Delirmiş kalabalığın uzağında, çılgınca...

Art Diktatör’ün müziği, konserin vuku bulacağı yerle muazzam örtüşüyor.

Yayınlanma: 13.10.2018 - 22:33
Abone Ol google-news

(Fotoğraf: Anıl Yurdakul)

Yeşilçam Sokağı’nın dirseğindeki Beyoğlu Pendor Corner’in önü her zamankinden kalabalık. Halep Pasajı’nın arka kapısının yanındaki duvar boyunca dizilmiş üç sıra masa, aynı şekilde karşı sırasında da sağlı sollu; daracık sokak tıklım tıklım. Harabe duvarlar, mütevazı kılıklı insanlar, çift taraflı koca branda güneşliklerle kapatılmış daracık sokak atmosferi, hepsinden de öte çalan müzikler. Sanki her şey 25 yıl öncesinde donmuş, zaman durmuş. Londra’nın arka sokaklarında bile rastlanmayacak kadar eskiyi canlandıran mekân Pendor Corner.

Art Diktatör’ün müziği, konserin vuku bulacağı yerle muazzam örtüşüyor. Balo Sokak’a bükülen sokak dekorumuz: dikilen hayat kadınları ile müşterileri arasında geçen hararetli pazarlıklar, arka planda seğirten travestiler ve el arabasıyla iki satıcı, biri patlamış mısırcı, diğeri tatlıcı.   
Garsonlar bira siparişlerini karşılamakta zorlanıyor. Bizi içeriye taşıyan dört basamaklı merdiven ve karanlık koridor yerine içerideki barın penceresinden servis yapıyorlar.

Adanmış iki figür

İçerisi ise nohut oda bakla sofa; mimari olarak tam bir ev planı. Kapının karşısında, iki taşıyıcı kolon arasına kurulmuş minik sahne. Barın arkasındaki televizyonda mütemadiyen erken dönem Charlie Chaplin oynuyor, playlistte The Cramps, Type O Negative, Dead Kennedy’s... Her şey doğal seleksiyonu içinde yürüyor; gecenin en güzel tarafı da canlı müziğe rağmen giriş beleş.

Gece yarısına az kala başlayan konserin açılış parçası “Fulci Lives! / Zombie” iki bölüm. “Aybaşı”nın ardından bir Trans-X klasiği geliyor: “Living On Video”.

İstanbul çıkışlı Art Diktatör, iki kişi. Yeraltı müzik âleminin kült figürü Hakan Nurcanlı (eski Neoplast ya da namı diğer Mezarses) ile eşi Adviye. Türüne sadık, adanmış iki figür onlar; nesli tükenmeye yüz tutmuş, koruma altına alınması gereken iki karakter. Artık Bodrum’da yaşıyorlar, delirmiş kalabalıktan uzakta. Sadece konserden konsere seyahat ediyorlar.   
Sahnede minimal bir ekipman kullanıyorlar; Adviye’nin önündeki midi klavye, vokal yapan Hakan’ın çaldığı bas, bir de davul makinesi. Ama kostümler janjanlı: Eyes Wide Shut filminden fırlamış kıyafetiyle Adviye, Amerikan güreşçi maskesi, fetiş nesnelerle bezenmiş kıyafeti ve Batman peleriniyle Hakan.  

Enerjisi yüksek

“Van Gölü Canavarı”ndan sonra gelen Sisters Of Mercy parçası “Alice” ile izleyicileri zaman makinesine bindiren ikilinin repertuarında Neoplast parçaları da var, ama eskiye göre daha robotik bir sound kullanıyorlar. Parçalarda elektronik IDM duygusu ağır basıyor. Arka arkaya gelen orijinal parçalar sonrasında Indochine parçası “L’aventurier” ile mekân buram buram gotik, Avrupa diskosu, metal, punk, metal ve korku filmi müzikleri kokuyor. Hakan’ın çizgi roman karelerine benzeyen fantastik çizimleri arkadaki perdeye yansıyor mesai boyu.

Sonlara doğru hem eskilerden hem de çıkacak olan albümden şarkılar yan yana geliyor. Parçalar kısa ama enerjisi yüksek; sahne önünde durmaksızın müziğin ruhuna uygun dans eden birkaç kişi var. Bunlardan Alaca Katarsis lakaplı biri “Çişş Bebeğim”e eşlik ediyor vokaliyle. Son parçanın adı

“Devrim.”

Bis isteyenleri “çişimiz geldi” diyerek püskürttükten sonra sahnenin yanındaki masada satılanları anons ediyor Hakan: 

- “Tişörtlerimizi toplum içinde göğsünüzü gererek giyebilirsiniz.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler