Tek başına sandıkla demokrasi gelmiyor

22 Mayıs 2018 Salı

Bu yazıyı okuduğunuz saatlerde 600 kişilik Meclis için siyasi partilerin belirledikleri aday listeleri, YSK’ye teslim edilmiş halleriyle, üç aşağı beş yukarı kesinlik kazanmış olacak değil mi? Gürültüsü, dedikoduları kuşkusuz sonrasına çok tartışmalı yansıyacak. Görülen o ki, eski Meclis dağılımı aritmetiğinde, en azından demokratiklik ilkeleri ölçüleriyle, milletvekilliğinin hakkını vermiş olanların çok azı yeni Meclis içinde yerlerini alabilecek. Kişisel tartı terazimden elbette söz etmiyorum. Kendi partilerinin kimlik ve ilkeleri ölçümlenmesi sınavından geçirilmiş olarak milletvekiliğinin hakkını verenlerin çoğunluğu harcanmış olarak yeni listelerin oluşturulmuş olması gerçeği ile bir kez daha yüz yüzeyiz.
Bu tablo her zaman için AKP seçim yenilenmelerinde yaşanıyor, ancak kimselerin sesi soluğu çıkamıyordu. AKP’de Liderlik, Gülen Cemaati ile iktidar ortaklığının söz konusu olduğu uzun dönemler için, ikili iktidarları erkinin biat kültürü belirleyici idi. Çok sayıda, isim değişikliği İktidarları çıkar ağları paylaşım hesaplarında çok daha verimli sonuçlar üretiyordu. Sadakat düzeni, çıkar ağlarının çok daha verimli işletilmesinde sayısız yararlar getiriyordu. Yeni isimler, kadrolar ile yeni yandaşlık çıkar hesaplarında saadet zinciri ağları genişletilmekle kalmıyor, sadakat kanıtlanması bağlantılı milletvekilliği düşürülenlerin saadet zinciri halkaları içinde yaşamın her alanına yönelik yeni görevlendirilmeleri, paylandırılmalarında özen eksilmiyordu..
CHP içinde milletvekili listelerinin ülkenin bu çok sıkışık, zorunlu koşullarında çok yaşamsal hesaplarla hazırlanmasından ortaya çıkan sonuçlara, sorgulamalara gelince.. Olumlu, olumsuz bire bir tanıklıklar, hesaplar, kaygılarla ortaya çıkmış sonuç listelere bakıldığında, CHP özelinde hiç bu kadar taban ağırlığı, demokratik, CHP penceresinden milletvekiliğini hak ediş ölçülerinde yaralanmaların söz konusu olduğu bir tablo, sonuç ile karşı karşıya kalınmadığı sonucuna varmak sizce abartı, duygusallık olabilir mi? Azımsanmayacak sayılarla CHP’nin yıllarla partisine sadık kalmış yönetim kadrolarında hafife alınmayacak bu isyan, duygusal tepkinin nedeni mi ne? Çok yalın neden, en olumsuz seçimlere gidiş koşullarında dahi, CHP’nin örgütleri, taban ağırlıkları, parti içi milletvekili aday belirleme koşullarının işletilemediği demokratik koşullardan kaynaklanmış olması değil mi? Önseçim artı merkez yoklaması bile ne kadar daha demokratik sonuçlar üretebiliyormuş değil mi?

***

Demek ki ne imiş? Rejimi demokrasi sayılan dünya ülkeleri içinde en antidemokratik, ucube, Saray, Tekadam rejimini, en sivil diktatoryal yönetim modelini ortaya çıkaran söz konusu metin üzerinden yapılacak seçim sonuçlarına karşı demokrasi cephesi, hak-hukuk-adalet arayışlarımız yaşamsal önemde, değerdeymiş.. Ellerimizle, tırnaklarımızla toprağı kazıma zorulukları içinde olsa dahi, bu dünyadaki sivil diktatörlükler rejimlerinin çoğunu dahi mumla aratacak adı başkanlık Tekadam, Saray rejiminin ülkemizde kurumsallaşmaması için toplumsal reflekslerle oluşmuş arayışların çözüm getirebilecek seçim sonuçları için umutlu oy kullanma, sandıklara sahip çıkma kararlılığımızdan hiçbir koşulda, gerekçeyle vazgeçmemeliyiz.
Ne seçmen olarak bu ülkede demokrasiyi, hak-hukuk-demokratik düzeni, laik Cumhuriyetin, Atatürk devrimlerinin, kurtuluş, kuruluş savaşımları kazanımlarının bilincine tam olmasa da, tadına varmış olanlarımızın dahi, küsme, sandığa gitmeme lüksümüz yok. Hele de demokrasinin gerçek kurumları içinde örgütlü çalışmış, toplumsal sorumluluklar edinmiş, siyasetçi, sendikacı, demokratik örgütlenmeler içinde yerini almış, kamusal, toplumsal sorumluluklar üstlenmiş, birikimleri, deneyimleriyle söyleyecekleri olanların pire için yorgan yakma hakları hiç yok.
Her seçmenin kendi doğruları penceresinden en bilinçli, akılcı kararlılıkla, bu yaşamsal seçime yönelik, oyunu kullanma ile de sınırlı olmama koşulu ile, sandıklara sahip çıkmanın sorumluluklarının gereklerini yerine getirebildiği ölçülerle demokrasimizin önü açılacak. Kuşkusuz demokrasiden çok uzak koşullarda ortaya çıkacak milletvekili dağılımı, partilerin hak edilmiş milletvekilleriyle temsilini ortaya koyamayacak. Ama öznel koşullarda belki de çok daha anlamlı, önemli olan boyutlarıyla, geçmişi siyasal İslamcı diktatörlüklere dayanmayan, kurtuluş, kuruluş savaşları, Atatürk devrimleri, laik Cumhuriyet kazanımları, değerlerine eklemlenmiş, 1961 Anayasası, yasalarının, sol, sosyal devlet, sendikal örgütlülükler, basın, düşünce, yaşamın her alanına yönelik, meslek, demokratik, üretim.. örgütlenme özgürlükleri kazanımlarını hafife alabilir, yok sayabilir miyiz? Eninde sonunda hak-hukuk-demokrasi yolunun önü açılacak..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları