Gülengül Altınsay

Sonunda yerli ve milli

08 Kasım 2018 Perşembe

Gündem dopdolu. Olay olay üstüne. Ve konuşan konuşana. Ama olanların hiçbiri ne futbolun gelişmesiyle ilgili ne de daha adil bir ortamın sağlanmasıyla. Hepsi kuru gürültü, güç gösterisi ve bildik hedef şaşırtma numaraları. Böyle her şeyin birbirine karıştığı gürültü ortamında doğruyu ve haklıyı bulmak da zor. Zaten amaçlanan tam da bu. Ortalık gürültüye boğulsun, düzen ve iktidarlar sürsün.

Başka bir şey
Baksanıza Fenerbahçe’de ‘çağdaş yapılanma’ şiarıyla yola çıkan Ali Koç yönetimi Süper Lig’in uluslararası kariyeri olan tek yabancı antrenörüne ancak 10 hafta dayanabildi.
Şimdi Cocu da gönderilince iyice rahatladık; futbolumuzu tamamen yerli hocaların yönetimine, idaresine bıraktık.
En son olarak da bazılarımızın “Dünya derbisi” etiketini bahşettiği Galatasaray- Fenerbahçe derbisini izledik.
Aslında kimse oynanan oyunu beğenmedi -belki de sonuçta galibiyet çıkmadığı için- ama ben zevk alarak izledim. Bir kere heyecanı yüksek bir karşılaşmaydı. Durağan hiç değildi. İlk yarı Galatasaray, 2. yarı Fenerbahçe iyi oynadı ve tam 4 gol vardı. Ne var ki biz maçtan sonra oynanan futbolu değil maçın ardından patlayan olayları konuştuk. Konuşmaya da devam ediyoruz.

Taç meselesi
Bir de tabii “Taç Hırsızlığı 2” adlı trajikomik filmi izliyoruz. Anlaşılan bizde futbol başka şekilde oynanıyor. Baksanıza futbolun en önemli unsuru ‘taç’ oldu çıktı artık. Zaten Aykut Kocaman geçen yıl Beşiktaş maçında bunu öngörüsüyle defalarca söylemişti. Fatih Terim de en son derbiyle teyit etti. Ve anladık ki yanlış verilen bir taç maçı belirleyen en mühim kararmış. Aslında haksızlığa uğrama seviyesi bir yanlış ‘taç’a indirgenmişse daha ne isteyebilirsiniz ki. Sayılmayan net goller, verilmeyen penaltılar, görülmeyen kırmızı kartlar hem de aynı maçın içinde hem de aynı takımın başına geldiğine de defalarca tanık olmadık mı biz?
Neyse madem taç bu kadar önemli o zaman bir talep de benden: mahalle maçlarındaki “3 korner bir penaltı” kuralı gibi, bundan böyle bizde üç taç bir penaltı olsun.
Bu arada hiç de vazifesi olmadığı halde VAR’a taç tespiti sorumluluğunu da yüklemek yine sadece bize özgü bir garip tavır olsa gerek. Dünya VAR’ın futbolu yavaşlattığını, tatsızlaştırdığını tartışıyor, biz ise taçlarda bile VAR’a bakılsın diyoruz.

Kendin çal kendin oyna
Bizde oynanan futbolun sadece bize özgü olduğu belli artık. Uluslararası sonuçlara bakmak yeterli bunu görmek için.
Milli takımla başlayalım: Geleceği olan olası en iyi takımı çıkarıyor Lucescu, takım da büyük gayret içinde. Ama ortalama bir Rusya takımına 2 maçta da yenilmekten kurtulamıyor. Şu anda ligin 4 puan önde lideri Başakşehir ön elemelerde Burnley gibi Premier Lig’in alt sıralarındaki takımına elenip Şampiyonlar Ligi’ne katılma şansını tepiyor.
Seri başı olarak başladığı Avrupa Ligi grubunda Beşiktaş’ın gruptan çıkabileceği ise belli değil. Bu akşam, kendi sahasında 4-2 yenildiği Genk’le deplasmanda karşılaşıyor. Ve durum hiç de parlak görünmüyor. Hele en son Başakşehir karşısındaki kadro ve oyun anlayışı gözetilirse. Galatasaray ise Şampiyonlar Ligi tarihinin belki de en kolay grubunda 4 maçta 1 galibiyetle üst tura çıkma şansını yitirmiş gibi. Yani kopuş vahim. Belki gelecek sezon bu kadarını da göremeyecek, bu günleri bile arayacağız. O halde yerli ve milli, ama kesinlikle çok farklı futbolumuz hepimiz için hayırlara vesile olsun.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları