Arif Kızılyalın

Analar ve oğulları

15 Mayıs 2018 Salı

G.Saray’ın şampiyonluğa bir adım daha yaklaştığı Malatya maçının o hengâmede fazla da göze batmayan bir enstantanesi vardı...
Sarı-Kırmızılı futbolcular, sahaya ısınmak için annelerinin isimlerinin yazılı olduğu tişörtlerle çıkmıştı. Belhanda’yla, Yasin’le,
Donk’la, Nagatomo’yla ‘Ayşe’ler, ‘Fatma’lar, ‘Hortance’lar, ‘Me’ler de sahadaydı...
Güzel bir jest, güzel bir anı... Eminim ki yerlisi, yabancısı. Türkü, Fransızı, Hollandalısı, Japonu, kolay kolay unutmayacak bu maçı...
Ardından 90 dakika oynandı...
Finallerin ve hedeflerin takımı G.Saray, zor geçebilecek maçı ‘baskın’ anlayışla kolaya çevirdi, şampiyonluğu son 90 dakikadan alınacak puan-puanlara bıraktı...
Maç sonrası büyük bir coşku vardı. Fatih Terim, basın toplantısında maçla ve yaklaşan şampiyonlukla ilgili görüşlerini açıklarken radyo kökenli gazeteci Mehmet Ayan, annelerin oğullarına vurgu yapıp çocuk istismarıyla ilgili bir soru sordu.
Çoğunluk, “Şimdi ne alaka?” dese de günün-Anneler Günü’nün - en kıymetli sorusuydu. Çünkü anacıklarının gül gibi evlatlarının her türlü istismara maruz kaldığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Soru, Terim’in Milli Takımlar ve TFF direktörlüğü günlerinde oluşturduğu ‘Esen Çocuk Projesi’nin akıbetine yönelikti.
Bir yandan (A) Milli Takım’daki paragöz futbolcular ve onların hatırlı ağabeyleriyle uğraşırken bir yandan da kendisine gelen ‘cinsel istismar’ şikâyetlerine karşı mücadeleyi kurumsallaştırmak istemişti Terim. Hatta bir birim kurmuş, başına da pedagog Gülhan Günüz’ü getirmişti. Çocuk istismarcılarının ödüllendirildiği bir ülkede bu tip işler cezasız kalmazdı. Fatih Terim ‘kapıdan’ gönderilince proje de ‘bacadan’ rafa kalktı. İşte o soruyu sordu Mehmet Ayan...
Terim’in yanıtı ilginçti:
Ben futbol direktörlüğüne geldiğimde hiçbir şey yapmadan ilk kurduğum birim bu. Taciz ne yazık ki Türkiye’de var. Bu dosyaların birçoğu bende hâlâ. Birçoğuyla ben uğraştım. Çünkü Türkiye’de bazı yerlerden bazı şeyler örtbas edildi. Bir yerlere dokunuyor, rahatsız ediyor. Bir çocuğun hayatını mahvedemezsiniz. Bilinen bazı şeyler var itiraz ettiğimiz, bilinmeyen de birçok şey var. Bu, bu ülkenin meselesi olmalıdır. Bunla hâlâ mücadele ediyoruz, kime dokunursa dokunsun. Benden sonra ne oldu bilmiyorum ama ona dokunma bu yanlış olur, bu işte böyle bir şey olmaz. Aslan gibi savcılarımız, hâkimlerimiz, Emniyet müdürümüz de var ama hep beraber bu savaşı vermeliyiz.
Hatta işin üzerine giderseniz ucu size de dokunura getirdi lafı. Malum ülke korku imparatorluğu gibi...
Ben işe kenarından, kıyısından dokunayım! Fatih Hoca’nın gizli dosyasında birilerinin başını fena yakacak şeyler var. Mesela TFF’nin kılını kıpırdatmadığı dosyada ucu ‘malum’ vakfa kadar giden bir dizi skandal saklı. Malum vakıf hangisi diyenlere bir öneri; Google’a girin, ‘vakıf-cinsel’istismar yazın, karşınıza hangi kurum çıkıyor bir bakın. Ayrıca dosyada Güneydoğu’dan iki, Doğu Anadolu’dan bir il ve İstanbul’un Avrupa yakasının ‘kutsal’ bir semtinin futbol takımının altyapısındaki ‘iğrenç’ ilişkiler de var Ama Yıldırım Demirören başkanlığındaki TFF, o dosyaları - hele 24 Haziran / 9 Temmuz sürecine kadar -açamaz. Açarsa içinden ‘cin’ çıkar, peri çıkar!
Bu arada eminim ‘Analar ve Oğulları’ başlığıyla kadın-erkek ayrımcılığı yaptığımı düşünmüşsünüzdür. “Ne yani kız çocukları göz ardı mı ettin?”diyeniniz de vardır.
Hayır. Kızlar, başımızın tacı. Ancak ‘oğul’ sözcüğü bize 4-5 bin yıllık bir mirastır. Oğul kelimesinin ses hadisesine uğramış halidir. Morfolojik açılımı ise ‘oğulan’dır. ‘An’, tarihi evrelerde isim çokluk ekidir ve ‘oğlan’ kelimesi, soyut kavramların baskın olduğu Türkçemizde (bkz. Doğan AKSAN) hem kız hem erkek çocukları için kullanılır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 Nisan! 24 Nisan 2024
Yeni TFF Başkanı! 20 Nisan 2024
Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları