Türk-İslam sentezi mi İslam-Türk mü?

10 Şubat 2019 Pazar

AKP ile MHP arasındaki, iktidarda kalmayı “beka” sorunu haline getirecek kadar derinleşen ilişki, siyasi tarihimizin kökleriyle de bağlantılı bir durum haline geldi.
MHP lideri Alpaslan Türkeş 12 Eylül yargılamalarındaki savunmasında, “Bizi hapse attınız ama, fikirlerimiz iktidarda” demişti. O dönem Türk-İslam sentezi tezinin yükseldiği, her kurumda boy gösterdiği bir süreçti. Bu saptamayı kenara koyup AKP’ye gelelim...
Merkez sağın iki partisi ANAP’la DYP’nin birbirlerini çekerek çökmesinden sonra, içine MHP’den ve merkez sağdan temsilciler alan AKP, 2002’de iktidara geldi. Zamanla merkez sağı eritti. 2010’da başlayan FETÖ ile devleti paylaşma mücadelesi 15 Temmuz 2016’da büyük bir kırılmaya dönüştü. Aynı süreçte AKP ile MHP yakınlaştı.
2007 sonrasındaki tüm seçimlerde “istikrarı bozmayalım” sloganıyla yola çıkan AKP, ortada halka anlatabileceği bir istikrar kalmayınca işi memleketin bekasına getirdi.

***

AKP-MHP bekası ideolojik zeminde nasıl yorumlanabilir?
Merkez sağı eriten AKP, MHP’yi de eritir mi?
Güvenlik güçleri içinde etkin olan MHP, FETÖ ayağı çöken AKP’yi kuşatabilir mi?
İlk bakışta yumurta-tavuk hikâyesi gibi görünüyor ama, pek öyle değil.
Bakarsınız bu beraberlikte başkalaşım olur, ortaya çok farklı bir yapı çıkar. Zira dünyadaki, Ortadoğu’daki gelişmeler de Türkiye’nin iç siyasetini etkiliyor.
31 Mart yerel seçimleri bağlamında baktığımızda; büyük ortak AKP’den MHP’ye oy kayıyor. MHP’nin oylarının bir bölümü de İyi Parti’ye kaydı, ama MHP küçülmedi.
MHP, AKP’yi biraz daha eritip merkeze oturma arayışında. Erdoğan da AKP’sini yenileyip tek parti olma hedefinde. Birbirlerinde gözü olan, birbirlerine tutunmadan ayakta kalamayacak olan AKPMHP’nin ideolojisi eğitimden devlet kadrolarına kadar devleti de dönüştürüyor.

***

Osmanlı’nın son döneminde, gerilemeden çöküşe giden süreci durdurmak için, “üç tarz-ı siyaset” diye adlandırılan bir arayış vardı. Osmanlı’yı hangisi kurtarırdı; Batılılaşma mı, Turancılık mı, İslamcılık mı?
Mustafa Kemal Atatürk, bu üç arayışın üçüne de hâkimdi. Okuduğu saptanmış 3 bin 997 kitabın büyük bölümü bunlar üzerineydi. Atatürk, üç tarz-ı siyaseti de “çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma” hedefiyle mayaladı.
Batıcı değildi; o dönem bilimden demokrasiye daha çağdaş olan değerler oradaydı, aldı.
Turancı değildi; Türk kimliğine kendisini Turancı ilan edenlerden kat kat fazla hizmet etti.
İslamcı değildi; İslamın, dinin her şeyden önce güzel ahlak, ülkesini sevmek olduğunu, bireyin ibadet özgürlüğü olduğunu, dini yobazlıktan korumak gerektiğini gördü, yaptı.
Bu mücadelenin 100. yılında Türkiye’ye AKP-MHP dayatmasını kırmak yakışır!
Peki nasıl?
Devam edeceğiz...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları