‘El ele... Pamuk ile el ele!’

19 Mart 2019 Salı

“Cumhur İttifakı”, pazar günü İzmir’de ortaklaşa bir açık hava toplantısı düzenledi... AKP Reis-i Umumisi Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kürsüde kol kola gövde gösterisi yaptılar.
TV haberlerinde o dakikaları görünce “Şaşırmadım!” desem yalan olur.
Neden mi? Latince “Verba volant, scripta manent! (Söz uçar, yazı kalır!)diye bir deyim vardır...
Hangimiz Bahçeli’nin 3 Haziran 2015’te Kahramanmaraş’ta Erdoğan hakkındaki sözlerini anımsıyoruz? Resmi haber ajansı “Anadolu Ajansı’ndan (AA)bazı alıntılar yapalım...
“Erdoğan, Cumhurbaşkanlığından fiilen inmiştir. Çünkü Erdoğan, bu makama uygun değildir. Mizaç ve meşrebi buna uygun değildir. Sen Cumhurbaşkanısın, sen devletin başısın. Ne geziyorsun meydanlarda?
Bizimle ne uğraşıyorsun? Erdoğan’ın lafın gelişi seferber ettiği milliliği pazara kadar, yani seçimden seçimedir. Bizim milli duruşumuz, milliyetçi vizyonumuz, kardeşlik irademiz, Türk - İslam ülküsünü kuşatan ülkücülüğümüz ise mezara ve mahşere kadar bizimledir...”
Peki, Bahçeli, şimdi Erdoğan ile meydanlarda neden geziyor acaba?

Bahçeli “Kahramanmaraş’ın yalancı, iftiracı, ikiyüzlü çürümüşlerle yolunun birleşmeyeceğini” vurguladıktan sonra konuşmasını şöyle sürdürmüştü:
“Türkiye’nin her yanı dökülüyor. Milletin her değerine sövülüyor. Bu kadar sorun varken, Ankara’da 1 milyar 370 milyon liraya saray dikmenin ne anlamı var.
Kamu araçlarına 3.3 milyar lira harcıyorlar ve bu para için ‘çerez parası’ diyorlar. Çereze bakın çereze. Gemicikleri olanların 3.3 milyar lirayı küçük görmesi doğaldır. Çaldılar, başörtüsüne gizlendiler. Rüşvet alıp verdiler ‘yolsuzluk başka, hırsızlık başka’ dediler.”
Bahçeli, “meydanlarda gezmeyi” şöyle tekrarlamıştı:
“Her gün bize sövüyor, her gün yalan söylüyor. Her gün hakaret ediyor. Peki, kimdir bu gafil? Kendisine Cumhurbaşkanı diyen Erdoğan, be hey densiz, be hey kanun tanımaz, ahlak bilmez sen Cumhurbaşkanısın, sen devletin başısın. Ne geziyorsun meydanlarda?
Kahramanmaraş sana güvendi oy verdi. Bunu zelil etmeye, milli iradeye kıymaya ne hakkın var. Erdoğan oyundur, yalandır, aldatmadır, tuzaktır, komplodur, riyadır, ihanettir!”
Bahçeli’nin konuşmasından son bir alıntı daha yapalım:
“Erdoğan’ın model olacağım derken maskara olmasından dolayı Türkiye kaybetmiştir. Gaza gelip, fren tutmayıp kendisini dünya lideri koymak isterken Türkiye gözden ve çaptan düşmüştür. Kaybeden İslamdır, aziz Türk milletidir. Millilik namına ne varsa mahvetti. Milliliğe karşı haçlı ittifakının safına girmiştir. Erdoğan’ın lafın gelişi seferber ettiği milliliği, pazara kadar, yani seçimden seçimedir. Bizim milli duruşumuz, milliyetçi vizyonumuz, kardeşlik irademiz, Türk-İslam ülküsünü kuşatan ülkücülüğümüz ise mezara ve mahşere kadar bizimledir...”

İsa Kilisesi’ndeki Terör!
Yalnızca PKK, IŞİD terörleri değil her türlü teröre karşıyız... Brenton Tarrant’ın Yeni Zelanda’nın “Christchurch (İsakilisesi)kentinde camiyi “otomatik silahla!” taraması sonucunda 49 kişi yaşamını yitirdi...
12 Ocak 2016’da İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nda, IŞİD militanı, Suriye kökenli 28 yaşındaki Nebil Fadli, Alman turist kafilesinin arasına girerek üzerindeki bombayı patlatmasıyla 14 kişiyi öldürmüştü.
Gariptir, Tarrant bu olaydan bir gün sonra İstanbul’dan ayrılmıştı. İstanbul’daki olay Hıristiyanlara, Christchurch’deki saldırı Müslümanlara yapılmıştı!
Bu tür olaylara pek çok örnek verilebilir. Ancak 11 Eylül 2001’de New York’ta İkiz Kuleler’e 2 uçakla Afgan kökenli İslami “El Kaide” örgütünün intihar saldırısında, çeşitli dinlerden 2 bin 996 kişinin ölümü asla unutulamaz...
24 yaşında milyoner olan Anders Behring Breivik, Norveç’te sol eğilimli bir partinin düzenlediği gençlik kampında 2011’de “otomatik silahla!” 77 kişiyi öldürmüştü.
Tarrant, Breivik’den esinlendiğini önceden not defterine yazmış!

Eşcinsel Polis!
Cumhuriyet gazetesinde 4 Mart’ta Seyhan Avşar, 34 yaşındaki O.G. adlı eşcinsel bir polisin meslekten atıldığı bildiriliyordu. Kısa bir süre önce Anayasa Mahkemesi’nce “eşcinsel subayların ordudan ihracının” bir aleyhte oya karşı kabul edildiği haberleri de yayımlanmıştı!
“Eşcinsellik” konusunda, sonradan büyükelçi olan SBF’deki öğrenci arkadaşımın şu değerlendirmesini asla unutmam: “Ben cinsel (i.n.)den değil, karakter (i.n.)sinden korkarım...”
Günümüz Türkiye’sinde o kadar çok “karakter (i.n.)si” ile karşılaşıyoruz ki, “Acaba, hem cinsel, hem de karakter (i.n.)si olan var mıdır?” diye düşünüyoruz...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları