‘Mirasımıza sahip çıkmalıyız’

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Süleymaniye Camisi ve Külliyesi bugün çeşitli problemlere sahip. Mimarlık tarihçisi ve restorasyon uzmanı Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, bugün sadece caminin ziyaret edilebilir olmasının ve külliyenin diğer yapılarının ziyarete kapalı veya uygun olmayan işlevlerde kullanılmasının sorunlu bir yaklaşım olduğuna dikkat çekiyor.

Yayınlanma: 03.10.2018 - 23:56
Abone Ol google-news

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Eminönü’ndeki kültürel miras Süleymaniye Camisi ve Külliyesi’ni mimarlık tarihçisi ve restorasyon uzmanı Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ile yerinde inceledik. 2010’da onarılmasına karşın Süleymaniye Camisi ve Külliyesi’nde çeşitli problemler olduğunu gözlemledik. Örneğin caminin dış avlusundan batıdaki sokağa bağlanan anıtsal kapının kemerinin mesnetlendiği sütun başlıklarından biri çatlamış, külliyenin parçası olan imaret kötü durumda. Caminin çevre duvarları üstünde de yapıya zarar veren otlar ve çınar ağaçları büyümüş ve bu bitkilerin temizlenmesi gerekiyor. Yapının da sürekli bakımı yapılmalı.

‘Sadece camiyi görmek yeterli değil’

Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1550-1557 tarihleri arasında Mimar Sinan’a yaptırılan Süleymaniye Camii ve Külliyesi bir bütün olarak 16. yüzyıl Osmanlı yaşamını ve kültürünü yansıtıyor. Ancak, Ahunbay, bugün sadece camiinin ziyaret edilebilir olmasının ve külliyenin diğer yapıları medreseler, sıbyan mektebi, tabhane, darüşşifa ve darülkurranın ziyarete kapalı veya uygun olmayan işlevlerde kullanılmasının sorunlu bir yaklaşım olduğuna dikkat çekiyor: “16. yüzyıl Osmanlı kültürünü yansıtan ve o dönemin doruk noktasında bir mimari olan Süleymaniye Camii ve Külliyesi’nde sadece camiyi görmek yeterli değil. Süleymaniye Camii ve Külliyesi’nin içinde o günkü sosyal sistemle ilgili veriler var. Sosyal yardım, dayanışma, eğitim gibi düşünceler güzel bir mimari ile yansıtılıyor. Böyle bir külliyeyi sunarken onun ilk işlevinin bugünkü insanlara ne söyleyeceğini iyi düşünmemiz ve bu doğrultuda bir değerlendirme ve sunum yapmamız gerekir.”

 ‘Uyumsuz malzemeler mimariyi kapatıyor’

Bilindiği üzere Süleymaniye Camii yamaca yapıldığı için Haliç manzaralı bir terasa sahip. Terasın altındaki sokakta yer alan Bakırcılar Çarşısı’ndaki dükkânlara dikkat çekiyor Ahunbay: “Dükkânların bir kısmı yıkılmış; arada boşluklar, oyuklar oluşmuş, bazıları eve dönüştürülmüş ama kötü durumdalar. Dükkânların üzerindeki uyumsuz malzemeler esas mimariyi kapatıyor. Bakırcılar Çarşısı’nda eskiden bakır işleniyormuş, pirinç ustaları varmış burada. Şimdi sokağın bir bütünlüğü yok. Bu sokağa araç park edilmemeli ama edilmiş. Bazı yapılarda graffiti bile var!”

‘Mimar Sinan’ın evi artık yok’

Ahunbay, 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin mali sebeplerden dolayı vakıf mülklerinin bir kısmını sattığını, Süleymaniye Külliyesi’nde de bazı dükkânların satıldığını belirtiyor: “Süleymaniye Külliyesi Hamamı 1930’larda bir Musevi tüccara satılmış. Uzun yıllar depo olarak kullanılmış. 1980’lerin başında Vakıflar geri aldı. Restore edildikten sonra turistik kullanıma açıldı.”
Ahunbay ile Mimar Sinan Türbesi’nin yer aldığı Mimar Sinan Caddesi’ne doğru ilerliyoruz. Eskiden türbenin bitişiğinde Mimar Sinan’ın evinin olduğunu şimdi ise göremediğimizi söylüyor Ahunbay.

İkindi sonrası güreş

Padişahın ruhuna sürekli Kuran okunan Darülkurra da kapalı. Kadıların yetiştiği Dar-ul Hadis ise açık ancak ziyarete kapalı. Ahunbay, “Dar-ul Hadis’te dershanenin 1950’lerdeki restorasyonu sırasında Ali Saim Ülgen, pek bir veri olmadığı için Prof. Sedad Hakkı Eldem’e mektup yazarak yardım rica etmiş. Çok veri kalmadığı için bu şekilde onarılmış” diyor.
Dar-ul Hadis’in giriş kapısı ile Darülkurra arasında kalan geniş alan bugün bir bahçe. Ahunbay, “Evliya Çelebi buranın güreş yapılan bir meydan olduğunu, ikindiden sonra pehlivanların güreş yaptığını yazmış, spor alanıymış” diyor.

Süleymaniye Kütüphanesi ise bugün tarihi İstanbul kütüphanelerinden toplanan yazma eserlerle dolu ve araştırmacılar tarafından yoğun olarak kullanılıyor. Darüşşifanın da kütüphaneye bağlanması düşünülüyor. Darüşşifanın bir an önce açılarak, hem araştırmacıların yararlanmasının hem de Süleymaniye’yi ziyaret edenlerin görmesinin sağlanmasının iyi olacağı açık.

Sonuç olarak, Süleymaniye Camisi ve Külliyesi’nin belli yerlerinin bütünlüğünü kaybettiğini belirten Ahunbay, “Burayı kültürel bir bakışla değerlendirmemiz lazım. Doğru kullanımla ziyarete açarak anlam ve önemini anlatmalıyız. Bu atlanmaması gereken bir kültürel hizmettir. Süleymaniye Külliyesi’ni anlatan ve sanatını gösteren bir tek cami var. Diğer yapılara giremiyoruz, kapalılar. Toplum olarak böyle bir mirasa sahibiz ancak yeterince bilmiyor, tanımıyoruz. Anlamamız ve tarihi eserlerimizi sevmemiz lazım. Kapalı kapılar olmamalı. 16. yüzyılda bu ölçekte, kapsamda bir külliyeyi başka yerde görmüyoruz, hikâyesinin tam ve doğru anlatılması lazım. Bu güzelliğin korunması için daha iyi yansıtılması, anlatılması gerekiyor” diyor.

‘Tabhane müftülüğe tahsis edilmiş’

Külliyenin diğer parçalarını da tek tek geziyoruz. Osmanlı döneminde misafirlerin ağırlandığı yer olan Tabhane’yi ziyaret etmek istiyoruz ancak özel güvenlik “burası ofis giremezsiniz” diyor. Tabhane, müftülüğe tahsis edilmiş. Tabhanenin duvarında “İstanbul Müftülüğü Ek Hizmet Binası” yazıyor. Ahunbay, Tabhane gibi evrensel değer taşıyan kültürel mirasın herkese açık olması gerektiğini vurgulayarak “Tabhane müftülüğe tahsis edilmiş. Hacca gidenlere kurs vermek ilk işleviyle alakası olmayan bir işlev. Bu işlevin gözden geçirilmesi lazım. Tabhane’nin dış duvarından bir incir ağacının dalları sarkıyor. Bu ağacın kökleri duvarı parçalar. Kullanıcıların yapıyı sürekli izlemeleri, korumaları gerekir” diyor.

‘Sıbyan Mektebi’nde lokanta bacası!’

Yetim erkek çocukların yetiştirildiği Sıbyan Mektebi’nin 9 aydır kapalı olduğunu ve restorasyondan sonra sergi salonu olarak kullanacaklarının bilgisini ediniyoruz. Ahunbay ise 16. yüzyılda çocuklar için yapılmış bir vakıf yapısının çocuk kitaplığı gibi bir kullanımla değerlendirilmesinin daha doğru olacağını söylüyor. Sıbyan Mektebi’nin çevresi ise lokantalarla çevrili. Köşedekinin saçağı çirkin bir görüntü yaratıyor; bacası da Sıbyan Mektebi’nin camiye bakan cephesine yapıştırılmış!

Külliyenin tüm parçaları:

-Cami

-Evvel, Sani, Salis, Rabi, Darül hadis medreseleri

-Mülazimlar medresesi

-Hamam

-Kanuni türbesi

-Hürrem Sultan türbesi, Türbedar odası

-Kervansaray

-Mektep

-Bimarhane

-Tıp medresesi

-Darüzziyafe (İmaret)

-Tabhane


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler