‘Absürdistan’da gezintiler

17 Aralık 2018 Pazartesi

Toplumun dokusu lime lime, ekonomik yapının her tarafı dökülüyor. Son yıllardaki seçimlerin gösterdiği gibi çoğunluğu Müslüman bir ülkede, artık azınlık olduklarını biliyorlar. Ancak ne yapacaklarını bilemiyorlar. Çünkü içinde yaşadıkları realite, kafalarının içindeki fantastik realite resminden çok farklı. Gittikçe daha fazla korkuyor, hırçınlaşıyorlar.
Son tren kazası, bu gidişin bir semptomu. Nedenlerini sorgulamak yerine, ilgili bakan, sorumluluktan kurtulma telaşıyla sorulara, “Sinyalizasyon sistemi demiryolu işletmeciliği için olmazsa olmaz bir sistem değil. Bu sistemin olmamasından dolayı demiryollarında işletme yapılamaz diye bir şey yok” gibi absürt cevaplar üretebiliyor. Yandaş basındaki geri zekâlılar “Fırat’ın doğusuna askeri operasyon başlattık hemen tren kazası geldi” gibi hezeyanlarla, yönetimin sorumluluklarını silip yerine “dış güçler” fantezisini yazmaya çalışıyorlar. “Yönetim ülke güvenliğini elinden kaçırdı, yabancı güçler fink atıyor” dediklerinin farkında değiller.
Tren kazası, patlayan baraj kapağı, su altına kalan topraklar, yok olan ürünler gibi yapısal felaketlerin yanı sıra, gittikçe çoğalan, silahlı, tecavüzlü, intiharlı mikro felaketler, kadın bedeninin üreme devrelerini hastalık zanneden dinci cahillerin, kadınları hedef alan bitmez tükenmez simgesel şiddeti, toplumsal dokunun lime lime dökülme sürecini sergiliyor.
Ekonomi muazzam bir sertlikte frene bastı: Büyüme hızı 2017’nin son çeyreğindeki yüzde 11.5’ten bu yılın son çeyreğinde, yüzde 1.4’e geriledi. Birilerinin camdan kafa üstü dışarı fırlaması kaçınılmaz. “Pasta” (paylaşımındaki büyük adaletsizlikler, iktidardakilerin inanılmaz harcamaları bir yana) yıldırım hızıyla küçülüyor.
Paraanaliz sitesindeki ekonomistlerin yazılarından kısa bir ufuk turuyla topladığım veriler adeta bir çöküşe, ekonomi yönetiminde inanılmaz bir beceriksizliğe işaret ediyor. Örneğin, vergi mükelleflerinin neredeyse yarısı vergilerini zamanında ödeyemiyor, bankalardan kredi kullanımı düşüyor, ithalattaki rekor daralma üretimin, tüketimin yerlerde süründüğüne, makine-teçhizat-yatırım harcamalarındaki yüzde 8.5 gerileme, sanayicinin gelecekten ümidini kestiğine işaret ediyor. Kasımda traktör üretiminin geçen yılın aynı ayına göre yüzde 65.8 oranında gerilemesi de çiftçinin… Beyaz eşya satışları düşüyor. AVM ciroları da, yüzde 25 TÜFE ortamında yalnızca yüzde 17 artmış (yaklaşık yüzde 8 gerilemiş).
Bu ortamda konkordatolar artmaya devam ediyor. Kimi şirketler de “bankalara yöneliyor, yani şirketlerin borç riski kredi riski haline dönüşüyor”. Bankalar da alacakların bir kısmını menkulleştirip varlık yönetici şirketlere satmışlar. Paraanaliz’in aktardığına göre, varlık yönetimi şirketlerinin elinde 41 milyar TL’lik batık kredi birikmiş. Belli ki ödemeler zinciri kırılıyor, bir mali kriz dalgası yayılıyor.
Peki, hükümet nasıl tepki veriyor? “Emirle indirilen tek şey kredi faizi de değil, süpermarketlerde fiyatlar, Hazine ihalesinde teklifler, kâr marjları hep emirle. Hangi şirketin kurtarılıp hangisinin kaderine terk edileceği, kime kredi çıkacağı, hangi müteahhide ödeme yapılacağı? Artık hepsini Saray Ekibi belirliyor.” (Atilla Yeşilada)
Ancak durum kötüleşmeye devam ediyor. Bu ortamda, iktidar mutlaka kazanmak zorunda olduğu bir yerel seçimlere gidiyor. Kazanmak için yapmak zorunda kalacaklarından daha şimdiden korkuyor. Korku abuk sabuk tepkiler yaratıyor. Akşam haberlerinde “Sarı Yeleklileri” görüp sabah “Gezi” kâbusuyla uyanıyorlar. “Sarı Yelek” satışlarına bakıyorlar; yel değirmenlerine saldırıyorlar. Kimsenin aklına “Gezi” gelmesin diyenler, önce kendi akıllarına geldiğini itiraf ediyorlar. Biri başları kesilsin diyor, bir başkası, sarı yelek satın alan tutuklansın… Biri de ekliyor; “Burası Paris mi? Bedelini ağır öderler.
Aslında, “Yerel seçimleri almak için bir şeyler yapacağız. Sakın ertesi gün tepki vermeyin. Başkanlık seçimi gecesinde olduğu gibi paşa paşa evde oturun” demek istiyorlar… Sanki ülkede, dişe dokunur bir muhalefet varmış gibi. Absürdistan işte…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları