Olaylar Ve Görüşler

Orta vadeli program iyileşmeyi sağlamaz

02 Ekim 2018 Salı

Yabancılara yaptırılan bazı kamu proje yatırımlarının yanlış fiyatlandırılması içinde bulunduğumuz dönemde mali yükü azaltırken gelecekte bu yükü arttırabilir

Orta Vadeli Program ekonomik aktörlerin çok fazla umut bağladığı bir belge oldu. Çoğu aktörün programdan beklentisi, eşiğinde bulunduğumuz krizi kısa vadede ortadan kaldırıp tekrar ‘o eski mutlu günlere’ dönülmesi yönünde... Buradaki zaman uyuşmazlığı çok açık. “Orta vadeli” bir program, kısa vadede iyileşmeyi sağlayamaz. Bugün ekonomide yaşanan olumsuzluklar, çok önceden tetiklenmiş ve bu nedenle çok önceden önlem alınmasını gerektiren gelişmeler olduğundan, programın kısa vadede bir çözüm sağlaması beklenemez, ama geleceğe yönelik beklentileri olumlu yönde etkilemesi beklenebilir.
Ayrıca piyasanın, hedeflenen büyüklükleri gerçekçi bulmadığı için olumlu tepki vermediği de anlaşılıyor. Programı özetleyen, “dengeleme, mali disiplin ve değişim” sloganları genel olarak uygulanması gereken akılcı politikaları içerse de, hedeflenen büyüklüklerin aşırı iyimser olduğunu belirtelim. Özellikle halihazırda yaşanan ve önümüzdeki kısa dönemde sürecek olan önemli dalgalanmaların olduğu bir ekonomide bu rakamlara ulaşılması pek olası görünmüyor.

Büyümenin nasıl sağlandığı önemli
“Ekonomide eski tas, eski hamam” politikaların devam ettirilmesi, yani spekülatif sermaye akımlarına dayanan büyüme politikasına devam edilmesi halinde, sonraki yıllarda hedeflenen büyüme belki yakalanabilir, hatta üzerine bile çıkılabilir. Ne de olsa, sermaye hareketleri büyüme oranını şişirerek, bir “başarı” yanılgısı oluşturuyor. Ancak, bu büyümenin nasıl sağlandığı, oranından daha fazla önem taşıyor. Eskisi gibi, spekülatif sermaye girişlerinin oluşturduğu ucuz dövizin sağladığı sanal zenginliğin pompaladığı tüketime dayalı bir büyüme politikası izlenerek büyüme sağlanacaksa, sorun çözülmez, ağırlaştırılır. Program, “katma değer odaklı üretim” hedeflediğini açıklayarak, büyüme politikasını sağlıklı bir temele oturtma iradesini belirtmiş olsa da, sermaye girişlerinin geçmiş dönemde olduğu gibi sağlıksız büyüme ve ekonomi üzerindeki yıkıcı etkilerinden nasıl korunacağına ilişkin herhangi bir şey söylemiyor. Uzun vadede “katma değer odaklı üretimin” spekülatif sermaye girişlerine gereksinim bırakmayacağı örtülü olarak varsayılıyor.

Makro ekonomik hedeflerdeki uyumsuzluk
Diğer yandan, büyüme ile diğer hedefler arasında bir uyumsuzluk göze çarpıyor. Örneğin, program girmek üzere olduğumuz stagflasyon döneminden hızla çıkmayı, cari açığın üç yıl içinde yüzde 2.6’ya düşmesini öngörüyor. Bunlar, programın doğru biçimde yönelmiş olduğu genel olarak ithalat bağımlılığını azaltmaya yönelik ruhunun çok daha hızlı bir biçimde meyve vereceği varsayımına dayanıyor. Ne yazık ki, bu hedefler kolayca tutturulacak hedefler değil. İthalat bağımlılığı azalınca, hem enflasyon, hem de cari açık üzerinde olumlu etkiler ortaya çıkacak. Ancak, programın “katma değer odaklı bir üretim ve ihracat” ekonomisine geçişi sağlaması, orta vadeden daha uzun vadeye gereksinim duyabilir. Genel olarak değerlendirildiğinde, uzun vadeli bir yapısal reformu hedefleyen program akılcı politika önlemleri içeriyor olmakla birlikte, hedeflenen göstergelerin aşırı iyimser olduğunu belirtmek gerek. Bu iyimserliğe neden olan şey ise kısa vadede yaşanmasını beklediğimiz zorlukların programda dikkate alınmamış olması. Kısa vadedeki dalgalanmalar, orta vadede hedeflere ulaşılmasını güçleştirebilir.

Mali yük artacak
Enflasyonla savaşımda, tarım tedarik zincirlerine yönelik önlemler, gıda kaynaklı enflasyonu kısmen kontrol altına alabilir. Ama tarımdaki tek sorunun, aracılık maliyetlerinden kaynaklanan maliyet sorunu olmadığını biliyoruz. Örneğin, çiftçinin kullanmak zorunda olduğu mazot fiyatı önemli sorun. Mali disiplini sağlamak amacıyla, kolaylıkla vergi toplamayı hedefleyen akaryakıt vergi oranları, belki mali disiplinin sağlanmasına destek oluyor, ama geçen dönemde hem enflasyonu, hem de maliyetler nedeniyle tarım üreticisinin üretim yapmaktan vazgeçmesi nedeniyle cari açığı olumsuz etkiliyor. Ama “dövizle kira” uygulamasına son verilmesinin özel olarak enflasyonda, genel olarak ekonomide olumlu bir katkı yapması beklenebilir. Mali disiplinin sağlanması konusundaki hedeflerde ihalesi yapılmamış yatırım projelerinin askıya alınması ve vergi reformunun etkili olacağı anlaşılıyor. Kamu yatırımlarının yabancı ortaklarla gerçekleştirilmesi uygulaması da, mali yükü ortadan kaldırabilir. Ama geçmişte yapıldığı gibi yabancılara yaptırılan bazı kamu proje yatırımlarının yanlış fiyatlandırılması, içinde bulunduğumuz dönemde mali yükü azaltırken, gelecekte bu yükü arttırabilir.

Vergide reform inşaat sektöründeki çöküş
Vergi cephesinde bir reforma girişildiği anlaşılıyor. Bu reformda vurgulanan politika, gayrimenkul satışlarından alınacak verginin gerçek değerinde alınması. Ancak, bu uygulama ile zaten bir arz fazlası bulunan konut piyasasında arz ve talep esnekliklerinin değişmesi yoluyla konut fiyatlarında aşağı yönlü bir baskı beklenebilir. Bu nedenle, bu reform ile tahmin edilen vergi kazancı artışı sağlanamayabilir ve inşaat sektöründeki çöküş hızlanabilir.

Program istihdam konusunda umut vermiyor!
Program istihdam konusunda fazla umut vermiyor. İşsizlik oranının 2021 yılında yüzde 10.8 olarak beklenmesi, gelir dağılımında bugünkünden daha iyiye doğru bir gidiş olacağını göstermiyor. Diğer yandan, kamu istihdamında esnekleştirme, kıdem tazminatı gibi önlemler, çalışan kesimler aleyhine düzenlemeler olarak bölüşüm ilişkilerinin daha da kötüleşmesine yol açacak önlemler olarak göze çarpıyor.
Programı hazırlayan ekonomi bürokrasisindeki kadroların yapısal dönüşümü hedefleyen önlemleri övgüyü hak ediyor. Özellikle de yüksek teknoloji alanında kamunun etkin bir rol üstlenecek olması. Bir süredir, yüksek teknoloji alanında kamunun girişimci olması gerektiğini dile getiren bir iktisatçı olarak, özel sektörle ortaklık modelinde de olsa, uzun vadede yapısal dönüşümü sağlayacak bu politikanın önemini özellikle vurgulamak isterim. Bilim ve teknoloji politikası alanında yüksek teknoloji endüstri bölgeleri, ilaç sektöründe Ar- Ge için kurulacak araştırma merkezleri, biyoteknolojide yerlileşme, dijital dönüşüm, elektronik ihracat platformu gibi önlemler sıcak paraya olan ihtiyacı azaltarak, ekonominin kendi kaynaklarıyla ve sağlıklı biçimde büyümesi için büyük önem taşıyor. Uygulamaların izlenmesi ve üç ayda bir denetlenmesi de, politika sonuçlarının etkin biçimde ulaşılması açısından gerekli ve önemli adımlar. Güney Kore’nin başarısının arkasındaki etmenlerden biri olarak, kamu politikalarının izlenmesi ve denetlenmesinin önemli ekonomik kazanımlar sağlaması beklenebilir.
Bu denetleme işini kamunun kendi kurumlarıyla gerçekleştirmesi gerekirdi. Yabancı bir firmaya verilmesi yanlış uluslararası finans çevrelerine olumlu bir mesaj vermesi çabasıdır.  

Prof. Dr. Aykut Lenger
Ege Üni. İktisat Bölümü Öğr. Üyesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları