Yine Sultanbeyli... Dokunduğunda sonuç da alıyorsun

15 Haziran 2018 Cuma

Bugün bayram... Sabah gözünüzü açar açmaz, daha günün döngüsüne başlamadan kendinize bir bayram şerbeti hazırlayın. İşte size bir tarif.. Hepsinden birer tutam eklenecek: Dostça bir gülümsemeden; bir büyüğün saygı ve sevgi ile öpülen elinden; hoşgörüden; art niyeti, yalanı dolanı bir kenara bırakıp olduğun gibi olmaktan; bir küçüğü sevindirmekten, zor durumda olana yardım elini uzatmaktan, önyargıdan uzak ve hiçbir ayırım yapmadan karşımızdakinin haklarına saygı göstermekten, karşılık beklemeden yardım etmekten... Bu kadar işte...
Ve aslında hiç zor değil. Yeter ki isteyin... Çok güzel insanlar var. Bu şerbetten her sabah bir yudum alıp güne öyle başlıyorlar. Bayram seyran demeden, kar kış, sıcak soğuk gözetmeden, hiçbir mazeret üretmeden ilmek ilmek örüyorlar dönüşümün ağlarını... Dokunuyorlar insanlara... Anlatacaklarım yine Sultanbeyli’den... Sultanbeyli gönüllüleri diyelim bu insanlara... Türkiye’nin farklı illerinden, köylerinden İstanbul’a göç eden insanların yaşama tutunma çabalarının bir ucundan tutuyorlar kendi güçleri yettiğince... Yoksulluk, cehalet, umutsuzluk kıskacındaki bu insanlara el uzatıyorlar. O el, kimi zaman bir küçük çocuğu tedavi etmek için arabayla haftada birkaç kez başka bir semtte bir devlet hastanesine taşıyıp, saatlerce pansumanı bekleyip yine arabayla çocuğu evine ailesinin yanına götürmek oluyor, kimi zaman okulunu çeşitli nedenlerden dolayı yarına bırakmaya hazırlanan bir genci ikna etmek. Kimi zaman iyi öğrencilere okumaları için burs topluyorlar, kimi zaman başka bir ilçede bir okulu kazanan bir öğrencinin yıllık servis parasını karşılıyorlar...
Bu insanlar Sultanbeyli’de yaşamıyorlar. Hatta çok uzaklardan geliyorlar. Bazen birkaç kişi bir yerde buluşup tek bir arabayla hareket ediyorlar. Profilleri ağırlıklı olarak kadın, eğitimli, çalışan ya da emekli. Anlayacağınız, sizlerin olduğu gibi onların da yapacak uğraşları var, evlerinde çocukları, işleri, eşleri, hobileri... Kimi bir sınıfın masal anlatıcısı oluyor; çocuklar öyle büyük ilgi gösteriyorlar ki başka okullardaki öğretmenlerden talep geliyor; kimleri kendi dost çevresini harekete geçiriyor ve bir anasınıfının kurulması için paralar toplanıyor, malzemeler alınıyor. Kimileri gönüllü matematik, İngilizce dersleri veriyor ihtiyacı olan çocuklara, kimileri ders verecek olan gönüllüleri Sultanbeyli’ye getirip götürmeyi üstleniyor. Kısacası dokunuyorlar karınca kararınca oradaki hayatlara. Hiçbir karşılık beklemeden... Hiçbir siyasi beklenti içine bile girmeden... Buram buram yoksulluk kokan sokaklarda, derme çatma evlerin içine giriyorlar. Kadınlarla sohbet ediyor, dertlerini dinliyor.
Tüm bu sokaklar, bu evlere bugüne kadar sadece AKP’nin mahalle teşkilatları girmiş. Kadınların önlerine tek seçenek sunulmuş: Evlerde dini sohbetler, dualar... Erzaklar dağıtılmış. Çocukların önlerine de tatil dönemleri için tek seçenek çıkarılmış: Kuran kursları...
Bu yüzden Sultanbeyli gönüllüleri bir yandan bu insanlara dokunurken bir yandan da o mahallelerde yerleşik bir imajı yıkıyorlar: Kendilerine yardım eli uzatan, bunu sadece para vererek yapmayan, ilgilenen ve bu ilgiyi sürekli kılan bu kişilerin çağdaş, aydınlık yüzlü kadınlar olduğu, onların da kendileri gibi ilgilenmek zorunda oldukları bir ailelerinin olduğu gerçeğinin farkına varıyorlar... Bunları neden anlatıyorum? Çünkü bu ülkedeki çağdaşlaşmayı; yakınan ya da oturduğu yerden ahkâm kesenler değil, bu yazıda anlattığım Sultanbeyli gönüllüleri gibi özverili insanlar gerçekleştirebilir ancak. Ve ne yazık ki bu insanların sayısı çok az. Güçlerini ve enerjilerini bir araya getirince ve de tabii ki isteyince nelerin başarılabileceğini ben bu insanlarda gördüm. Bu yüzden, ben bu bayram önce o güzel insanların önünde saygı ile eğiliyorum...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları