyar TL.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) meclis üyesi Hüseyin Sağ, ihaleyi sorguladı. Doğrudan kamu kaynaklarını ilgilendiren ihaleye dair şu soruları İBB’ye yöneltti.
¦ Üç yıl önce hazırlanan ihale neden zamanında yapılmadı?
¦ Yeni yapılacak ihalede tahmini ihale bedeli ne kadardır?
¦ İhaleyi kazanan firmanın unvanı?

Enflasyon demek yasak mı?
Soruların cevapları İBB’den değil, BİMER’den geldi. Altı ay sonra hem de.
2 Mayıs 2018 tarihli BİMER yazısı epeyce öğretici. Bakın, ta 2015 Nisanı’nda “ön yeterlikli” yapılacak olan İstanbul Avrupa yakasının içme suyu tünelinden neden vazgeçilmiş, neden gecikmiş, maliyet neden artmış?
“Avrupa Bölgesi İçmesuyu Tünel İnşaatı (1) işinin ilk ihalesi önyeterlikli olarak 29.04.2015 tarihinde yapılmış ancak ilan tarihi olan 10.04.2015 tarihinden itibaren döviz kurlarındaki artış sebebiyle yaklaşık maliyetin güncelliğini kaybetmesi, ihale dokümanı ekinde bulunan detay projelerdeki eksiklik, projenin bazı kısımlarının planlanan metro tünelleriyle çakışması, tünel güzergâhı ve şaft yerlerindeki değişiklik sebebiyle eksik zemin sondaj raporlarının bulunması vb. nedenlerle...”
Sizin de dikkatinizi çekti mi? İlan tarihi 10 Nisan 2015, ihale tarihi 29 Nisan 2015. 10 Nisan 2015 tarihinden itibaren döviz kurlarındaki artış nedeniyle maliyetin güncelliğini kaybetmesinden söz ediliyor.
Yani kurdaki 15 günlük artışın, işin niteliğini etkileyecek kadar önemli olduğu belgelenmiş oluyor. İlginç olan ise kur artışından rahat rahat söz eden İSKİ yetkililerinin enflasyon kelimesini kullanmaması.

Hiç kamu zararı yokmuş!
Enflasyon demekten günah işlercesine çekinen kamu görevlilerinin imdadına “güncelleme” kavramı yetişiyor. Tıpkı iktidar medyası gibi.
BİMER’in İSKİ adına verdiği cevaba devam. İstanbul içme suyu tünel ihalesine yeniden çıkıldığında, “aradan geçen 2.5 yıllık süre zarfında” bakın neler olmuş:
- GüncellemekKatsayısı yaklaşık yüzde 25 artmış,
-Döviz kuru yaklaşık yüzde 50 artmış,
- İlave projelerle Tünel Sefaköy depoya kadar uzayarak, tünel boyu yüzde 50 artmış,
- İlave isale hatları, sanat yapıları ve mekanik imalatlar eklenmiş,
- İSKİ, sıraladığı bu sebeplerden dolayı ihale dosyası ile yaklaşık maliyetin “güncellenerek” yeniden hazırlandığını bildirmiş. “Kamu zararı oluşması söz konusu değildir” demiş. Tabii, bütün inşaat malzemelerinin fiyatı artıyor, ihalenin büyüklüğü değişiyor ama kamu zararı yok.
Bir an için kabul edelim. Peki bu ihale nasıl sonuçlanacak? Sonuçlandığında bu büyüklükler nereye varacak? Ve daha önemlisi, ta 2015’te 15 günlük kur artışını iptal gerekçesi yapan İSKİ, altı ay önce yaptığı davet ihalesindeki rakamları aynen kabul ederek mi sonuçlandıracak? Yoksa yine yeni güncellemeler mi göreceğiz?
Bazı kamu görevlilerinin kamu zararı anlayışı hakikaten inanılır gibi değil.

‘OHAL’e minnettar olalım isteniyor’
Alışmak insanın doğasında var. Fakat korkuyla iç içe geçtiğinde, insanlık onuruna aykırı hale geliyor. Gazetecileri, akademisyenleri, üniversite öğrencilerini, avukatları, hekimleri seçilmiş siyasetçileri aylardır demir parmaklıklar ardında tutulan bir ülkede normal olan, bu tabloya hiç kimsenin alışmamasıdır.
Fakat bu ağır tabloyu gündemde tutması gereken kanalların, tamamına yakını susturulmuş, kapatılmış, devşirilmiş, korkutulmuş ve satın alınmış durumda olduğu için, bırakın alışmayı, yaşananların gerçekliğinin bile farkında olmayanların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşıyoruz.
Avrupa Parlamen-tosu’nun Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün son durumunu görüşmek üzere Brüksel’de düzenlediği özel oturumlar, hepimize ayna tuttu.
The Economist’in Türkiye temsilcisi Piotr Zalewski, yıllardır ülkemizde yaşamasına karşın yalan ve sahte (fake) haberciliğe alışamadığını, bunu inanılmaz bulduğunu anlattı. 2 Mayıs sabahı pek çok gazetede “OHAL’de ne kadar da güzel 1 Mayıs kutlandığına” dair başlıklar gördüğünü aktaran meslektaşımızın, “Toplumdan adeta OHAL’e minnettar olması bekleniyor” sözü katılımcıları acı acı güldürdü.
“Fake” haberciliğin diğer yaygın örneğine de değinen Zalewski, büyük altyapı projelerini Avrupalıların kıskandığı haberlerine dair örnekleri gülerek aktardı.
Cumhurbaşkanının, başbakanın, bakanların yabancı yatırımcıları her gün Türkiye’ye davet ettiği bu dönemde, millet üstümüze gülmesin de ne yapsın...

İnce ve Demirtaş
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce güçlü bir başlangıç yaptı. Karşısına yarışa başladığı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslenerek, Karamollaoğlu’nun, Akşener’in imzasıyla uğraşma. Demirtaş’ı hapiste tutma” çağrısı herkesi etkiledi.
İnce’nin daha ilk mitinginde rakiplerinin adaylarını, onları gözeterek tek tek anması önemlidir. En çok da kaybolan adalet duygusuna dair umut yeşertmesi dolayısıyla.
AKP’nin, Akşener seçime giremesin, aday olamasın diye önüne çıkardığı yasal ve fiili engeller herkesin gözünün önünde yaşandı.
HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş bir buçuk yıldır cezaevinde. Evet, bir cumhurbaşkanı adayı düşünün ki, cezaevindeki tutukluluğu 18 ayı devirsin.
Ve işte birkaç rakam:
Demirtaş’ın 102 fezlekesi ile ilgili 29 ayrı dava açıldı. Tutuklu olduğu dosyada 31 fezleke birleştirildi. 29 davanın dördünde kovuşturmanın ertelenmesi, dördünde beraat ve birinde düşme kararı verildi. 3 dava birleştirildi. Halen devam eden 17 davası bulunan Demirtaş’ın şimdiye kadar 117 duruşması yapıldı.
Özetle: CHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki desteği dolayısıyla Muharrem İnce’nin bu çağrısı farklı değer taşıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları