Olaylar Ve Görüşler

İmar barışı uygulaması ihbar ve ihtar etti

09 Şubat 2019 Cumartesi

İmar barışından beklenen rant gerçekleşmedi. Çünkü yoksulluk içinde ekonomik darboğazda öngörülen başvuruların onda biri bile gerçekleşmedi. Sosyal devlet halkın refahını, sağlığını her şeyden üstün tutar, çevreye ve çevre hukukuna saygılı olur.

Yoğunluğu İstanbul’da olmak üzere 13 milyon yapıya “imar barışı” adı altında kısmi af getirildi. Her ne kadar bu bir af değil imar barışıdır dense de aslında bu bir imar barış olmaktan çok nalıncı keseri gibi Hazine’ye kazanç sağlamak ve cari açığın bir kısmının bu yolla giderilmesini sağlamak çabasıdır denebilir. İmar barışında yapı kayıt belgesi başvurusu için de trol ile balık avlar gibi toptancı ve dip kazıyıcı bir zihniyet ile hareket edildi.
Yani bir yapı birçok bağımsız bölümden oluşsa bile iskânı olmaması durumunda yapının ancak tamamı için başvuru yapılabilmesi öngörüldü ve kısmi başvuru yapılması engellendi. Bu nedenle milyonlarca yapı sahibi toptan ya da birlikte hareket etme olanağı bulamadığı gibi milyonlarca yapı sahibi de komşularıyla kötü olmak, onlar adına para yatırmak ve sonra da onları icraya vermek zorunda bırakıldı.

Yaşama hakkına saygı
İmar barışında, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına saygı, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak gibi çevreci bir yaklaşımla hareket edilmedi. İşin parasal yönü ve elde edilecek geliri hedef alındı. Bu nedenle de İstanbul’da ve diğer deprem bölgelerinde yaklaşan deprem tehlikesi düşünülerek yapı kayıt belgesi şartları binaların sağlamlık etüt sonuçlarına bağlanmak, makul ve mantıklı bir para talep edilmek yerine uçuk ve ödeme gücünü zorlayan bir yöntem benimsendi.
Aslında beklenen de olmadı ve de iktidarın bu işten beklediği rant da gerçekleşmedi. Çünkü bu yoksulluk içinde ve ekonomik darboğazda öngörülen başvuruların onda biri bile gerçekleşmedi. Bu işten 50-60 milyar gelir umanlar 6-7 milyar lira arasında bir gelirle karşılaştı ki bu bir fiyaskodur.
En son Kartal’da 8 katlı binanın çökmesi ve 15 yurttaşımızın ölümü ve 14 yurttaşımızın yaralanması ile gözler önüne serilen gerçek, başka binaların da böyle tehlikelere yüklü olduğunu ihtar ve ihbar etti bize.
Ne yazık ki doğal ve arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazlar ile halkın kullanımına ayrılmış açık kıyılardaki yapılar ve koruma kurullarının tarihi veya sivil mimariye örnek olarak tescillediği binaların da bu kanundan yararlanabilecek olması başka bir sosyal yara oluşturdu. Yani parayı verenin imar düdüğünü öttürdüğü düttürü bir dünya rant getirecek diye bütün tehlikeler ve tarihsel kültür mirasları görmezden gelindi ve heba edildi.

Yeni düzenleme gerekiyor
Haziran ayı sonuna kadar ertelenmiş olan başvuru süresinin biraz daha uzatılarak yeni bir düzenleme yapılması gerekiyor. Çevreye saygı ilkesi gözden ırak tutulmadan, yapı kayıt belgesi ve bağımsız tapu alma koşullarının yeniden belirlenmesi, yapının sağlamlık testinin öne çıkarılması koşuluyla her bir bağımsız bölüm sahibi ya da kat irtifakı, arsa payı sahiplerine de bireysel başvuru hakkı tanınması yasanın bu olumsuzluklarını giderebileceği gibi imar barışı ile yapı kayıt belgesi verilmiş ve fakat sonra da çökmüş binalardan söz edilmemesini önleyebileceği düşünülmelidir.
Sosyal devlet halkın refahını, sağlığını her şeyden üstün tutar, çevreye ve çevre hukukuna saygılı olur. Paraya değil hizmete odaklanır. Sosyal bir hukuk devleti olma, devlet gibi düşünmeyi, erdemi öne almayı gerektirir.

Av . Celal ÜLGEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları