Sivil Toplum Örgütleri, AİHM kararını Hasankeyf'te protesto etti

Sivil Toplum Örgütleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Ilısu Barajı'nın suları altında kalma tehdidi altında olan Hasankeyf ile ilgili başvuruyu reddetmesine Hasankeyf'te tepki gösterdi.

Yayınlanma: 01.03.2019 - 14:29
Abone Ol google-news
STK'ler yaptıkları açıklamada, "Hasankeyf`te Sosyal, Ekolojik ve Kültürel Kırımın amaçlarını kuşaktan kuşağa anlatacağız. Bu kötülüğün aktörleri tarihte bu güzelim mekânları yok edenler olarak yerlerini alacaklar. Geç kalındı, artık sona gelindi demeden Hasankeyf'i yaşatmak için hep beraber ses olalım" çağrısında bulundu.

AİHM'in, Batman'ın Hasankeyf ilçesindeki Ilısu Barajı inşasının kültürel mirasa zarar verdiği gerekçesiyle yapılan başvuruyu reddetmesi üzerine, Diyarbakır ve Batman Sivil Toplum Örgütleri(STK) bugün Hasankeyf'te eylem yaptı. Hasankeyf Yaşatma Girişi, Ekoloji Hareketi, Demokrasi Platformu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği(TMMOB), Eğitim Sen, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), İnşaat Mühendisleri Odası(İMO), İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) Batman ve Diyarbakır şubeleri önceliğindeki STK'ler tarafından yapılan basın açıklması saat 12:00'da Hasankeyf seyir alanında yapıldı. 

" Hasankeyf Yaşayacak, Dicle Özgür Akacak!" çağrısıyla yapılan eylemde doğa, kültür ve tarih soykırımına karşı mücadele kararlılığı vurgulandı. Doğa ve kültürü sahip çıkacaklarını belirten STK'ler, AİHM kararının hukuki olmadığını ifade edildi. Ilısu Barajı'nda su toplansa bile mücadeleden vazgeçilmeyeceği belirten açıklamada, " Ilısu Projesini durdurulmasını, başaracağımıza halen inanıyoruz. Su tutsa bile, suyun bırakılmaması için mücadeleye devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Proje tamamlansa bile barajın yıkımı için mücadeleye devam diyeceğiz" denildi.
 
"Ekonomik ve siyasi çıkarlarda boğulmak üzere"

Yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde;
 
"Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, günümüze kadar korunabilmiş 12 bin 
yıllık Hasankeyf, bütün itiraz ve engellemelere rağmen maalesef bu gün yok olmakla yüz 
yüze. Dicle nehrinin kenarında bulunan bu kültürel ve doğal miras belli çevrelerin ekonomik ve siyasi çıkarlarında boğulmak üzere. Hasankeyf’i yaşatmak için yapılan girişimler, hazırlanan raporlar, sesini yükselten tüm kesimler baskıcı rejim tarafından susturulmaya, bastırılmaya çalışılmıştır. Bölgede gerçekleşen çatışmalı süreç de fırsat bilinip Hasankeyf’in ölümü hızlandırılmıştır. 
 
"Talan edilmesine göz yumulmuştur"
 
Bu cinayeti durdurmak için ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşların üzerlerine düşen görevi yerine getirmelerini daha önce de ifade ettik. Hasankeyf, UNESCO`nun on kriterinden dokuzunu yerine getirmesine rağmen ne Türk Hükümeti`nin ne de Unesco`nun Dünya Miras Listesi`ne alınması yönünde bir girişimi olmamıştır. Yine geçtiğimiz günlerde AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ, 2006 yılında Hasankeyf’teki kültürel mirasın korunmasına ilişkin yapılan başvuruyu “Kültür mirasının korunmasına yönelik Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) dayandırılabilecek genel bir bireysel hak bulunduğuna dair Avrupa Konseyi üye ülkeleri arasında bir görüş birliği ya da eğilim şimdiye kadar söz konusu olmamıştır” diyerek başvurunun AİHS kapsamına girmediğine hükmetmiştir. Bir kez daha tarihi mirasın talan edilmesine göz yumulmuştur.Hükümet ve sermaye grupları Ilısu projesi etrafında kenetlenmiş, yüzyılı tamamlayamayacak bir baraj için 12 bin yıllık tarihi talan etmiştir.
 
 
"Bölge insansızlaştırılmıştır"
 
Yöre halkı göçe zorlanmış, bölge insansızlaştırılmıştır. Böylece tarihi kent şantiye alanına daha rahat dönüştürülmüştür. Tarihi doku patlayıcılarla yerinden koparılmıştır. Vadiler doğal yapısını kaybetmiş, ağır iş makinelerine mahkûm edilmiştir. Projenin sonlanması yolunda tarihi eserler yerlerinden kopartılıp taşınmıştır. Keşfedilmemiş mağaralar, ilk kez gün yüzüne çıkarılabilmiş tarihi eserler yağmalanmıştır. Tüm bunlara seyirci kalan hükümet organları suç işlemiş ve bu suçu işlemeye devam etmektedir.
 
"Karşı çıkmaya devam edeceğiz"
 
Bilinçli bir şekilde Toplumun hafızası ve mirası yok edilmeye çalışılsa da Hasankeyf’i binlerce 
yıllık tarihiyle hatırlatmaya ve bu talana karşı çıkmaya devam edeceğiz. Ilısu Barajı Projesi’nin bitmesi ile 250’ye yakın höyük, 5 binden fazla mağara, tarihi camiler, minareler, kilise kalıntıları, sahabe kabirleri, türbeler, tarihi köprüler gibi eşsiz değerler sular altında kalacaktır. Tarihi eserlerin taşınarak tarihi kenti yeniden kurma girişimleri beyhudedir. Bu işleme başlanıldığı andan itibaren tarihi yapı zarar görmeye başlamıştır. Elverişsiz koşullar altında taşınan eserler tahrip olmuştur. Yıkımlar ve tahribatlar birkaç eserin kurtuluşunun arkasına gizlenemeyecek kadar büyüktür. Hasankeyf ilçesinin yüzde 90 gibi büyük bölümü barajdan etkilenecek, aralarında köy ve mezraların da bulunduğu 199 yerleşim yeri sular altında kalacaktır. Barajda su tutulmaya başladıktan sonra bölgede iklim değişikliği yaşanacaktır. Yöreye özgü canlı çeşitliliği yok olmakla karşı karşıya gelecektir.
 
"Ekolojik olarak büyük yıkım"
 
Ilısu Projesi sosyal açıdan da büyük bir facia getirecektir. Bu coğrafyada yaşayan yaklaşık 80 bin insanın yaşam kaynaklarının yok edilerek yoksulluğa mahkûm edilmesi anlamına 
gelmektedir. Köylerden civar kentlere yapılan göçler tarımsal üretimi büyük oranda yok 
edecektir. Kent yaşamını da ki şimdiden hissedilebiliyoruz, olumsuz etkileyecekti.
Coğrafyamızın önemli bir kısmını su altında bırakmayı hedefleyen Ilısu Projesi, ekolojik 
olarak büyük yıkım ve tahribatlara neden olacağı ortadadır. 
 
 
"Basra Körfezine kadar yaşama darbe vuracak" 
 
Sadece Türkiye coğrafyasında değil Ortadoğu`da da neredeyse bütün nehirler doğal özelliğini kaybetmiştir. İnsan eliyle yapılan suni müdahalelerle planlanan baraj gölüyle bölgesel iklimin de değişeceğini Fırat nehrinden anlayabiliriz. Basra Körfezine kadar Dicle boyunca yaşama darbe vuracak Ilısu Projesi, ekonomik rant ve Ortadoğu özelinde siyasi çıkarlar için yapıldığı açıktır. Ilısu barajı projesinin ortaya çıktığı günden bu güne her türlü itiraza rağmen yapımına devam 
edilmiştir. Ancak bizler direnişten vazgeçmeyerek birçok kesim tarafından imkânsız gibi görüleni, yani Ilısu Projesini durdurulmasını, başaracağımıza halen inanıyoruz. Ilısu Barajında su tutulmasına engel olmak için yine sesimizi yükselteceğiz. Su tutsa bile, suyun bırakılmaması için mücadeleye devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Proje tamamlansa bile barajın yıkımı için mücadeleye devam diyeceğiz. 
 
"Kuşaktan kuşağa anlatacağız"
 
Kent ve doğa katliamına izin veren, ortak tarihimiz ve ortak mirasımız üzerinden yıkımları
başlatanları biliyoruz, bu mirasın sahipleri olan topluluk ve kültürleri kutuplaştıranları, yıkıp 
tekrar yapmayı politik yatırımlara çevirmek isteyenleri bizler çok iyi tanıyoruz. Hasankeyf`te Sosyal, Politik, Ekolojik ve Kültürel Kırımın amaçlarını kuşaktan kuşağa anlatacağız. Bu 
kötülüğün aktörleri tarihte bu güzelim mekânları yok edenler olarak yerlerini alacaklar. Bunun için Hasankeyf`teyiz, Dicle’deyiz, Gitmiyoruz, Gitmeyeceğiz.
 
"İnsanlığın ortak mirasıdır, herkese aittir"
 
SİZE SESLENİYORUZ, BU SESE KULAKLARINIZI TIKAMAYIN ARTIK! 

BM, AB ve ilgili uluslararası örgütler başta olmak üzere; Sanatçı, Aydın ve Yazarları, Ekoloji 
Hareketlerini, Kent Hareketlerini, Kadın Örgütlerini; STK`lar, Platform ve İnisiyatifleri, duyarlı Siyasi Parti ve Sendikaları, Meslek Örgütleri ve Odalarını, Bütün duyarlı çevreleri ve 
halklarımızı bir kez daha Hasankeyfi sahiplenmeye davet ediyoruz. Bu kent insanlığın ortak mirasıdır, herkese aittir. Bu nedenle bu kentin yıkımının, taşınmasının ve satışının durdurulması için herkesi sorumluluk almaya ve bu kente sahip çıkmaya davet ediyoruz. Hasankeyf yıkılmış yağmalanmış olsa bile hala binlerce yıllık değerini korumaktadır. Geçmişten gelen bu mirası gelecek kuşaklara aktarabilmeliyiz. Geç kalındı, artık sona gelindi demeden Hasankeyfi yaşatmak için hep beraber ses olalım.Tarihimize geçmişimize ve geleceğimize sahip çıkalalım."

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler