İki büyük usta hâlâ yol gösteriyor

Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk ile gazetemiz çizerlerinden Turhan Selçuk, ölümlerinin 6. yılında Hacıbektaş’ta düzenlenen törenle anıldı.

Yayınlanma: 19.06.2016 - 22:08
Abone Ol google-news

 

İlhan ve Turhan Selçuk için ilk tören Hacıbektaş’ta Çilehane Tepesi’ndeki gömütleri başında yapıldı.

İki aydınlanma çınarı, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk ile gazetemiz çizerlerinden Turhan Selçuk, ölümlerinin 6. yılında Hacıbektaş’ta düzenlenen törenle anıldı.

İlk tören Hacıbektaş’ta Çilehane tepesindeki Selçuk kardeşlerin mezarları başında yapıldı. Açılış konuşması yapan Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu, İlhan ve Turhan Selçuk’u toprağa verdiklerinde her ikisinin de başına birer çınar diktiklerini, bu çınar ağaçlarının her bir dalının bilgelik, hoşgörü, Cumhuriyet ve yurt sevgisi ile yüklü olduğunu söyledi. Selmanpakoğlu, “Bu iki çınar ağacının birbiriyle kucaklaşmasını amaçlamıştık. Biri Turhan Selçuk’u, biri de İlhan Selçuk’u simgeliyordu. Amaçladığımız gibi çınarlar büyüdü, Turhan ve İlhan Selçuk birbirine kavuştu” diye konuştu.

‘Yerleri doldurulmaz’

Turhan Selçuk’un kızı Aslı Selçuk ise konuşmasında Turhan ve İlhan Selçuk’un yaşamları boyunca emekçinin, halkın, ezilmişlerin yanında yer aldığına dikkat çekti. Aslı Selçuk “İkisi de yılmaz birer Atatürkçüydü. Turhan ve İlhan Selçuk dünyamızdan bir kere geçtiler. Bıraktıkları izler ülkemizin dışına da ulaştı, yerleri kolay kolay doldurulmaz” dedi.

‘Önce gazeteciydi’

Turhan ve İlhan Selçuk’un yeğeni Baba Zula grubundan Murat Ertel, dayılarının çok sevildiğini bildiğini ancak onlardan nefret eden bir kitlenin var olduğunu söyleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ama onları sevenlerin sevgisi, bu nefreti aşacaktır. Çünkü onlar sanat içinde büyüyen idealleri için yazan, çizen ve bu sayede ölümsüzlüğü bulan insanlardı. Onlardan nefret edenler ise padişah da olsalar, sultan da olsalar ne dedikleri anlamsız kalacaktır.”

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve yazarımız Orhan Erinç ise konuşmasında Turhan ve İlhan Selçuk ile olan dostluk ve arkadaşlığına vurgu yaptı. Erinç “İlhan Selçuk’la 1957 yılında tanıştım. 1960 yılında ise kapı yoldaşı oldum. Ağabey-kardeş, usta-çırak ve yönetici-sorumlu ilişkisi çerçevesinde yılları birlikte geçirdik” diyerek, İlhan Selçuk ile ilgili şunları söyledi:

“İlhan ağabey önce gazeteciydi. Gazetecinin öncelikli görevi halkı bilgilendirmekti. Ben yazıişlerinde yöneticiyken, bazı siyasilerin demeçlerinde haber değeri görmez, çöpe atardım. Ertesi gün İlhan Ağabey yazıişlerine gelerek benim çöpe attığım demece yazısında yer vereceğini, ama demecin gazetemizde yer almadığından yakınarak şöyle derdi: ‘Ben şimdi bir de Cumhuriyet okurlarına bu siyasinin demecini mi tekrarlamak zorunda kalacağım.’ İlhan Ağabey dar bir cepheleşmeyi hiçbir zaman savunmadı. Hep cepheyi genişletmekten mevzi ve yandaş kazanmaktan yanaydı. Biz de şimdi gazete olarak bunu yapmaya çalışıyoruz. İlhan ağabeyin yazdıklarının, Turhan ağabeyin çizdiklerinin bugün de geçerliliğini koruduğunu görüyoruz. İlhan Ağabey’in yazdıklarının bugün Cumhuriyet portalında tıklanma sayısının çok olması da bunu gösteriyor.”

Şiirli anma..

Turhan Selçuk ile de 1960’larda tanıştığını uzun süre birlikte çalıştıklarını belirten Erinç, Turhan Selçuk’a ait duygularını Güner Altıntaş’a ait bir şiirle dile getirdi:

“1922’de doğmuş, 1947’de batırmıştı fırçasını mürekkebe. Kalın ve eksiksiz bir çizgi çekti ömrü boyunca yakın tarihin üzerine. Saydamdı mürekkebi, film şeridi gibi görülüyordu altındaki. 60 yıl değiştirdi mürekkebini bu kez siyah ve örtücü bir mürekkepti. Ömrü boyunca çizdiği saydam çizginin sonuna bu mürekkebi koydu.”

Kartal Belediye Başkanı Dr. Altınok Öz de törene katılarak Selçuk kardeşlere ilişkin duygularını şöyle anlattı:

“Atatürk’ün yanında giden iki aydınımızı anıyoruz ama Atatürk’e sarhoş diyen bir anlayışla yönetiliyoruz. Emperyalizme karşı çıkan, Atatürk ve yurt sevgisi ile yoğrulmuş bizlere biraz ağır geliyor ülkenin içinde bulunduğu durum.”

Öğleden sonra ise Kültür Merkezi’nde İlhan ve Turhan Selçuk’u anlatan belgeseller izlendikten sonra panele geçildi. Panelde yazarımız Şükran Soner, öğretim görevlisi ve sanatçı Prof. Süleyman Saim Tekcan ve Murat Ertel konuştu. Prof. Pekcan, resim ve çizgi dünyasının Turhan Selçuk gibi bir dahi görmediğini belirterek “Abdülcanbaz’ın tiyatro eserini de izledim. Turhan Selçuk muhteşem bir piyes yazarıdır aynı zamanda, tiyatro tarihine de geçmiştir. İlhan Ağabey’in bir yazısını hatırlıyorum ve hiç unutmuyorum. ‘Yüce İslamın Yüz Karası’ diye Fethullah Gülen’i anlatan bir yazı yazmıştı. Muhteşem bir öngörüydü. Çünkü bugün yaşadığımız günleri o yazıda tablo gibi gözümüze sokmuştu. Bu gibi insanlar öldüklerinde naaşları başında bize ‘hakkınızı helal ediyor musunuz?’ diye sorarlar. Bizler de sanki çok hakkımız geçmiş gibi ‘helal’ olsun deriz. Halbuki bizlerin aydınlanmasında hakkı ve emeği olan bu insanlar bizlere hakkını helal ediyor mu acaba?”

‘Bu nasıl incelik’

Yazarımız Şükran Soner de şunları kaydetti: “Turhan ve İlhan Selçuk’un çıktığı dönemde Türkiye’nin yüz akı pek çok aydın yetişmiştir. Bu aydınların müthiş bir uyumu, dostluğu, söz ve düşünce birlikteliği vardı. Bu aydınlar fikren birbirini beslerdi. O yıllarda Türkiye’nin düşünce açısından uçuşa geçmesi boşuna değildi. Turhan Ağabey müthiş bir sanatçı olmasına karşın yaşadığımız çarpıklıkları bize basit ama bir o kadar zekice analizini yapardı. Turhan Selçuk gibi bir deha aynı zamanda çok da mütevazıydı. Benim gibi isimsiz bir muhabir ile sokak sokak dolaşıp İstanbul’un köpekleri dizisindeki çizimleri yaptı. Üstelik imza da koymadı, bu nasıl inceliktir. İlhan Ağabey’le dostluğum daha eskiye dayanır. Cumhuriyetin romanını yazmayı çok istedi ama Cumhuriyeti yaşatma gailesi ona bu fırsatı vermedi. Bu insanlar çok büyük özverileri katlandı. İlhan Ağabe’yi asıl üzen gözaltına alınmak falan değil kendi kuşağında gördüğü topumsal dayanışma ve duygu birliğinin erozyona uğramasıydı.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler