Feyzi Açıkalın

“Sonrasını” konuşma zamanıdır

03 Haziran 2018 Pazar

Çok alametler belirdi; 25 Haziran’da, olmadı 8 Temmuz’da vakit tamamlanacak gibi görünüyor. Şimdi, “sonrasını” konuşma zamanıdır…

Sonrası kelimesi için İngilizce konuşan dünyanın, “Aftermath” inden esinlendim. Aftermath tatsız bir sürecin sonuçlanmasının arkasından gelen durumu anlatır.

25 Haziran’da, her şekilde, yorgun bir savaşın ertesi günü görüntüsü sergilenecek. Ve kayıp/kazanç henüz saptanamadan, ikinci cephenin açılacağı zorlu bir süreç başlayacak.

Öncelikle, kitleleri harekete geçiren fizik öğretmeni dâhinin saçtığı iyimserlik, daha da önemlisi umudun, sonuçtan bağımsız olarak sürdürülüp sürdürülemeyeceği gözlenecek.

Üyesi olduğu siyasi partinin, sırf zamansız genel başkan adaylığına talip olduğu için onu alaşağı etmeye kalktığı; o korumacı durağan yapının dengelerini bozacağı zannıyla itibarsızlaştırılmaya çalışılan öğretmen…

Partisindekilerden farklı olarak bilimsel sol düşünceden akıl almaktan yüksünmeyen; böylece ona destek vermeye hazır olanları da yüreklendiren…

Yüklendiği bilgileri güncel ile uyumlayıp, analitik öğretme yetisiyle tane tane anlatarak “iktidarı asla vermezler algısını” kıran…

Bileğinin gücüyle alındığı açık oturumlarda, kendisini sıkıştırmak isteyenlere verdiği yanıtlarla, monolog halindeki bir kürsü seslenmesinden çok daha anlaşılabilir ve etkili şekilde halka erişme fırsatı bulan…

Her şeyden önemlisi, halkın yıllardır unuttuğu humor, zeka, sağduyu, bilim ve ahlak kavramlarını yeniden gündeme getiren öğretmen, bırakın yorgunluğu, aslında uygun şekilde üretilmediği için çoktan paslanmaya yüz tutan iktidar yapısını da sarstı. Onlara ilk kez, kaybedebilecekleri korkusunu saldı.

Tabii ki 25 Haziran’da ülke birden güllük gülistanlık olmayacak. Biat üstüne kurulmuş düzen müritlerinin çok büyük çoğunluğu direnmeye devam ederken, merkez sağa yerleştirilmiş(!) partilere zaten oy atarak taşınmış olanlar da, uzlaşı arayacak.

Kapitalist dünyanın, can havliyle girişilen diyet alışverişindeki kazanımları, iktidar olarak kiminle nasıl bir ilişki sürdürme niyetlerinin belirleyicisi olacak.

Öğretmenin partisinin de sonuçtan etkilenmemesi olanaksız. Her sosyal sınıfın meşrebine göre uygulanan avanta/sadaka politikasına dayalı siyasete alıştırılan halka, reçeteyi sürdürmek adına partisi daha da sağa kayacak mı?

Son 15 yılın en sağlam omurgası olan sosyalistler, hep birlikte merkezde yoğunlaşan siyasetin solda bıraktığı boşluğu sınıf temelli, bu nesil için yeni sayılabilecek söylemlerle dolduracak mı? O çok beklenen Gezi Ruhu, bu seçimler sonrasında yeni bir oluşumda can bulacak mı?

Seçim sonrası apansız yakalanmamak için ittifakın yol haritasının netleşmesi lazım. Her ne kadar seçim sürecinde karşıt gibi görünseler de, çökmemesi istenen yapının selameti için, ittifak içinden iktidarla ortaklıkların kurulması olasılığının ahlak dışılığı, öncelikli söylem kalmalı.

Siyasi iktidarın, seçmenini de ortak ederek oluşturduğu, her türlü asimetrik savaş ustası yapının direncini kırmak için, seçim sürecindeki kararlılığın sürdürülmesi gerekiyor.

Sonrasında, geriye halkın barışması kalıyor. O bence en kolayı da, kumaşımızın kaliteli hale gelmesi biraz daha zaman alacak gibi görünüyor…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları