Şiddetin arka planı

26 Nisan 2019 Cuma

Kemal Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde yapılan Çubuk saldırısı, politikacılar tarafından hazırlanmış olan bir ortamın örgütlü ve toplu bir saldırı biçiminde dışa vurulmuş olmasının çok ötesinde, başka büyük tehlikelere işaret etmektedir:
1) Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı’na yapılan örgütlü ve toplu saldırı, sadece bir şiddet eylemi olmasından dolayı bile zaten son derece vahim bir olaydır.
2) İktidarın iç ve dış politika yanlışlarıyla süren ve zaman zaman da tırmanma eğilimi gösteren terör eylemlerinden dolayı, hiçbir sorumluğu olmamasına rağmen CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na, sanki onlar sorumlu imiş gibi bir saldırı yapılması, siyasal ve toplumsal gerçeklere uygun olmadığı, bu gerçekleri saptırdığı için, olayı daha vahim hale getirmektedir.
3) Bu saldırının derhal ve etkin bir biçimde güvenlik güçleri tarafından önlenememiş ve Kılıçdaroğlu’nun hayati tehlikesinin uzun süre devam etmiş olması da çok vahimdir.
4) Ama ondan daha vahim olanı, en üst düzeydeki politikacıların ve yöneticilerin bu saldırıyı kınamak yerine, eylem ve söylemleriyle onu tasvip eder görüntü sergilemiş olmalarıdır.
5) Bütün bunlardan daha da vahim olan, Hukuk Devleti’ni de tehlikeye atan husus ise, yargının saldırganlara karşı olağanüstü bir hoşgörü ile davranması ve örgütlü olarak cana kasteden bu sanıkların hepsini serbest bırakmasıdır. (Böyle bir olaya bir de Habur’da kurulan çadır mahkemelerinde yargılanan PKK’lılar için tanık olmuştuk.)
6) Bu beş vahim göstergenin arkasında yatan çok önemli siyasal aymazlık ise ülkemizin tüm siyasal ve hukuksal sistemini tehdit eden, üstelik terörle mücadeleyi olanaksız hale getiren, Demokrasinin ve Hukuk Devleti’nin de altını oyan bir başka yanlıştır:
O yanlış da, PKK gibi terörist örgütlerle, HDP gibi Meşru Demokratik Siyasal Partiler arasında ayrım yapmamak, barışçı, demokratik girişimleri dahi suçlayarak insanlara ve meşru örgütlere sırf etnik kökenlerinden dolayı terörist muamelesi yapmaktır.

***

Bütün insanlık tarihi göstermiştir ki, terör örgütleri, haksız ve hukuksuz uygulama yapan, baskıcı zalim yönetimlerin altında palazlanır ve güçlenirler.
En çok istedikleri ise iktidarların da onlarla aynı şiddet yöntemlerini kullanması, baskıyı ve zulmü arttırmasıdır.
Unutmayalım, dinci/ mezhepçi ve ırkçı/aşırı milliyetçi siyasetler, ister iktidarlar, ister muhalefette olanlar tarafından kullanılsınlar Demokrasiye zarar verirler; şiddete başvurdukları zaman ise doğrudan Faşizmin kucağına düşerler.
O nedenle her zamandan daha kararlı olarak:
KAHROLSUN ŞİDDET...
KAHROLSUN FAŞİZM...
DİREN HUKUK DEVLETİ...
DİREN DEMOKRASİ!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları