Bağış Erten

Beynelmilel bahar karşılama

15 Haziran 2018 Cuma

Her seferinde bu olur. Dünya Kupası başlarken önce rakamlar ortaya dökülüyor. Sanayinin bacaları tüter. Sonra işin içine siyaset girer. Kupa ev sahibi ülkenin sorunlarını gizleyen bir örtü olarak itham edilir, ki genelde doğrudur, futbolun her zaman böyle bir işlevi de vardır.
Ama işte, bir yandan da çoğu futbolseverin ‘özelidir’ Dünya Kupası. Pek çok kişi, ‘normal’ futboldan illallah demiştir, işin keyfi kaçmıştır ve kupa, futbolu yeniden sevmenin en güzel bahanesidir. Bıktırdım diye bir daha Tanıl Bora’nın ramazan metaforuna referans vermeyecektim ama gördüm ki bu konuda yalnız değil. Guardian çizeri David Squires de futbolun Christmas’ı diye tanımlıyor mesela. Çünkü müptelası için ayin/ ibadet gibidir. İşi gücü bırakır, hayatı ona endeksler. Her şeye laf söyletir, ona söyletmez. Belgelerle konuşayım. Müzmin muhalif, aynı zamanda belgesel sinemacı muhterem bir arkadaşım var. İsmi lazım değil ama tanıyorsunuz kesin, kendisi haysiyetli bir abimizdir. Duydum ki, aylardır bozuk olan televizyonunu yaptırmış. İbadete hazırlanıyor. Programlarını ona göre yapıyor. Bir başka örnek. Adı bende saklı edebiyatçı. Romanları neredeyse yok satar, ama kendisini ortalıkta gören yoktur. Duydum ki, kırk yılda bir gittiği misafirlikte “maç izleme garantisi varsa gelirim”, diyormuş. Dünya Kupası böyle işte. İptila, zehir gibi bir şey!
Oysa Dünya Kupası (ve futbol) sevmezlerin en bayıldığı şeylerden biridir onu tu kaka ilan etmek. Tiranlıkları besleyen, paranın esiri, müsrif ve müflis kifayetsizleri yücelten, siyasi iktidarları meşrulaştırma aracı, kitlelerin afyonu... Brezilya’da yükselen sesleri hatırlayın. Orada bile tartışıyorduk. Şimdi üstüne Rusya geldi. Putin’in Rusya’sı! (Köşe yazısında emoji konsa o gözleri açık şaşkın ifadeyi koyardım.) Yetmeyecek. Bir de ardından Katar gelecek. FIFA denen haydutlar çetesi futbolun kendisinden bile güzel olan Dünya Kupası’nı diktatörlere, para babalarına peşkeş çekecek. Haksızlar mı şimdi eleştirenler? Futbol şişede durduğu gibi durmuyor.
Oysa Kamerun’la büyüdük biz. “Kardeşlerim bakmayın sarı saçlı olduğuma ben Asyalıyım, Afrikalıyım” satırlarını ilk o zamanlar hissettik damarlarımızda. Sovyetler’i tuttuk yıllar boyu. Lobanovski’den Spinoza’ya düz çizgi çizmeye çalıştık. Fordist ekonomiyi ben Alman futbolu sanırdım mesela. Makineleşmek isterlerdi, trum trak. Maradona’nın sanatını icra ettiği o gün kararım kesinleşti, dünyanın en güzel spor şeysiydi Dünya Kupası.
Ama işte bardağın boş tarafı da çok keskin be kardeşim. Mussolini döneminde İtalya şampiyon olmadı mı? Şili’de işkence stadında Dünya Kupası elemeleri oynanmadı mı? Videla döneminde Arjantin şikeyle kupa kaldırmadı mı? Franco döneminde İspanya 1982’ye ev sahipliğini almadı mı? 1994’te para uğruna öğle sıcaklarına mahkûm edilmedi mi futbolcular? 2010 Güney Afrika’da ve 2014 Brezilya’da mimari haltlar, sosyal problemlerle anılmadı mı?
Peki, ya bugün? Batı Cephesi’nde değişen bir şey yok. Biz heyecanlıyız ama Putin gene orada! Yeni yüzler görürüz diye oturduğumuz ekran karşısında, Kolonyal Avrupa tüm dünya futbolunu sömürmeye devam ediyor. Her yedi oyuncudan biri İngiltere’de oynarken, Avrupa dışından gelen bir avuç futbolcu varken, “bu hangi dünyanın kupası” sorusu güncelliğini koruyor.
Ama gene de Dünya Kupası, Dünya Kupası’dır yahu! Galeano’ya hiç girmeden şu kadarını söyleyeyim. İran-Fas maçına nasıl kayıtsız kalacaksınız? İzlanda seyircisi kimi gülümsetmeyecek? Seçimi kaybedince nereye kaçacağınızı belirleyebilecek Uruguay’la Suudi Arabistan’ı bir daha nerede yan yana göreceksiniz? Iniesta’yı son kez izlemek, Almanlara imrenmek, Brezilya’ya hayran olmak, Messi’ye ‘hadi bu sefer’ demek nasıl kanınızı kaynatmaz ki?
Avrupa kupalarını astınız, ligi zehirlediniz, Dünya Kupası’nı yedirtmeyiz. Beynelmilel bahar karşılama hepimize hayırlı olsun! Biz bir ay boyunca akşamları pek yokuz. İbadete gidiyoruz, elbet geleceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları