Perihan Ergun

İsrail’in Acımasızlığı

24 Temmuz 2014 Perşembe

İsrail 1945’lerde kurulduğu günlerden beri Siyonist inançlarıyla sınırdaşı Filistin devletinin çoğunluğu İslam inançlı halkını kırıp geçirmeyi öngörmüştür. Bu öngörü İsrail’in tek başına giriştiği acımasızlık değildir. Güç aldığı merkez, ABD’dir. Çünkü ABD Arap yarımadasının kuzeydoğusundaki Mezopotamya’dan başlayarak batıda Suriye üzerinden Akdeniz’e kadar uzanan bölgedeki petrol kaynaklarıyla zirai ürünlerinin zenginliklerini elde etmeyi emperyalist düşünceleriyle hep öngörmüş ve has evladı sayılan İsrail’i kullanarak bunlardan faydalanma istemini hep sürdürmüştür. ABD’nin Saddam’ı çeşitli suçlamalarla Irak halkını ayaklandırıp vahşice idamını sağlayarak yok etmesi bu istemlerinin ön adımıdır. Bu konunun akıl tutulması getiren bir yanı da İsrail’in soydaşlarının II. Cihan Savaşı sırasında Hitler faşizminin Yahudi düşmanlığıyla onlara yaptığı zulümlerle yetinmeyip bir de yakıp kül ettirmelerinin acılarını yok sayarak Filistin halkına genç, ihtiyar, çoluk çocuk demeden karadan denizden, havadan ölüm saçmasıdır. Bu öldürücü saldırıların bizlere utanç veren bir yanı da roketatarların, bombaların ve öteki savaş unsurlarının AKP hükümetince karadan TIR’larla denizden Bilal oğlanla birlikte yakın arkadaşlarının gemileriyle İsrail’e satılmasıdır.

***

ABD’nin o bölgede IŞİD “terör örgütünü” (Irak Şam İslam Devleti) oluşturarak öncelikle bu örgüt aracılığıyla önce soydaşlarımız olan Musul’daki Türkmen halkını ortadan kaldırmaya girişti. Başta konsolosluk görevlilerimiz olmak üzere 47 diplomatımızı esir aldı. Bu eylemin duyarlı halkımızda yarattığı üzüntünün çok üstünde olan kınanası bir yanı da AKP’nin, özellikle de R.T. Erdoğan’ın IŞİD’e gösterdiği konukseverlikle ilgili. Söylentilere göre; Mardin’deki hastanelerde kendi vatandaşlarımız günler ve hatta aylarca tedavileri için sıraya girerken kan dökücü IŞİD’lilerin hemen özenle bakımlarının sağlatılıyor.

***

Son günlerin öncelikli konusu olan acımasızlığa gelince... İsrail gene 17 Temmuz 2014 gününden beri Filistin’i ve halkını yok etmek istercesine açtığı savaşı tüm gücüyle sürdürmekte. Yazılı ve görüntülü medyanın yayınlarından öğrenildiğince İsrail’in saldırıda kaybettiğ 18 askerine karşı Filistin’in çoluk çocuklarıyla birlikte 22 Temmuz günlü kaybı 600’e yakın ölü, 1500’ün üstünde yaralı, buna karşın İsrail yetinmeyip savaşı tüm şiddetiyle sürdürmektedir. Bu acımasızlık karşısında başta cumhurbaşkanlığına soyunmuş olan Başbakan R.T. Erdoğan, ancak iki gün önce İsrail’i terör devleti olarak ilan etmişse de ABD’nin İsrail’le ilgili hak verici söylemlerine karşı tavrını yumuşattı. Bu tutumunda sanırım bir de 2003 yılında İsrail’den aldığı Siyonizm cesaret madalyasının da psikolojik etkisinin olmasıdır(!).

***

Başbakan’ın bu tutumuna karşın halkımız İsrail’e tepkiyle sokaklara dökülüp toplu yürüyüşlere geçti. Mecidiyeköy - Levent kavşağındaki İsrail konsolosluğu önünde toplanarak sloganlarla tepkilerini ortaya koyarlarken yazık ki tepkilerin şiddete dönüştüğü sırada yontucu İlhan Koman’ın o güzelim yapıtı “Akdeniz” heykeli az da olsa zarar görmüş oldu.

***

Gelelim günümüzün en önemli konusu sayılan yeni cumhurbaşkanlığı seçimine:
Bu seçim Atatürk’ün bizlere armağanı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ve yaşatılması açısından önemle üzerinde durulması gereken bir vatandaşlık görevidir. CHP ile MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin’le birlikte R.T. Erdoğan ve Selahattin Demirtaş üç kişilik yarışta. Geçen yazımda da değindiğim gibi R. Tayyip devletin tüm imkânlarıyla yarışını sürdürürken diğer ikisi zor koşullarda halktan oy istiyorlar. CHP’nin aday belirlemekteki yanlış tavrı nedeniyle örgütte ve toplumda tepkiyle seçimi boykot etme fikri oluşmuşsa da bu davranışın kime yarayacağını, boykotçuların tekrar sağduyuyla düşünerek kesinlikle seçime katılmalarını içtenlikle öneriyor ve boykot oylarının doğrudan R.T. Erdoğan’a gideceğini hatırlatıyorum!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Torbadan Öcü Çıktı 18 Eylül 2014

Günün Köşe Yazıları