Suya ağıt

Dünyada su kaynakları için savaşlar çıkması fikri, distopik romanlar veya filmlerde karşımıza çıktığında bunun başımıza gelmeyeceği yanılgısına düşmek çok yaygın. Ancak halihazırda su kaynakları için savaşlar zaten başlamış durumda...

Yayınlanma: 29.09.2018 - 23:14
Abone Ol google-news

Fotoğraf muhabiri Franck Vogel’in Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde açılan ve 24 Kasım’a kadar sürecek “Sınır Aşan Nehirler - Paylaşımdaki Su” sergisi de bu konuyu odağına alıyor. Vogel, 2012 yılından bu yana ülkelerin sınırlarını aşan nehirlerde suya erişimle bağlantılı gerginlikleri inceleyip fotoğraflıyor. Bu konuda UNESCO’nun da kendisine desteği olduğunu ifade ediyor. Sergi açılışında bir araya geldiğimiz Vogel, projesinin kendisi için önemini şu sözlerle anlatıyor: “Bunu genç kuşaklara ulaştırmak çok önemli. Gelecekte neler olabileceğini bilmeliler. Bizim hatalarımızı tekrarlamamalılar.”

‘İlk sembol’

Sergide 6 simgesel nehrin fotoğrafı yer alıyor: Nil, Brahmaputra, Kolorado, Şeria, Mekong ve Ganj... Fransız fotoğrafçı bu çalışmasıyla suyla bağlantılı sorunların merkezindeki ekonomik, ekolojik ve jeopolitik meseleleri gözler önüne seriyor. Fotoğraflarda susuzluğun getirdiği fakirliği görüyoruz. “O ortamlara tanık olduğunuzda neler geçti aklınızdan” diye sorunca “Biraz trajikti” diye yanıtlıyor Vogel. Ardından 1983’ten 2005’e kadar süren bir iç savaş geçmişine sahip Nil Nehri’ne kıyısı olan Güney

Sudan’dan örnek veriyor:

“İç savaşı asıl başlatan şey Güney Sudan’ın güneyindeki bir bataklıktı. Çok geniş bir alan. Mısır ve Sudan bu bataklığın üstesinden gelmek için bir kanal inşa etmeye karar verdiler. Kanalı inşa edecekleri için o bataklık kuruyacak ve yüz binlerce insan aç kalacaktı. Çünkü o insanlar o bataklıktan balık tutup besleniyorlardı. Daha sonra oradaki insanlar kanalı yapan iş makinelerine saldırdılar.

 

İnsanları rehin aldılar...”

Vogel, “O büyük makineler su savaşlarının ilk sembolüydü” diyerek konuşmasını sürdürdü: “Bu 20 yıllık savaşta milyonlarca insan öldü. Asıl üzücü olansa aslında bu insanların bu savaşı kazanmalarına karşın şimdi de petrol için savaşmaya devam ediyor olmaları.. İnsanlar hâlâ fakir ve hiçbir şey değişmedi. Benim için önemli olan, serginin ismi daha kısa ama asıl kitabın başlığı ‘Su savaşları çoktan yaşandı mı?’ Aslında olan bu. İnsanlara bunu açıklarken bir sürü neden sayıyoruz ama asıl çıkış noktasının su olduğunu anlatmakta zorlanıyoruz” diyor.

Ferit Düzyol: Bilinç yerleşmeli

“Sınır Aşan Nehirler - Paylaşımdaki Su” sergisinin küratörü Ferit Düzyol da sergiyi nasıl hayata geçirdiklerini şöyle anlatıyor: “Fotoğrafları Frank’ın Kolorado sergisinde gördüm. Hayran oldum. Fransızlar muazzam bir mekân ayırmışlardı, sırf Kolorado üzerine. Bu serginin mutlaka Türkiye’ye gelmesi gerektiğini düşündüm ve kendisine bunu teklif ettiğim zaman da ‘Neden olmasın’ dedi. 
Çok mutluyum bunu yapabildiğim için. Çünkü bu bilincin yerleşmesi gerektiğine inanıyoruz. İnsanlar bunu fark ettiği sürece daha duyarlı olacak, kendimizi değiştirmemiz gerektiğini anlayacak. Herkesin görmesini, tanımasını bekliyoruz.”

Artık denize kavuşmayan nehir’: KOLORADO

BD’deki Kolorado nehrini örnek veren fotoğrafçı, “ABD, Kolorado’yu bir asırdan bu yana aşırı sömürmekten geri kalmadı” değerlendirmesini yapıyor.
Konuşmamızda da konu oraya geldiğinde, “Aslında herkes için yeterli su var. Ama adil bir şekilde paylaşılmıyor” diyen Vogel, devam ediyor:

“Bu da suyun jeopolitiği ile ilgili bir şey ve benim de dikkat çekmek istediğim nokta bu. Suyun jeopolitiğini herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmak istiyorum. Özellikle de gençler anlayabilirlerse bunu, aynı hatayı yapmazlar. Bu hatayı sadece yoksul ülkeler yapmıyor. Örneğin ABD’deki Kolorado Nehri, dünyada okyanusa ulaşamayan tek büyük nehir.”
Vogel’den çalışmaları yaparken tanık olduğu kendisine ilginç ve dramatik gelen görüntüleri anlatmasını istiyorum.

Şeria Nehri’nden bahsediyor:

“İsrail’in yaptığı baraj nedeniyle Şeria Nehri’nin sadece yüzde 4’ü denize dökülüyor. İsrail, Filistin’in de kullanması gereken suyun yönünü değiştirip kendisi kullanıyor. Hatta Filistin’e kirli su akıtıyorlar... Bir diğer gördüğüm şoke edici şey ise Ölü Deniz’in gerçekten ölüyor olmasıydı. İsrail, mineral ticareti dolayısıyla Ölü Deniz’den su çekiyor. Bu nedenle Ölü Deniz’in seviyesi her yıl 1 metre azalıyor. İsrail’in en büyük endüstri kolu bu hatta.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler