Olaylar Ve Görüşler

Eğitim sistemimiz ve öğrenciler

26 Ocak 2019 Cumartesi

Gerçekte eğitim, gençleri yaşama hazırlamayı amaçlar. Her alanda yarışabilecek bireyler yetiştirmeyi üstlenir. Eğitim, bireysel çıkarların da çok üstündedir. Eğer tersi düşünülürse, bireysel ya da siyasi çıkarlar sisteme egemen olur. İşte sizler, ülkemizde eğitimi siyasete kurban ederek yanlış yaptınız. Sorumlusunuz.

Çocuklarımız ara tatile girdi. Yani kısa bir süre için eğitime ara verildi. Bu aşamada, sürecin paydaşlarına söyleyeceklerim var.
İlk sözüm öğrencilere. Sevgili öğrenciler, sizler sürecin en çok yorulanlarısınız. Sabah erken kalkarak, akşam geç saatlere kadar ödev yaparak yoruldunuz. Her ne kadar çoğu ödevi, “indir”, “kes yapıştır” yollu yapmış olsanız bile işiniz oldukça zordu. Okulda, öyle ya da böyle yönlendirmelere uydunuz ve görevinizi yerine getirdiniz. Eğitim sistemimizin en masum elemanları sizlersiniz. Çünkü siz, eğitilmek üzere sistemin bir parçası, hatta etkisiz elemanı oldunuz. Söylenenlere karşı çıkmadan, sorgulamadan işinizi yaptınız. Onun için sizler bu yapının masumlarısınız.
Sevgili veliler. Bana göre dünyada, çocuklarının eğitimine en çok önem veren aileler sizlersiniz. Tüm varlığınızı çocuklarınıza harcadınız. Dershanelerden, etüt merkezlerinden ve özel öğretmenlerden yardım almak için ekmek paranızı kullandınız. Çocuklarınızı özel okullara gönderdiniz. Bunun için dostlarınızdan borç ve bankalardan kredi bile aldınız. Özetle, bu yönüyle, gereğini yaptınız.

Siyasilere teslim oldunuz
Buna karşılık iki konuda hatalıydınız. Bunlardan ilki, kendi çocuklarınız için düzenlenen eğitime sahip çıkmamanızdır. Bu konuda sorumluluk almak yerine, sorgusuz sualsiz, siyasilere teslim oldunuz. Onlar da, gerekli olanı değil, kendi çıkarlarını düşünerek düzenlemeler yaptılar. Sessiz kalışınızdan cesaret aldılar ve size değil kendilerine uygun sistemi oluşturdular. Buna karşılık kendi çocuklarını sistemin dışına taşıdılar, başka okullara yönlendirdiler. Buna ses çıkarmayarak, yanlış yaptınız.
Yanıldığınız diğer alan, çocuklarınıza verilen şişirme notlar oldu. Bu notların gerçek olmadığını bile bile sesinizi çıkarmadınız. Okullar, sessizliğinizi olumlu sayarak çocuklarınızın notlarını daha da abarttılar. Hiç yapılmayan resim, müzik, beden eğitimi derslerinden çocuklarınıza tam not verdiler, gülüp geçtiniz. Not ortalamalarını 90’ın üzerine taşıdılar, siz yine ses çıkarmadınız. Bu şişirme notlar çocuklarınızı da yanılttı ve tembelliğe itti. Ama hepimiz biliyoruz ki bu notlar şişirmedir ve böyle olduğu uluslararası sınavlarla da (PISA, TIMMS) kanıtlanmıştır. Sizler bu durumu es geçtiniz. Yanlış yaptınız.
Sevgili eğitimi yönlendirenler. Hepimiz biliriz ki dünyada sağın ya da solun, fiziği, matematiği, resmi, müziği diye bir tanım yoktur. Onun için dünyada eğitim siyaset üstü varsayılır.

Yanlış yaptınız
Gerçekte eğitim, gençleri yaşama hazırlamayı amaçlar. Her alanda yarışabilecek bireyler yetiştirmeyi üstlenir. Bu yapı içinde üçüncü kişilerin eğitime katkısı olabilir ama eğitimden doğrudan ya da dolaylı kazanımı söz konusu edilemez. Çünkü eğitim, bireysel çıkarların da çok üstündedir. Eğer tersi düşünülürse, bireysel ya da siyasi çıkarlar sisteme egemen olur. Sonuçta, kimi kesimler dışlanır ve eğitim hem uluslararası hem de ulusal olmaktan çıkar. İşte sizler, ülkemizde eğitimi siyasete kurban ederek yanlış yaptınız. Sorumlusunuz.
İnsanların iş alanında ulaştığı başarısı, ürettiği ürünle ölçülür. Okul düzeyinde yapılan “ölçme” de bu yönlü başarıyı hedefler. Başka bir deyişle okuldaki ölçme, bireylerin iş ortamında, başarılarının bir ön göstergesi sayılır. Eğitim süresince yapılacak doğru bir ölçme ile iş ortamında insanların “denizden çıkmış balığa” dönmeleri önlenir. Sizler, seçenekleri elemeyi öne çıkararak, ezberlemeyi yeğleyerek, tam tersini yaptınız. Sorumlusunuz.
Okulların albenisi olan dersleri, ya programdan çıkararak ya da işlevsiz kılarak, öğrenciler arası arkadaşlığı yok ettiniz. Oysa bu kapsama giren, resim, müzik, beden eğitimi gibi dersler bir yandan öğrencilerin kendi aralarında kaynaşmalarını sağlamada öte yandan da alanda “yeteneği” olanları öne çıkarmada çok önemliydi. Bunu göremediniz. Dolayısıyla okulları, duvarlarla çevrili sıkıcı bir ortam konuma taşıdınız. Sonuçta çocuklarımızı, zararları ciddi ciddi tartışılan, teknolojik cihazlara mahkûm ettiniz. Yazık ettiniz.
“Fen” ve “sanatta” gelişmişlik çağdaş ülkelerin ana özelliklerindendir. Söz konusu ülkelerin zorunlu eğitim düzeyinde, sanat alanlı derslerde yeteneği olanlar sanatçı olarak, olamayanlar da en azından sanatsever olarak yetiştirilmektedir. Aynı ülkelerde, fen dersleri, bizdeki gibi korkulan değil tersine sevilen dersler durumundadır. Okul düzeyinde düzenlenen güncel laboratuvarlar ile oluşturulan, yaşayarak öğrenme ortamı bu derslerin sevilmesinde olumlu katkı sağlamıştır. Bizde ise tam tersine hareketle, var olan laboratuvarları da kaldırdınız. Ezberleme dayatmaları ile fen derslerini öcü kıldınız. Sonuç ortada, hatalısınız.

Sorumluluk sizin
Sayın yetkililer bu sıralananlar daha çok zorunlu eğitim düzeyi için geçerli önermelerdir. Ama doğrusu, üniversiteye de yansımaları vardır. Çünkü üniversiteye gelen öğrencilerin, gerekli ön öğrenme ve davranışları edinmiş olmaması, lisans eğitimini de eksik kılmaktadır. Yani amacına ulaşamamış zorunlu eğitim, iyi doktor, mühendis ve öğretmen yetişmesini de engellemektedir. Bu konuda da sorumlusunuz.
Özetle, ne yandan bakılırsa bakılsın, sorumluluk sizin boynunuzda asılıdır. Bu yönüyle hiç masum sayılamazsınız. Sevgi ve saygılarımla.

Prof. Dr. Hüseyin ALKAN/ Emekli öğretim üyesi 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları