Leyla Gencer’in izinde…

10 Mayıs 2018 Perşembe

Tarih 10 Mayıs 2008... Yer Milano... Milano’da La Scala Operası ...
O akşam müzik dünyasının mabedinde, Orwell’in romanından kaynaklanan “1984” Operası’nın temsili var.. Salon hıncahınç dolu. Temsil başlamadan önce Şef Lorin Maazel sahneye çıkıyor. Perdenin önüne gelip, şu anonsu yapıyor:
“Bu akşamki temsilimizden önce hepinizi saygı duruşuna davet ediyorum. Çağımızın son divası Leyla Gencer’i kaybettik… Burası - La Scala, onun evi, yuvasıydı…” Yaşlı Maestronun sahneden yaptığı anonsu saygı duruşu izliyor. Sonra... Sonra, Maestro sahneden orkestra çukuruna iniyor ve müzik…

***

Sevgili okurlar, siz bu satırları okuduğunuzda, ben bir kez daha İtalya’da Leyla Gencer’in adımlarını izliyor olacağım… Aramızdan ayrılışının onuncu yılında İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı için Leyla Gencer belgeseli hazırlıyoruz. Yönetmen Selçuk Metin, kameraman Gökhan Turnalı, asistan Bengisu Çağlayan ve bir de ben, Napoli-Roma- Milano hattındayız… Yanımızda Leyla Gencer’in bavulu, aynası, yelpazesi, bavulda tüm bir yaşam… “Tutkunun Romanı Leyla Gencer” kitabımın çizgisinde hazırladığım senaryo ve güncel röportajlarla katkıda bulunuyorum.
İşte bir trendeyiz... Roma-Napoli tren yolculuğu ... Çooook yıllar önce çok genç bir kadın, tüm umudunu, endişesini, sevincini, coşkusunu ve korkusunu sırtlayıp bu trene binmişti. Tek başına... Bu yolculuğun, tüm yaşamını değiştireceğini bilmiyordu ...
Henüz bilmiyordu…
Napoli’deyiz... O görkemli San Carlo Operası’nda... Sesini dinletmeye gelmişti… Bu bir sınavdı... Operanın görkemi karşısında adeta dili tutuldu… Burası muhteşemdi… Sahneye çıktığında, nasılsa burada bana opera söyletmezler; bu sahnedeki ilk ve son söyleyişim olacak diye geçirdi içinden. Ve yalnız kendi için, şarkı söylemenin keyfi için söyledi aryalarını... Sınav bittiğinde operanın müdürü soruyordu: “Sinyora, bizimle çalışmaya ne zaman başlamak istersiniz?” Hiç duraksamadan yanıtladı: “Hemen !”
San Carlo Operası’nda Madam Butterfly rolünde 3 temsil için kontrat yapmışlardı onunla; oysa bir yıl içinde 23 kez oynayacaktı…
San Carlo Operası’nın bugünkü sanat yönetmeni Rosanna Purchia ile konuşuyorum. Leyla Gencer’in özelliklerini saya saya bitiremiyor ve gençlere bıraktığı mirası vurguluyor: Mükemmeli hedefleme mirasından…
Roma’dayız: Leyla Gencer, İtalya ve Türkiye arasında bir kültür antlaşması gereği RAİ’da (İtalyan Radyosunda) konser vermeye geldiğinde yıl 1953’dü… Radyodaki canlı yayın sonunda kurumun telefonları kilitlenmişti.
Şimdi de Roma Operası’ndayız: Dönemin çok ünlü üç maestrosu Leyla Gencer’le çalışmak için yarışıyordu. Tullio Serafin, Gianandrea Gavazzeni ve Vittorio GuiKitabımı yazarken Maestro Gavazzeni hayattaydı ve benimle inanılmaz anılar paylaşmıştı… Bugün üçü de yoklar… Bugün Roma Operası’nda Ferzan Özpetek’le buluştuk. Son yıllarda sahneye koyduğu operalarla da ünlenen Özpetek, Leyla Gencer’in önünde aştığı yolları anlattı.
Milano’dayız: La Scala’da... Opera dünyasının mabedi... Nice sanatçıyı doruklara taşımış, nice sanatçıyı yok etmiş bir labirent…
İstanbul Konservatuvarı’na girdiğinde “Ya Scala’da söylerim ya da ölürüm” dediği hedef… Tutkusuyla, inancıyla, inadıyla, umuduyla, büyük korkusuyla ve elindeki tek gücü, sesiyle o mabetten içeri girdi ve 50 yıl boyunca orada zirveye yerleşti... İşte dün orada çekim yaptık.
Bu yazı yayımlandığında Leyla Gencer için Milano’da düzenlenen törenlere katılıyor olacağım. Yarın onun dostları, eleştirmenler, müzikologlarla röportajlar; cumartesi önce Leyla Gencer Sergisi’nin açılışı, akşam ise La Scala’da onun anısına “Aida” temsili var…
Aradan meğer on yıl geçmiş… Dün gibi… Ya da bin yıl oldu sanki… Türkiye’nin dünyaya armağan ettiği eşsiz bir değer, ülkemin aydınlık yüzü ve benim çok yakın dostum… Onu çok özledim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları