Arif Kızılyalın

Yeni Spor Bakanı, kabine ve 24 can!

11 Temmuz 2018 Çarşamba

Haber bültenleri, ‘büyük yerden gelen’ izinle duyurdu acı haberi: 24 ÖLÜ.
Aslında 24 can gitmişti, 24 evlat, 24 anne, 24 baba, 24 fidan...
‘Güvenli’ saydıkları tren vagonunun kurbanı olmuşlardı.
Bilemezlerdi ki, seçim telaşına düşen bürokratların ray kontrol ihalesini 21 Haziran’da iptal ettiklerini.
Bilemezlerdi ki ‘yol çavuşu’ adıyla rayların güvenliğini sağlayan emekçilerin taşeron sistemiyle devre dışı bırakıldığını.
Adının başında T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) olan Devlet Demiryolları’na güvenmişlerdi.
Düşünememişlerdi artık ülkede T.C’nin sadece iki harften ibaret olduğunu!
Futbolcu adayı Oğuz Arda Sel de bilemezdi, babası Hakan Sel de, 10 aylık Beren bebek de! Bilemezlerdi, Ulaştırma ve Haberleşme diye başlayan bakanlık denetimindeki bir trende can vereceklerini... Öyle bir bakanlık ki; ne ulaştırabildiler kendilerine güvenen yurttaşları sevdiklerine, ne de kazadan acılı ailelere sağlıklı haber akışını sağladılar. Tek bildikleri, OHAL’e, KHK’ye güvenip, kazaya yayın yasağı getirmekti; belli ki, canlı yayınlara katılacak Çorlu halkının, “Yol çavuşları işten çıkarıldı.. Bölgeye ambulanslar gecikmeli geliyor” demeçlerinden çekinmişlerdi. Ve bastılar yasağı; gerçekten de Ulaştır-ma, Haberleş-me Bakanlığı olmuştu bu kurum!

***

Böyle bir haftaya başladık. Ne, artık sıkı bir ‘Avrupa Şampiyonası’na dönen Dünya Kupası ile ilgilenebiliyoruz, ne bisiklet dünyasının 1 numaralı organizasyonu Tour de France ile. Oysa, çaylak Kolombiyalı Gaviria’nın babası yaşındaki isimleri nasıl solladığı üzerine sayfalarca yazı yazılır. Yine, yürütme yetkisi elinden alınan
TBMM’deki sporcu kökenli isimleri yazmak istemiştim haftaya girerken. Ve yeni Bakanlar Kurulu’nu.
İsterseniz 16 yeni Bakan’a kısaca bir ‘BAK’alım. Görünen o ki, özel sektör işin içinde. Sağlık, Medipol grubuna endeksli, eğitim Maya okullarının sahibine, turizm de Cruise gemi ile ünlenen bir iş insanına bağlandı. Umarım bu 3 Bakan Bey, özel sektöre veda ederler haksız rekabete yer vermeme adına. Sporun başına ise Spor Toto Teşkilat Başkanı Mehmet Kasapoğlu geldi. Oysa, Hidayet Türkoğlu, Hamza Yerlikaya, Faruk Özçelik ve Göksel Gümüşdağ’ın isimleri geçmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanırım sporun icrasından ziyade ekonomisini önemsemiş olsa gerek, Spor Toto’nun başındayken kulüplerle iyi geçinen, öteki branşlara da maddi kaynak yaratan Kasapoğlu’nu seçti. Elbette Kasapoğlu tercihinde, bu ismin akçeli hiçbir skandala karışmamış olması önem taşıyor.
TBMM’deki sporcu kökenli yeni vekillere gelirsek; işte onlar biraz sıkıntılı.
Örneğin Kenan Sofuoğlu, dünyaca ünlü bir motosikletçi. Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etti, en verimli çağında da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘isteği’ ile TBMM’ye girdi. Buraya kadar her şey normal. Nasılsa artık vekillikte kimse üniversite eğitimi, yöneticilik vasfı aramadığı için bir milli sporcunun motor selesinden inip, Meclis koltuğuna oturmasına kimse laf edemez.
Ancak, muhafazakâr yapıdaki bir partinin milletvekilinin, TBMM’ye vergi muafiyetindeki 4 milyon TL’lik Lamborghini ile gelişi ne denli doğru onu bilemedim. Bir kısım, “Kazandığı para ile aldığı araca kimse laf edemez” diye savundu Kenan Bey’i. Gerçekten de motosikletçiler iyi para kazanıyor, ama 1.604 TL asgari ücret alan çoğunluğun oyları ile TBMM’ye gelen bir milletvekilinin debdebeye yol açacak gösterişteki aracıyla Gazi Meclis’in otoparkını, Formula 1’in PADOK alanına çevirmeye hakkı var mı? Kaldı ki, seçim faaliyetleri sırasında Kur’an’dan, 40 hadisten dem vuran aynı kişinin, Lamborghini’yi tüm Türkiye’nin gözüne sokması ne denli doğru onu hiç kestiremedim. Ertesi gün, İtalyan yarış aracını bırakıp motorla Meclis’e gelen -ki normali bu- Sofuoğlu’nun sponsor armalı kaskı ile gazetecilere fotoğraf vermesine de yorum getiremedim. Ve aklıma geçenlerde okuduğum Nehcü’l Feradis’teki bir bölüm geldi: (Bkz. J.Eckmann-Baki Aktan 5. bap, 164. varak), “.. Muhammed Resulullah, Hz. Fatima’nın uyuduğunu gördü. Fatima’nın üzerinde deve yününden dokunmuş bir hırka vardı ve Peygamber ‘Bu dünya, zevk ve keyif yeri değildir, burada keyif süren, öteki dünyada azap çeker..’ dedi..”
Ne diyelim, Kenan Bey için de, “Meclis’teki görevim Erdoğan’a karşı yapılacak saygısızlıkları savuşturmak” diyen Alpay Özalan Bey için de çok şey yazılabilir, söylenebilir.
Ama dedik ya.. 24 can öyle bir canımızı yaktı ki, sözler boğazımızda tıkanıp kalıyor. Bugünlük bu kadar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni TFF Başkanı! 20 Nisan 2024
Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları