‘Erkeğin okumuşu kadı kadının okumuşu cadı’

18 Eylül 2018 Salı

4 Eylül Salı günü bu köşede çıkan “Atatürkçülüğe dönüş” yazısı şöyle bitiyordu:
“Görünen o ki biat kültürünü kökleştirme amacına yönelik, dogmacı, ezberci, tabularla dolu, hurafeleri yücelten bir milli eğitim, bundan böyle Atatürkçülük etiketiyle sunulmaya çalışılacaktır.
Yerseniz!”
Gözlemi doğrulayan haber çok gecikmeden geldi. 9 Eylül tarihli Cumhuriyet’te
belirtildiği üzere, “öğrencilerin tercih etmek zorunda oldukları imam hatip okulları sayısı 253, imam hatip ortaokulu sayısı 557 artırılırken genel ortaokul, lise ve bunların öğrenci sayısı azaltılıyordu”.
Bilindiği gibi, velilerin çoğunluğu, çocuklarının imam hatiplere gitmesini istemediği halde eğitimi tümüyle dinselleştirmek amacını güden MEB, insanları bu tercihi yapmaya icbar edecek zorlamalar peşindeydi. Son haber bunun yeni bir örneği.
Öğrenciler Anadolu liselerini tercih ederken bunların sayısı azaltılıyor ve talep olmayan imam hatipler sürekli artırılıyor.

***

Yine Cumhuriyet’te geçen salı yayımlanan son haberde belirtildiğine göre MEB’in, okulların açılması ve kapanmasına ilişkin esasları düzenleyen yönetmeliğindeki “çok programlı Anadolu lisesi, teknik eğitim merkezi ve mesleki eğitim merkezinde karma eğitim yapılır” maddesi kaldırılarak, karma eğitimden harem-selamlık eğitime dönüşün önündeki en büyük engel aşılmış bulunmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ve bizzat Milli Eğitim Bakanı, karma eğitimin kaldırılmadığını, yine var olduğunu söylüyorlar.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da aynı yönde bir açıklama yaptı:
-Karma eğitim kalkmış değil!
Açıklama yanlış değil ve ilk bakışta tatmin edici gibi görünüyor. Gerçekten de karma eğitim kaldırılmış değil. Kaldırılan karma eğitim zorunluluğu.
Karma eğitim konusundaki yasal zorunluluğun ortadan kaldırılması halinde, hepsi de karma eğitime karşı harem-selamlık düzenini savunan tarikatların cirit attıkları MEB’de kısa sürede durum ne olur dersiniz?
Bu konuda fikir edinmek için Türkçe ezanın kalkması olayını anımsayalım kısaca.
Bilindiği gibi, Türkiye’de 1932 - 1950 yılları arasında minarelerden Türkçe ezan okunurdu. İlk Türkçe ezan 22 Ocak 1932 günü Hafız Yaşar Bey tarafından, Yerebatan Camii’nden okunmuştu. Daha sonra ünlü sanatçımız Hafız Sadettin Kaynak başta olmak üzere, önde gelen başka ünlü sanatçılarımız da Türkçe ezan okumuşlardı.
Kimi çevrelerin bir türlü içine sinmeyen bu uygulamanın kaldırılması için baskıları azaltmak üzere Diyanet’in 18 Temmuz 1932 genelgesiyle ezanın Arapça okunması yasağı getirilmiş ve sonra da bu konuda yaptırım getiren yasal bir düzenleme yapılmıştı.
14 Mayıs 1950 seçimleriyle iktidara gelen DP, ilk icraatlarından biri olarak, 16 Haziran 1950’de yaptığı bir düzenleme ile Türkçe ezan uygulamasına son vermiştir.
O zaman da yapılan uygulama “Türkçe ezanı kaldırmadık” diye sunulmuştu.

***

Bu sav ilk bakışta doğru gibi görünüyordu. Gerçekten de kaldırılan Arapça ezan yasağıydı. Ama daha sonra organize baskılarla, tümden kaldırılan Türkçe ezan oldu.
MEB’e ve iktidara egemen güçlerin emellerini bilenler, bu sefer de ne olacağını rahatlıkla tahmin edebilirler.
Karma eğitim laik eğitimin temel direğidir. Rahatlıkla söylenebilir ki, Cumhuriyetin eğitim hamlesinin temeli olan karma eğitim olmaz ise laik eğitim de olamaz. Çünkü laik eğitimin temelinde cinsiyet eşitliği vardır.
Kısacası karma olmayan eğitim laik de değildir.
Karma eğitime karşı çıkanlar, aslında kadının okumasına karşıdırlar.
Onların kafalarını en iyi, değerli Bozkurt Güvenç’in Türk Kimliği kitabında zikrettiği Osmanlı dönemindeki şu deyiş yansıtır:
“Erkeğin okumuşu kadı
Kadının okumuşu cadı.”
Ama burada Osmanlı’nın da hakkını yemeyelim. O bile laik eğitim kurumları açmıştı.
Cumhuriyetin içine itildiği şu korkunç çelişki batağını görüyor musunuz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları