Çocuklarımıza yazık değil mi?

02 Kasım 2018 Cuma

Bir bebek 100 milyar beyin hücresi ile doğuyor. Ve 0-3 yaş, bebeğin beyninin en hızlı geliştiği dönem. O beyni ne kadar sağlıklı beslerseniz, eğitsel becerilerle donatırsanız gelişimi o kadar iyi oluyor. Temeli sağlam bir bireye dönüşmenin yapıtaşı da diyebiliriz. Öğrenmeye açık ve yüklediğiniz her veriyi büyük bir iştahla emen bir organizma olarak düşünün. Ama aynı şekilde her olumsuz uyarandan da aynı şekilde etkileniyor o beyin. O zaman sürekli olarak stres hormonları salgılıyor. Bu da dil, dikkat, duygu kontrolü gibi becerilerin gelişmesini engelliyor.
Şimdi bunları neden anlatıyorum?
Önceki gün UNICEF’in “Adaletsiz Başlangıç” başlıklı raporu açıklandı. Rapora göre Türkiye “okul öncesi eğitimde eşitlik” açısından 41 ülke arasında en son sırada yer alıyormuş. Ne yazık ki diğer benzer raporlarda olduğu gibi bu son derece önemli rapor bir günlük bir haber olmanın ötesine geçemeyecek; Türkiye’nin artık “girdap” diye tanımladığım gündemi içinde yok olup gidecek.
Tesadüf, raporun açıklandığı gün bir grup akademisyen ve Bernard van Leer Vakfı’nın yöneticileri ile birlikte bir sohbet toplantısındaydık ve konu “erken çocukluk döneminin” önemiydi. İlk 6 yıl erken çocukluk eğitimine yapılan her 1 dolarlık yatırım ekonomiye 7 ila 10 dolarlık dönüş sağlıyor. Erken çocukluk dönemi ve eğitim yatırımlarının geri dönüşü üzerine yaptığı bu çalışması nedeniyle James Heckman 2000 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü aldı. Yani konu bu kadar önemli. Daha sağlıklı ve akıllı nesillerin yetişmesi, suç oranının daha düşük olması, bir ülkenin beşeri sermayesinin kalitesi... Hepsi açısından 0-6 yaş eğitimi aslında bir “fırsat penceresi”. Bunun bilincinde olup değerlendiren ülkeler bu pencereyi sonuna kadar açıyor. Bizim gibi ülkeler bu tarz raporları rafa kaldırdığı gibi pencereyi de sıkı sıkı kapatıyorlar...
Türkiye’de yılda 1 milyon 300 bin bebek doğuyor. 0-4 yaş nüfusumuz 6 milyon 600 bin. Yaklaşık 8 milyonluk bir 0-6 yaş nüfustan bahsedebiliriz. Az buz değil. Bulgaristan’ın, İsrail’in, İsviçre’nin ve daha birçok ülkenin nüfusu kadar...

İstanbul95 programı
Sayılara bakınca, “koca okyanusa sadece bir avuç denizyıldızını geri atmak” gibi gelebilir ama sahiplenilmesi ve sürdürülebilir bir modele dönüştürülmesi halinde önemli bundan sonra anlatacaklarım. Yazının başında bahsettiğim Bernard van Leer Vakfı, erken çocukluk dönemine odaklanarak önemli çalışmalar yapan Hollanda orijinli bir vakıf. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 8 ülkede bu konuda üniversiteler, yerel yönetimler ve STK’lerle işbirliği içinde faaliyet gösteriyor. Vakfın Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu İstanbul95 programını ilk aşamada 4 belediye ile yaşama geçirdiklerini söylüyor. 2’si AKP’li 2’si CHP’li 4 belediye: Beyoğlu, Maltepe, Sarıyer ve Sultanbeyli. Burada neler yapılıyor? Prof. Dr. Feyza Çorapçı liderliğinde Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü ile ortak çalışma kapsamında aile ziyaretleri gerçekleştiriliyor, annelere bebeğin beslenmesi, bebeğe nasıl bilişsel ve sosyal beceri kazandıracağı gibi eğitimler verilirken aynı zamanda annenin ruhsal sağlığını destekleyecek çalışmalar da yapılıyor. (Bu arada dünya genelinde doğum sonrası annelerin yüzde 20-30’u depresyona giriyormuş ve bu da bebeğin gelişimini olumsuz etkiliyormuş.)
Kadir Has Üniversitesi ve TESEV ile ortak çalışma sonucu çocuğa ve aileye yönelik hizmetlerin incelendiği ilçe haritaları geliştirilmiş. Bunlar, üzerlerinde ilgili belediyelerin sundukları hizmetlerin de yer aldığı etkileşimli haritalar.İstanbul95 programı web sitesi üzerinden herkesin kullanımına açık. Son derece ilginç. Baktığınızda E5 otoyolunun bir sınır gibi olduğunu; otoyolun üstünün sosyo-ekonomik düzeyi en düşük; bebek ve çocuk nüfusu en yüksek kesimin ve çocukların oynayabileceği yeşil alanların, kreşlerin en az bulunduğu bölgeler olduğunu görüyorsunuz.
İstanbul95’in adı, 3 yaşındaki bir çocuğun boyu olan 95 cm’den, yani çocuğun gözünden kente bakmaktan geliyor. Bu amaçla çocuklara parklar ve oyun alanları tasarlanıyor. Geçen yıl 1.5 milyon Avro harcanmış bunlar için. Amaç bu konuda bir model oluşturmak... Bakalım ders çıkaran belediyeler olabilecek mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları