Feyzi Açıkalın

19 Mayıslar nasıl trollenir?

21 Mayıs 2018 Pazartesi

Ulusal bayramlarımızın resmi ağızca değersizleştirilmesine alışmıştık. Bayramın içini boşaltmakla görevlendirilen mülki amirlerin canla başla görevlerini yerine getirmelerini ulusal medyada izler olmuştuk. Ama işin ucunun trollüğe varacağını ummamıştık.

Malumunuz, “trol” nereye çekerseniz gidebilecek bir kelime. Yalnızca sosyal medyada kullanılmıyor. Trollemede, her şekilde bir anlam bozuculuğu, keyif kaçırıcılığı var. Son örnekte, Refah Partililerin AKP mitingini çok zekice hazırladıkları posterlerle trollemelerinde olduğu gibi…

Daha da ileri gidildiğinde, yapılan tanımın içinden sıyrılarak ortalık bulandırılıyor ve bundan bir yarar sağlanıyor. Kitleler çaba sarf etmeksizin hareketlendirilebiliyor. Hatırlatalım, ajitasyon ve provokasyon kelimeleri ile trolün bir benzerliği yok…

Trolün; “bir değerin tanımını, anlamını değiştirme” bölümünden gidersek; ulusal bayram kutlamaları sıradan bir halk eğlencesine dönüştürülüyor. Madem bayramlar coşkuyla, halkın en geniş katılımıyla, kitaplardaki katı tanımlarından sıyrılarak kutlanmalıdır, o zaman buyurun fener alayına, ardından konserlere…

Sınırları belirlenmiş, güvenliği sağlanmış bir geniş alan; kaliteli bir ses düzeni ve o gün için getirilmiş ünlü bir ses. Ortak duyarlığı sağlamak için dağıtılan Türk bayrakları ve dar yelpazede atılmasına izin verilmiş sloganlarla coşku veriliyor. Böylece halkın gazı alınıyor. Kentliye aktivite sağlanmış da oluyor…

Resmi düşüncenin içini boşalttığı ulusal bayram kutlamasını, kendince bir başka organizasyon ile doldurarak teslim alan diğer otorite, görevini hakkıyla yerine getirdiğini varsayıyor. Yürüyüşte, konserde coşan o gençlerin, kendilerinden bir kuşak önceki büyüklerinden farklı olarak, en azından lise çağında 19 Mayıs gösterileri heyecanını tatmadığı için, günün anlamını içselleştirmedikleri bilinmiyor.

 Zamanın ruhu gereği, halkın hiç olmazsa bu şekilde bir araya gelebilip(!)tepkisini popüler şekilde gösterdikten sonra, eğlenceye dönmesinin bile önemli olduğu dillendiriliyor. Kimsenin, ulusal bayramların toplumsal muhalefeti örgütlemedeki rolünü, eğlence dışında da tartışacak ne fikri ne de takati var…

Oysa şehirdeki yabancı azınlıkların, sözgelimi Rusların, Norveçlilerin bayram kutlamalarına tanık oluyoruz. Örneğin Ruslar 9 Mayıs zafer bayramlarını, ilçedeki Rus okulunun yaptığı yürüyüşteki yerleşikler ve turist konukların katılımı ile kutluyor. Ülkelerini faşistlerden kurtaran partizanların kullandığı şapkalarla şehirde dolaşıyor, akşam düzenlenen şahane koreografiyi izliyorlar.

Bu yıl ise farklı bir olay gelişti. Futbol federasyonu anlaşılmaz bir nedenle son maçları cumartesiye yani 19 Mayıs kutlamalarının olacağı güne aldı. Şampiyonluğu kesinleşecek olan bir takımın taraftarlarının çılgınca zafer kutlaması yapmasının beklendiği akşam saatine!

Nitekim diğer şehirlerden, örneğin, lise mezunlarından oluşan bandonun önderliğindeki coşkulu yürüyüşü saat 20:30 gibi bitiren Kuşadalılardan farklı olarak aktivitesini iftar sonrasın bırakan Alanyalılar, şampiyon takımın taraftarlarının istilasına uğruyor.

Tek derdi ölümüne bağlı olduğu takımının şampiyonluğunu kutlamak olan kitle, 2911 no’lu Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu açıkça çiğneyerek şehrin ana arterini ve meydanını işgal ediyor. Ettiği gibi, 19 Mayıs yürüyüşü yapmak isteyen halkı da bir süre engelliyor. Ve de yasak olan patlayıcılarla, şehri saatlerce savaş meydanına çeviriyor.

Bunu, Atatürk’ün devrimlerini emanet ettiği gençlik yapıyor. İsminden bağımsız olarak, bir ayaktopu takımının taraftarı, nasıl kurduğu anlaşılamaz aidiyet bağları sonucunda maç saati tuzağına yenik düşüyor ve 19 Mayıs kutlamasını belki de farkında olmaksızın trolleyerek siyasi iktidara hizmet ediyor… Hüzün verici…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları