Haseki ne demek?

02 Mart 2019 Cumartesi

AKP’nin Ankara Anakent Belediyesi başkan adayı Mehmet Özhaseki, Ankara’yı afişleri ile donattı:
Haseki demek, tecrübe demek
Haseki’nin birkaç sözlük anlamı var. İşte bunlardan ikisi:
- Osmanlı devletinde bir görevde eskimiş olanlara verilen san.
- Osmanlı sarayında karavaşlar, yani savaş ganimeti köle kadınlar arasından seçilen padişah gözdesi.
Neymiş?
Haseki, “tecrübe” demek değilmiş…

Hemşericilik
Sağ kanat ile ilişkileri sağlam bir haber kaynağımızla konuşuyorduk.
MHP’li ve AKP’li Ankaralılar arasında Mehmet Özhaseki pek tutmamış.
Ankaralı varken, Kayserili’ye neden oy verelim” diyorlarmış.
Eğer Mansur Yavaş seçilirse, particilikten değil, hemşericilikten seçilecek. Postmodernite çağında siyaset böyle bir şey zaten.

İlahi karar
Büyük bir kentin adliyesinde, duruşma arası yargıçlar, aralarında bir davayı tartışıyorlardı.
Biri, dava kararında kurulan tümcenin sonunu “Böyle bir tutum hak kaybı yaratır” diye bitirmek gerektiğini söyledi.
Karşısındaki yargıç, karşı çıktı:
Yaratır kelimesi burada kullanılamaz.
Konu hukuktu, ama tümceye karşı çıkan yargıç ilahiyattan söz açıyordu.

Sermaye kaçarken
Kimilerinin bir kurtuluş recetesi olarak sundukları küreselleşmeye boşu boşuna “emperyalizmin yeni masalı” demiyoruz.
Küreselleşme, sermayeyi sınırsızlaştırıyor, emeği sınırlara hapsediyor. Böylece, ulusal sınırlar, yani “yurt” emekçi halkın haklarını koruması ve geliştirmesi açısından çok daha büyük önem taşıyor.
CHP Bilim Platformu araştırma yapmış. Buna göre, 2017’de 5 binden fazla milyoner, son 13 yılda da 13 bin girişimci ve işveren Türkiye’yi terk etmiş. 2017’nin ilk altı ayında İngiltere’ye pasaport almak isteyen yatırımcı sayısı da yüzde 25 artmış. ABD’de konut sahibi olan Türklerin sayısı 2015’te bin iken, 2016’da 6 bine yükselmiş.
Demek ki, sermaye kendini özgür hissetmiyor ki, yurttan kaçıyor.
Demek ki, Türkiye’deki alaturka kapitalizm (Uğur Mumcu’nun deyimidir) tıkanmış.
Demek ki, yıllardır sermayenin desteklediği ya da sesini çıkarmadığı reislik düzeni o kesime yeterince serbestlik tanımıyor.
Bir kez daha anlaşılıyor ki, az gelişmiş burjuvazimiz ve de yetmez ama evetçi liberalizmimiz için “demokrasi” diye, “özgürlük” diye bir sorun yokmuş.
Demokrasi ve özgürlük (üstüne eşitliği ve kardeşliği de ekleyin), yine yurtsever aydınların ve emeğin sorunuymuş.
Öyleyse, Cumhuriyet’i yeniden kurma sorumluğu yine aydınlar ve emeğin omuzlarında demektir.

Şairin ölümü
Sessizlik kuşanmış bir beyefendiydi Hüseyin Atabaş.
Karadeniz’in hırçın laciverdini içinde saklar gibi gelirdi hep bize.
Yaşamın ayrıntılarına düşkündü. Benliğini terketmişleri izlerdi uzaktan, kendisini damıtıp demlerken. Bir şiir dizesini kalıt bıraktı, umudun yerine konsun diye:
“dağlara çıkmıştı uygarlık”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları