Enver Aysever

Kimlerrrr kimlerle beraberrrrr!

07 Şubat 2019 Perşembe

Tunç Soyer’e babası üzerinden saldırı ustalıkla sürdürülen tarihi terse çevirme/kendine göre tarih uydurma sürecinin ileri aşamasıdır. AKP’nin oluşması için ABD eliyle kurgulanan “12 Eylül faşist darbesi” bu ülkenin bedel ödeyen devrimcilerine, işçi sınıfına yapılmıştır. Sermaye (TÜSİAD), İslamcılar, tüm sağcılar (Ülkücüler ve türevi siyasal akımlar), NATO ordusu kol kola girerek ayağa kalkmış, iktidarı almak üzere olan sosyalistleri darbe ile devirmiştir. Mesele budur. Bu yolla neo-liberal tezler öne çıkarılmış, Özal direksiyona oturtulmuştur. Sonuçta RTE yaratılmıştır.
AKP düzen siyasetine muhalefet eder gibi görünerek iktidar oldu. Sürekli düşman yaratarak, tuhaf öyküler uydurarak tabanını uyuttu. Şimdi önünde hiçbir engel yok. Artık Türkiye siyasetine sağcı dil egemen. Dinci, milliyetçi, piyasacı oldu tüm düzen partileri. Artık devlet AKP’dir. Hal böyle olunca atılan her adımdan ve sonuçtan tam sorumlu AKP’dir. Daha doğrusu böyle bir parti olmadığı için RTE! Bugün yine güçlü düşmana, kahramanlık öykülerine gereksinim duyuyor AKP. Üstelik başkanlığı içinde hızla eriyen ülkücülere sus payı vermek zorunda RTE. Bu sadece para, ihale, bürokraside görev uydurarak sağlanamaz. Bir de öykü lazım ki, evlatlar kolay emir alabilsin! Nedir 12 Eylül gerçeği peki?
Ülkücüler devlet görevi sayarak devrimcilerin katledilmesinde en önde görev almışlardır 12 Eylül’e giden süreçte. Darbe sonrası içeri alınanların dediği gibi: “Görüşleri iktidarda kendileri mahpusta” olunca, nasıl bir tezgâhın içine düştüklerini kavradılar. Yani sınırlı sayıda yargılanan, ceza alan ülkücü, ortakları tarafından ihanete uğramıştır. Mesele budur. Bugün üstü örtülmeye, terse çevrilmeye çalışılan tarih budur. Soyer’e tavsiyem asla savunmaya geçmemesidir. “12 Eylül’de herkes bedel ödedi” yalanına zemin yaratacak söylemlerden kaçınması gerekir. Baba Soyer suçluysa bile, bu oğula geçmez zaten. Bence ülkenin aydınlanmacılarına seslenmesi yeter.

Tıpış tıpış sorunu
Adına başkanlık denen “Türk Tipi Saray Rejimi” 12 Eylül mirasıdır. Özal, “Bu ülkeye iki buçuk parti, iki buçuk gazete yeter” demişti. RTE’ye kısmet oldu! Cumhur ve Millet İttifakı denen sağcı oluşumlar bunun sonucudur. Bu seçim, eğer hâlâ ortada bir seçim varsa, aydınlanmacı, Cumhuriyetçi, devrimciler için büyük sınav.
Örneğin Denizli’de yaşıyorsunuz ve kendinizi bildiğinizden beri mührü altı oka basıyorsunuz. Pusulayı alacaksınız elinize, ne göreceksiniz: Altı ok yok! Üstelik yüzde kırk oy almışsınız son seçimde. CHP’nin muhtemel genel başkan adayı Özgür Özel’in ili Manisa’da da durum farklı değil. Sormazlar mı, kendi iline altı oku sokamayan biri ülkeyi nasıl yönetecek? Karadeniz’in en önemli kentlerinden Samsun da altı oktan yoksun artık! İşçi kenti Kocaeli’de de durum aynı. Ankara örneği de çok farklı değil aslında. Mansur Yavaş ülkücü! Eğer kazanırsa, mesela ilk icraat olarak “Nihal Atsız Kültür Günleri” yapsa, ağzından Nâzım Hikmet’i düşürmeyen CHP yöneticileri ne söyleyecek halka?
Böylesi ortamda Ovacık belediye başkanı Maçoğlu’nu Tunceli’de aday gösteren TKP, tüm ülkede pusulada yer alacak.

12 Eylül’den beslenenler
12 Eylül sosyalistlerin belini kırmakla kalmadı, partiler kanunu yoluyla her yapıda “reis” yaratılmasının önünü açtı. Yüzde on barajıyla temsil adaletini ortadan kaldırdı. Yandan dolanarak Meclis’e girmeye çalışan Kürt siyasal hareketi, artık tamamen düzen dışına itildi. Tek adam anlayışı tüm siyasi hareketlere egemen artık! Üç ahbap çavuş ilişkisi, popülizm her yana egemen. Ne partinin yetkili kurulunda olmak, ne vekil olmak anlamlı değil. Bu da sağcı anlayıştır ve darbe hukukundan kalmadır.
Diyeceğim; 1 Nisan günü bir dönemin sonu olmayacak, yeni dönem başlangıcı demek daha doğru olur. Bunca borca batmış, zindanları dolu, çocukları inatla cahilleştirilen bir ülke geleceksizdir. Eğer düzene kökten itirazınız olmazsa, varlığına, yürümesine katkı yapıyorsunuz demektir. Ki bu da sizin sonunuz olur. Aydınların, düşünürlerin bu bataklıktan nasıl çıkılacağına yönelik düşünmesi gerekir. Kimse muhalif görünümle toplumun gazını almamalı, hakikati gölgelememeli! Bu ülkenin güçlü aydınlanma, işçi sınıf mücadelesi deneyimi var. Gelecek oradadır, düzen içinden çözüm aramak vakit kaybıdır, hatta kötü niyettir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları