Şener Şen hayatını anlattı: İşçi de oldum, işportacı da

Brand Week İstanbul etkinlikleri önceki gün Zorlu PSM’de başladı. Etkinliğin Onur Konuğu Şener Şen hayatının dönüm noktalarını anlattığı bir söyleşi için sahnedeydi

Yayınlanma: 08.11.2018 - 23:16
Abone Ol google-news

Bu yıl “Sınır Tanımayan Fikirler” temasıyla Zorlu PSM’de gerçekleştirilen Brand Week İstanbul etkinliğinin “Onur Konuğu” olan usta oyuncu Şener Şen, yazar ve seslendirme sanatçısı Yekta Kopan’ın moderatörlüğünde izleyici karşısına çıktı ve hayatının dönüm noktalarını anlattı, başından geçen ilginç anektodları paylaştı.

77 yaşında olduğunu belirten Şen, “İnsan, hayatını kendi dizayn etmiyor. Yaşam şartlarınız, geldiğiniz çevre ve hangi ailede doğacağınıza da siz karar vermiyorsunuz. Tabii ki ileride kişiliğinizi etkileyen olayların kaynağı aile, anne, baba, çevre ve bulunduğunuz ortam. Babamın işi nedeniyle Adana’dan 1950’lerde buraya, Türkiye’nin ilk gecekondu semti Zeytinburnu’na geldik. Bir fabrika kuruluyordu. Babamın esas mesleği marangozluk ama aynı zamanda fabrikada ustalık da yapıyor. Öyle, bir fabrikanın kuruluşu için geldik” diye konuştu. Yeşilçam sinemasında çok sayıda filmde rol alan, babası Ali Şen’in yaşadıklarına şahit olduğu için, sinemaya daha geç başladığını söyleyen Şen, “Sinemaya sonra başlamamın nedeni babamdır. Sinemayı asla istemedim hayatım boyunca. Yardımcı roller oynadığı için parasını pek alamazdı. Alsa bile düşük para alırdı. Evde bir tek o çalışıyordu. Evin geçimi, babamın sinemadan aldığı yevmiyeye bağlıydı. Bazen alamıyordu. Alırsa yemek yeniyor” değerlendirmesinde bulundu. Sık sık garanti maaş alabileceği bir iş istediğinin de altını çizen ünlü oyuncuya Kopan’ın takılması kaçınılmazdı: “Yani senin olayın maaş, değil mi abi?”

İşportacı da oldu, işçi de

Başarılı oyuncu, öğretmenliğin öncesinde fabrika işçiliği, işportacılık ve pazarcılık yaptığının altını çizerek, canlandırdığı tüm karakterlerin temelinin de bu işler olduğunu vurguladı. Güneydoğu illerinde iki yılı aşkın öğretmenlik yaptıktan sonra oyunculukta karar kıldığını söyleyen Şen, yine de sinema istemediği için Şehir Tiyatroları’na başvurmuş. Şen tiyatroya giriş macerasını şu sözlerle anlattı: “Darülbedayi yani usta-çırak metoduyla oyuncu olunan bir yer. Ben ona güvendim. Çünkü benim tiyatro eğitimim yok. Meğerse ben oraya gidene kadar usul değişmiş. Eğitimi olmayanları almıyorlardı. Bana da olmaz, ‘Sizi alamayız’ dediler. ‘Başka türlü çalışan yok mu burada?’ dedim. ‘Figüran, sözsüz kalabalıklara ihtiyacımız oluyor bazen. Bir oyun için dışarıdan da oyuncu alıyoruz” dediler. Öyle olayım, dedim. ‘O da şimdi yok’ dediler. Tam kapıdan çıkarken, hayatımın dönüm noktası olabilir, dönüp dedim ki, ‘Peki parasız çalışabilir miyim?’ Ben kendime bir yer edineyim. Bendeki bu coşkuyu görünce, onlar da heyecanlandı ve başla dediler. O şekilde başladım.” Sinemaya figüran olarak giriş yapan ve Kartal Tibet, Kadir İnanır, Cüneyt Arkın gibi star isimlerle aynı kadrajı paylaşan Şen, Ertem Eğilmez tarafından “Hababam Sınıfı” filminde “Badi Ekrem” karakteri için seçilme sürecini de anlatarak, “Hababam Sınıfı, Türk sinemasının dönüm noktalarından biridir, seyirciyle ilişki kurma açısından. Türk sinemasının geleneksel olarak halkla iyi bir ilişkisi var. Fakat Hababam Sınıfı’nda bu iyice tavan yaptı. Bu kadar beğenilen, uzun süre vizyonda kalan film olmadı” değerlendirmesinde bulundu.

‘İyi senaryo yok’

Kendisine hep sorulan bir soruyu bir kez de Yekta Kopan’ın sorması üzerine neden son yıllarda sadece Yavuz Turgul ile çalıştığını ise şöyle nedenselleştirdi usta aktör: “Bana gelen her senaryoyu okurum. Biraz beğeneceğim bir şey olsa, oynayacağım. Biliyorum, ben de faniyim. Gelip gidiyoruz. Biraz daha film yapsam ne iyi olur. Ama beğenmediğim bir şeyi de yapamam. Onun için Yavuz ile tekrar buluşmamızın nedeni bu.”
Sanatçı, moderatörlüğünü Yekta Kopan’ın yaptığı, görüntü ve fotoğraf çekilmesine izin verilmeyen etkinliğin sonunda izleyicilerin sorularını yanıtladı. l Kültür Servisi


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler