A. Kadir Paksoy

Metin Demirtaş: İnsana inanımızı diri tutan ozan

26 Eylül 2018 Çarşamba

Her ozanın şiirlerinde başat bir öğe vardır. Kimi ozanda bu iç sıkıntılarıdır. Kimi ozanda yaşam ve ölüm ikilemi. Kimi ozanda aşk. Kimi ozanda ironi... Metin Demirtaş’ta ise insana inandır başat öğe. Ama bu insana inan, toplumsallıktan soyutlanmış soyut bir insanseverlik / insancıllık değildir. Metin Demirtaş’ın insana inanı, çok yönlü, çok boyutlu bir insana inandır. Bunlara sırayla bakalım.

Bireyciliğin karşıtı olarak

Metin Demirtaş’ta insana inanın birinci özelliği, bireyciliğin karşıtı olmasıdır. Hemen belirtelim ki birey olmakla bireycilik birbirinden çok farklı kavramlardır. Son yıllarda pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da bilinçli olarak bir kavram kargaşası yaratıldı. Güya ulus devlet bireyi edilginleştirmiş de küreselleşme ise bireyin açmış, özgür kılmış... Bunun kuyruklu bir yalan olduğunu yaşayarak gördük. Bireyi birey olmaktan çıkaran ve birer tüketim aracı durumuna getirerek sürüleştiren sistemin kapitalizm ve onun cilalanmış biçimi olan küreselleşme olduğu ortaya çıktı.

 “(...) Siz yurdumun sevgili çocukları

Verip kurtuluşun kavgasını

Ölecek, öldürüleceksiniz.

Bağlanıp kanlı bir mendil gibi gözlerinize

Bağımsız Türkiye!..”2

 

İdealizmin karşıtı olarak

Ozanın insana inanının ikinci özelliği, soyut bir Tanrı düşüncesinden değil, insanı merkeze alan diyalektik- materyalist anlayışa dayalı bir insancıllıktan kaynaklanmasıdır. “Yeni dünya düzeninin / Kanlı bayrakları, kara bir rüzgârda” dalgalandığı, “kötülüğün bir veba gibi dört bir yana yayıldığı”, kısaca “insanlığın yarattığı bütün iyi değerleri” emperyalizmin “bir kıran gibi” yakıp yok ettiği, insanların “umarsız ve şaşkın” olduğu bir yeryüzünde, içe kapanmayı, kaçışı ya da Tanrı’ya sığınmayı öğütlemez; umudu yine insanda görür:

“(...)
Bu kara, karanlık tabloda
Hiç mavi bir ışık yok mu?
Nâzım yanıtlıyor bu soruyu
Doğrulup mezarında:
‘Umut, umut, umut
umut insanda.”3

Yansızlığın karşıtı olarak

Metin Demirtaş’ın insana inanının diğer önemli bir özelliği de yansız olmamasıdır. Sömürünün, baskı ve zulmün egemen olduğu bir yerde “yansız” görünmenin gerçekte sömürüden, baskıdan ve zulümden yana olmak anlamına geldiğinin bilincindedir. 17 yaşında bir fabrikada tornacı olarak işçi yaşamına başlayan ve ilk şiirlerini torna makinesi başında yazan ozan, işçi sınıfının ozanı olmakla övünür. “Gözaltında” şiirinde dediği gibi:

“(...)
Tarlalarda ekip biçenlerin
Fabrikalarda dokuyanların
Tütün yolunda tükenip gidenlerin
dostuyum.
Düşmanıyım onları sömürenlerin.
Bilmiyorum ne ad veriyorsunuz
Tüm bunlara?
-Müesses nizamı yıkmak mı?-
-Bir sınıfı, bir sınıfa düşürmek
mi?-
...”4

Evrensel olarak

Metin Demirtaş’ın insana inanı evrensel bir insana inandır. O, şiiri salt kendi ülkesinin insanları arasında duygu bağları oluşturan metinler olarak değil, dünya insanlarını birbirine bağlayan köprüler olarak görür. “Köprüleri Severim” şiirinde dediği gibi:

“(...)
Köprülerin yücesi
İnsandan insana yol olan
Buradaki insanı
Şili’deki insana bağlayan
Şiirle örülü köprülerdir yine
de.
Ben bunu bilir bunu söylerim.”
5

Kapalılığın ve biçimciliğin karşıtı olarak

Metin Demirtaş’ın şiiri söylem olarak da insana inanın bir göstergesidir. O, yalın bir söylemle “Dövülmüş acıların örsünde / Gürültüsüz türkü söyleyen” bir ozandır. Bu nedenle, 20 yıl önce “Bir Mendil Gökyüzü” adlı kitabı için yazdığım gibi6, onun şiirini sıradan bir işçi de anlayabilir, sevebilir; bir estetik uzmanı da hakkında koca bir kitap yazabilir. Son yıllarda çokça tanık olduğumuz, anlaşılmazlıklarıyla övünen, özgünlük saplantısıyla yeni bir dil, yeni bir biçim yaratma hevesine kapılıp da ilginç olmaktan öteye gidemeyen ozanlardan değildir. Düşünceden kopuk bir yeniliğin, devrimciliğin boşuna bir çaba olacağının bilincindedir. Çağının ve içinde yaşadığı toplumun bilinçli bir tanığıdır.

Kalbi, “Derin yara almış / Bir umudun / Türküsünü söylemeye” her zaman hazırdır ve elinde şiir hançeriyle dimdik durur sömürünün, baskının ve zulmün karşısında. O, bizim insana inanımızı hep diri tutan ozanımızdır. O, adı gibi metin bir ozandır. Devrimci duruşuyla bana ve benim kuşağımdan birçok ozana örnek olmuştur. O, benim Metin Ağabeyimdir. Selam olsun ona ve onun şiirine. Kardeş sevgisiyle.

1- Hazırol Kalbim, Toplu Şiirler,
Can Yayınları, 2004, s. 154.
2- agy. s. 37
3- agy. s. 147
4- agy. s. 39
5- agy. s. 113
6- Yeni Şiir, Kasım 1988



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları