Eskişehir denildiğinde aklıma öncelikli olarak Yılmaz Büyükerşen’in yaptığı icraatlar gelir. Kentin takımı Es-Es, bir alt lige düşmeden önce buraya defalarca geldim. Neden defalarca, çünkü görülmeye değer bir yer. Büyükerşen güzel işler yaptı, her güzel işin altına imzasını attı (Üniversiteler, kent içi raylı sistem, Porsuk Çayı’nın düzenlenmesi, şehir tiyatroları, dev parklar, bahçeler gibi). Birçok defa kendisiyle ilgili yazdığım yazılar belediyenin sitesinden yayınlanmıştır. Yıllar sonra yeniden milli maçla dönüş yaptım bu kente. Eski halinden hiçbir şey kaybetmemiş, artıları olmuş. Eskişehir halkı, Yılmaz Büyükerşen’le ne kadar övünse azdır. Hafta sonu belediye seçimleri var. CHP’li Büyükerşen yine büyük favori. Yılmaz Başkan burayı başkasına öyle kolay kolay teslim etmez. Üzüntü veren Eskişehir takımının hali. Anımsarsanız Kırmızı- Siyahlılar 2016’da küme düşmüştü. Sonra Spor Toto 1. Lig’de sırasıyla Alpay Özalan, Sergen Yalçın, Fuat Çapa görev yaptı. Şu an hâlâ takımın başında Fuat Çapa bulunuyor. Çok kritik yerde (18 takım arasında 16. sırada). Düşmeye namzet. Umarım TFF 2. Lig’e inmez. Buralardan dönüşler kolay olmuyor. Örnekleri saymakla bitmez. Yeni stada ilk gelişim. Kapasitesi 34 bin 930. Eskisi 14 bin 950’ydi. Bildiğiniz gibi 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerine Arnavutluk galibiyetiyle iyi başlangıç yaptık.
Bizden bir hocayla bu işler daha başka oluyor. Lucescu’yu takımın başına getirmek başlı başına hataydı. Rumen teknik adam, milli sevinçlere hasret bıraktı ülkemiz insanını (17 maç, 4 galibiyet, 6 beraberlik, 7 yenilgi). Lucescu döneminde UEFA Uluslar Ligi’nde küme düştük! Son 25 yılın en kötü periyoduydu). Şimdi H Grubu’nda mücadele veriyoruz. Gruptan iki takım çıkacak. Şansımız var mı; var. Ama Fransa ve İzlanda maçları zor geçecek. Şenol Hoca’ya güvenmek zorundayız. 2002’de Dünya üçüncülüğümüz Şenol Güneş’le olmuştu, tecrübeli çalıştırıcı sonrasında Ay-Yıldızlı ekibe 15 yıl ara vermişti. Şimdi yeniden aramızda. Türk futbolunun Şenol Güneş gibi hocalara ihtiyacı her zaman vardır. Türk oyuncunun dilinden Türk hocalar anlar. Bugüne kadar gelen yabancıların birkaçı dışında ne Milli Takımımıza, ne de kulüplerimize doğru dürüst katkıları oldu. Görüyorsunuz ki ligimizde yabancı hoca artık kalmadı.
Moldova kötü takım, grubu son sırada tamamlar. Oyuna tutuk başladık, taa ki gole kadar ne pozisyonumuz ne şutumuz vardı. Peşpeşe attığımız gollerle rahatladık. Seyirci, bizler keyiflendik. Zaman dilimi içinde eminim ki millilerden çok daha olumlu işler göreceğiz. Pres, doğru paslar, etkili hücumlar, iyi savunma; yani bu takımda ışık var. Geçen günlere adeta yanıyorum. İkinci yarı daha da hızlandık, Burak penaltı kaçırdı, Deniz’in golü ofsayta takıldı. İçimden bu takıma harikasınız çocuklar demek geliyor. Çünkü iki maçta da bunu hak ettiler. Farklı kazandık, güzel bir gece geçirdik, yeni stadı, dostları gördük. Umarım Ay-Yıldızlılarımızın iştahlı futbolu ilerleyen maçlarda kendini daha da üst seviyede hissettirir. Hem halkımız hem de bizler, A Milli Takımımız ile sevinmeyi çok özlemişiz.