Her kare, bir ilan-ı aşk...

21 Ekim 2018 Pazar

Sene 1972... Aylardan eylül... Bir avuç insan heyecandan ölüyoruz... “Türkiye’de ilk kez yüz binlere seslenen bir sanat dergisi” diye duyurular yapmışız. Milliyet’in her hafta gazete eki olarak vereceği, ama adını, “ek” değil, ilk günden sezgilerimizle “Sanat Dergisi” koyduğumuz dergimizin ilk sayısını çıkaracağız. Her şey hazır. Yazılar gelmiş, sayfalar çizilmiş... Tek eksiğimiz, Ara Güler’den beklediğimiz fotoğraflar.
1972, sanat dünyasında “Picasso Yılı” ilan edilmiş. Ressamın 90. yaşı nedeniyle, Skira Yayınevi muhteşem dev bir kitap hazırlamış. Kapakta Ara Güler fotoğrafı... Biz de dergimizde Picasso yazısına illaki o kapak fotoğrafını ve Ara Güler’le Picasso’nun birlikte fotoğraflarını bekliyoruz. İnternet yok, WhatsApp yok, faks bile yok... Gözlerimiz yolda, Ara Güler duasındayız Akal Atilla ve ben...
Ara Güler odamızdan içeri Hızır gibi girer... Boynuna sarılır öperiz. Biz 2 beklerken, o 12 dia getirmiştir... Bir hafta sonra Tiyatro sayımız var. “Ara imdat, bize en muhteşem, en özgün Muhsin Ertuğrul fotoğrafı gerek...” Bir sonraki sayı Şakir Paşa Ailesi’nin sanatçıları: Aliye Berger, Fahrünnisa Zeid, Füreya... “Araaaa yetiş, bizi sen kurtarırsın ancak...”
“Sevgili Ara, biricik Ara, muhteşem Ara... Seni bekliyoruz... Sensiz biz mahvoluruz!”
Bir iki nazlanacakmış gibi olur, sonra birbirinden parlak önerilerle gelir, biz bir istedikse o, on verir, derginin neferleri arasına karışıverir. Cömerttir. Eli açıktır. Karşılık beklemez. Üstelik bizden bin kat daha heyecanlıdır, bin kat daha çocuktur!
1980’lerin başı... 12 Eylül faşizmi üzerimize çöreklenmiş! “Ara, önümüzdeki sayı, ‘Osmanlı’dan Günümüze Toplumumuzda Ermeni Sanatçılar’ dosyası hazırlıyoruz, bize bir kapak fotoğrafı lazım...”
Kendine özgü konuşmasıyla “Siz başınızı belaya sokacaksınız” diye öfkelenirmiş gibi yapar, sonra önümüze seçenekleri serer... Kapağımızda şafak vakti Ara Güler’in martıları uçuşur...
Yeryüzünün en muhteşem, en olağanüstü fotoğraf sanatçılarından biri 30 yıl boyunca, dergimin neferi ve en önemli destekçisi oldu, omuzdaşım oldu, arkadaşım oldu. Minnetim sonsuz.
Kısa bir süre önce Ara Güler Müze ve Arşivi’nin açılış töreninde kucaklaştığımızda, sadece birbirimizle değil, sanki geride kalan 40 küsur yılı ve o yıllar boyu yitirdiğimiz dostları da kucaklıyorduk...

***

Sevgili Ara Güler,
Yukarıdaki sana “fotoğraf sanatçısı” dediğimi duysan bana çok kızardın. Daha 1970’te seninle ilk röportajımı yaptığımda sıkı sıkı tembihlemiştin. “Bana sakın sanatçı falan deme. Ben gazeteciyim, foto muhabiriyim.”
Çünkü sana göre “Dünyayı kameradan görmek, sanat değildir.” ... “Bunlar, anılardır. Çektiğiniz fotoğraf deklanşöre bastığınız anda geçmişe aittir.. Bir ikinci kez aynı fotoğrafı çekmenize imkân yoktur. Çünkü dünya bir daha kendini tekrarlamıyor.” Çünkü sen elindeki makineyle tarihi durduruyordun.
Bugün seni dinlemiyorum. Sen sanatçıydın. Yaratıcıydın. O deklanşöre bastığın ana dek ne müthiş bir düşünce ve duygu birikimin olduğunu biliyoruz. Sonsuz bir merak, sonsuz bir keşfetme azmin olduğunu da...
Ama asıl var olan: Senin sonsuz insan sevgin, Anadolu sevgin, dünya sevgin, birikim sevgin, keşfetme sevgin... O kocaman yürek ne çok, ne çok sevdi!
En kısadan söylemem gerekirse: Senin çektiğin her kare bir ilan-ı aşk... İnsana, sanata, sanatçıya, birikime, doğaya, tarihe, güzelliğe ve değerlere...
Her kare bir ilan-ı aşk olunca, her kare bir öykü... Her kare bir ya da birkaç roman... Her kare şiir...
Bizleri de o baktıklarımızı görmeye, gördüklerimizi sevmeye yönelttin. İnsanları, kentleri, yöreleri, ülkeyi ve dünyayı...
Ne denli teşekkür etsek, hakkını veremeyiz...
İyi ki varsın sevgili Ara Güler... Seni çok özleyeceğim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları